10 Kasım 2025 Pazartesi

🌷❤️🌷


 Canım Ata'm. Biz daha yeni yeni anlıyoruz. Ama merak etme öğreniyoruz ve pes etmiyoruz. Sen ki bu ülkeyi yoktan var ettin, bizim hiçbir bahanemiz olamaz.

9 Kasım 2025 Pazar

Heybeliada Kaçamağı
















 

İstanbul şarkıları eşliğinde Heybeliada fotoğrafları. Beğendiğiniz bir fotoğrafa tıklayıp şarkınızı dinlemeyi unutmayın :)

2 Kasım 2025 Pazar

12. Geleneksel Halloween Partimiz


Kalabalık ekibimiz çok tatlı değil mi ?


Cadı soframız.



Can yine harika iş çıkarttı. Oplanlar tembel :D Bilgehan bir teniz maçında avantaj ile berabere döngüsünde sıkışıp kalmış zombi hikâyesi ile durumu kurtardı :D Metehan the black .



Arkadaşımdan iki sene önce ben bunu partide giyerim diye aldığım yukata. Giymeyi başarmam bir saat sürdü. Az daha yapamasaydım yukata giymek yerine yukata giyememiş turist kıyafeti olacaktı. 



Çok uğraştığım fiyongugöstermezsem olmaz.




Bütün hafta elmalı pasta yapacak diye hasta hisseden annemin son gün sürprizi :)



Süsler püsler. 







 



Oyunlar..


Ve geçmişe noataljik bir bakış..

29 Ekim 2025 Çarşamba

28 Ekim 2025 Salı

Fıkra (Gibi)

Geçen akşam Bilgehan'a motosiklet çarpmış . Sonra motosikletçi kalkıp oğlumun yakasına yapışmış bana niye çarptın diye. 

Fıkra bu kadar..

Not: Bilgehan iyi :)

24 Ekim 2025 Cuma

Hayat Arkadaşı


Bilemiyorum Cancım. Hep aklıma Meksikalı filmindeki soru geliyor . İki insan birbirlerini seviyor fakat hiç ama hiç geçinemiyorlarsa ne zaman tamam , yetti artık derler ? 

Yirmili yaşlarımızın başından beri birbirimizin hayatındayız. Öyle canım cicim ayı geçirmedik. Hep burnumuzun dikine gitmekteydik. Ama ben bir ara kendimi kaybetmişim hiç anlamadan. Çocuklar küçükken ve her şeyle başa çıkmaya çalışırken öyle sinsice kaybetmişim ki anlamamışım bile.  Sınırlar çizilmiş bir yüz düşmesiyle veya bir iç çekmesiyle, etkilenip kendimi uydurmuşum sürekli . Çok sonra fark ettim. Çok sonra . Çok sonra kadın olmanın inişlerini çıkışlarını çözdüm. Çok sonra her şeyi kendi suçummuş gibi gören gözlere karşı başımı kaldırıp baktım. Çok sonra kimsenin beni tutup çıkartmayacağını kendim yapmam gerektiğini gördüm. Ve artık beni asla anlayamayacağını biliyorum. Anlatsam da anlayamayacağını. Duysan da dinleyemeyeceğini. 

Peki niçin hâlâ birlikteyiz ? Bunu da çok düşündüm. Çünkü bu dünya üzerindeki hayat arkadaşım sesin. Çünkü anlamasan da sus ve dediğimi yap dediğimde vardır bir bildiği demeyi öğrendin. Çünkü yatarken omzum üşür diye yorganı düzeltiyorsun. Çünkü elimi tutmadan yürümezsin. Çünkü sen de fark ettin asla anlayamayacağını. Çünkü birlikte kahkaha atıyoruz kavga ettiğimizden daha çok. Çünkü mütevazisin, kendinle dalga geçebiliyorsun. Çünkü tuttuğunu kopartırsın. Çünkü sana sarılmak içimi sıcacık yapıyor. Ve sana sinirlendiğim zaman bile sana sarılmak iyi geliyor. 


