17 Ağustos

Ağustos 17, 2005

Bilgehan'ın sesiyle uyandım. Ateşi yükselmiş. Ateşi yükselince konuşur kendi kendine hep. Kalktık, ilaç verdik. Ateşinin düşmesini bekliyoruz şimdi.

Saat ve tarihe ilişti gözüm. 17 Ağustos, 03:15. Bir anda yıllar öncesine gittim. İstanbul'dan İzmir'e döndüğümüz gece, Metehan'ın ateşi vardı ve burnu tıkalıydı, gece üçe kadar hiç uyutamamıştım. En sonunda o biraz dalmış, ben de uyuyakalmışım. Bir gürültüyle uyandım , yan dairede oturanların çocukları artık iyice yaramazlaştılar diye düşündüm önce, sonra onların evde olmadığı geldi aklıma, yatak başı duvara çarpıyormuş. Hemen Metehan'ın odasına gittim, uyuyordu.Tavanda asılı süsleri sallanıyordu. "Deprem olmuş" dedim kendi kendime, gidip yattım yeniden. Henüz deprem, olan ve geçen birşeydi benim için. Birazdan telefonla yeniden uyandık. Can açtı, annemlermiş, deprem oldu merak etmeyim diye aramışlar. Birisine birşey oldu diye o kadar korkmuştum ki deprem için aradıklarına kızdım uykumun arasında. Sabah çok sonra farkına varabildim o telefonun önemini.

Düşündükçe içim acıyor. Ben şanslıydım, yaşamadım. Bir gün daha kalsaydım İstanbul'da bebekli bir anne olarak kim bilir nasıl etkilenirdim. Ben şanslıydım, sevdiklerim iyiydi, üstelik de hemen haber verebilmişlerdi bana.

Tüm ölenlere Allah'tan rahmet, geride kalanlara sabır diliyorum. Umarım bir daha yaşamayız böyle büyük acıları.

Benzer yazılarım

3 Yorum yap

  1. İnşallah tekrar yaşanmaz ama biz bu ülkede, bu deprem kuşağında olduğumuz sürece bu risk hep var. Japonya dün 7.2 de bir şeyler yaşamıyor. Bize bilinç lazım...

    YanıtlaSil
  2. Kötü bir şey...Hem de çok kötü...Allah hiç yaşatmasın...
    Ben de Allah'tan ölenlere rahmet ve kalanlara da sabır diliyorum...

    YanıtlaSil
  3. Bir daha görmemek yaşamamak ve ağlamamak için dua ediyorum allah hepsini huzur içinde yatırsın

    YanıtlaSil