İki insan birbirlerini seviyor fakat hiç ama hiç geçinemiyorlarsa ne zaman tamam , yetti artık derler ?


Hiçbir zaman...

22 Ekim 2025 Çarşamba

Bloğum da Olmasa Nereye Konuşacağım Bilmiyorum

Her hastane gününde olduğu gibi Can gece boyunca uyuyamadı, ben de onun yattığı saatlerde hortladım. Kahvemi alıp balkona çıktım. Kuş sesleri ben sardı sarmaladı. Ve aklıma dün öğrendiğim şey geldi. Siteyi verecek müteahhit bulmuşlar. Yüreğim acıdı. Eski sitenin yeni halini düşündüm. O cânım yer gitti bir binalar yığını geldi. Burası da mı öyle olacak ? Ben yeni yapılan hiçbir evi sevmiyorum. Manzarası duvar olan manasız yerden tavana uzanan pencereler dizisi... 

İşin teknik taraflarını, taşınacak ev bulmayı, taşınmayı, bu taşınmanın annemi nasıl etkileyeceğini daha düşünemiyorum bile.



Neyse .

Önümdeki partiye bakayım ben.

Nasıl oluyor da her sene bir ay önceden partide ne yapsam diye düşünmeye başlayıp ancal bir gece önce mucizevi şekilde buluyorum bilmiyorum. Yine öyleyim. Şu an aklıma hiçbir şey gelmiyor. Bu sene tam gününde yapacağız partiyi. Dün Kadıköy'e inip balon, masa örtüsü falan almayı başardım. 

Kadıköy'e inmişken annem kasaba uğramak istedi. Pandemiden beri gitmemiştik kasaba. Ayda bir sipariş veriyorum getiriyorlar normalde. Neyse girdik. Kıyma aldık. Karşısındaki balıkçıdan hamsi aldık. Nostaljik bir gün oldu bize.


Bu aralar alıp başımı tek başıma gidesim var. Yeni yerlerde sadece yürümek,  gerektiğinde manalı konuşmalar yapmak (tuzu alabilir miyim, tuvalet nerede falan gibi), fotoğraf ve video çekmek , müzik dinlemek istiyorum. Ya da evdekiler gitsin temizlik yapayım.

Hiçbirisi olmuyor tabi. 

Sanmayın ki çok koşturuyorum da yoruldum. Aksine öyle rölantide yaşıyorum ki. Geçen Ceren'in günlük rutinini yazayım dedim, günün üçte ikisinde yatıştaymışım. 

Acilen süpürge almam lâzım. Neyse alacağım markayı buldum. Aynur'la Kürşad'ın süpürgesi benim istediğim gibiymiş. Tam bir tasarım felâketi olan daysından kurtulacağım inşallah. Valla evi süpüresim gelmiyor onunla.

Şimdi Bilgehan'ı okula yolculuyorum. Sonra pilates. Sonra annemle yürüyüş. Kahvaltı ve hastane. 

Hadi bakalım.







14 Ekim 2025 Salı

İki Saatte Karar Verebildik (Umarım)

Aslında ben deniz kıyısında tembel bir kaç gün geçirmek istiyordum ama denize girilebilecek kıyılar bize uzak, vaktimiz de kısıtlı olunca dün akşam Metehan ve Can'la seçeneklerimizi değerlendirmeye çalıştık. Bilgehan'ın okulu yeni açıldı, o gelmiyor. Plân yapmak için çok geç kalınca Metehan'ın yoğun sosyal faaliyetlerinin arasında zaman bulabilmek tam bir cambazlık. Can uzun yolda araba kullanmaya üşeniyor. Ki hayatta hiç aklıma gelmezdi bu. En sevdiği şeydir araba kullanmak. Neyse. 

Kıbrıs mı olsa dedik. Salı git cuma dön kısa gözüktü. Kaş mı olsa dedik. Can'ın gözünde büyüdü. En sonunda Ağva'da kamp yapalım dedik. Bu havada yağmur yağarsa soğuk olursa ne yapacakmışız kampta. 

En sonunda eeeeh diye patlamış olabilirim. Anacım, gidesin yoksa baştan söyle hiç plân yapmaya çalışmayalım. Zaten içim şişti aylardır sürekli iki üç günlük plânlar yapmaya çalışmaktan. Yatarım evimde malak gibi. 

Becerebilirsek kamp yapacağız bakalım. Can'ı tutabilirsek iki gün diye düşünüyoruz. Acaba yirmi derece sıcakta denize girip çıkabilir miyim diye aklımdan da geçmiyor değil. Güneş olsa girerim de hava durumu parçalı bulutlu ile yağmurlu arası.

Hiçbir şey hazır değil. Karavanın buz dolabı yine küflenmiş elektiriği kesildiğinden, gidip onu temizlemem gerek. Alış veriş yapmalıyız. Ev dandini. Balkonda toplanacak çamaşırlar var. Yürüyüşe gidilecek. 

Biz yaşlanıyoruz sanırım blogcum. Her şey gözümüzde büyümeye başladı. Yaşlılık denen şey tenin sarkması, kırışıklık falan değil , böyle şeyler. Hep bi mızmız hep bi yorgun hep bi bıkkınlık.

55 yaş zormuş , puhahahaha :D


Neyse kalkıp işlerime bakayım. Aksi gibi de sabahın beşinde hortladım. Vitamin almayı unutmayayım. 

Hadi Handan. Evden çıkınca iyi ki çıkmışım diyeceksin...

12 Ekim 2025 Pazar

Bana Böyle Şeylerle Gelin :)


 


Dün akşam Aynur ve Kürşad'la mahallemizdeki tiyatroya gittik. Bence oradan başlayayım anlatmaya .


Oyunun ismi Harika Şeyler Listesi. Geçen sene görüp merak etmiştim, Aynur geçen haftalarda bilet alıyorum ister misiniz dediğinde İstanbul'da olmayabiliriz ama al sen yine de demiştim. İyi ki İstanbul'da kalmışız. Oyun gerçekten de tam beklediğim gibi , hatta daha iyi çıktı. Bence 54 yaşımın son akşamına çok yakıştı.


Bizimkilere sabah gün doğumu izlemeye deniz kıyısına inebilirim demiştim. Sabah altı gibi gözümü açtım. Kendime gelmeye çalışırken baktım Can da kalkmış peşimden. Onun öğlen on ikiden önce kalktığı görülmemiştir. 


 Şu işte, bütün istediğim bu, pizza, lüks restoran, altın bilezik, pırlanta yüzük falan değil. Bu... 


O saatte kalkıp benimle Fenerbahçe Parkı 'na gelmesine değer biçilmez bana göre..


Baştaki videodan da görebileceğiniz gibi bir de kedimiz vardı. 



Eve döndüğümüzde sofra hazır bizi bekliyordu. Simitler alınmış, domatesler tam benim sevdiğim gibi soyulmuş.. Ağzı kulaklarında bir Handan.


Özenle yapılıp yollanmış elmalı muffinlere ne demeli. 

 
Tam o sırada bir telefon. Uyandıysanız geçerken uğrayacağız doğum gününü kutlamaya diyen Elâ ve Maya. 

Bana yapboz hediye getirmişler .

İşte elli beşinci yaşıma böyle başladım.

Aslında daha başlamadım. Öğlen on ikide doğacağım :D

Hayat sana binlerce teşekkürler sahip olduğum bütün bu güzellikler için. 

11 Ekim 2025 Cumartesi

Yıla Bakış

Şöyle bir düşündüm de, nankörlük ettiğime karar verdim. 

Evet her şeyi ben düşünmek zorunda olmaktan o kadar sıkıldım ki, bazen başkaları bir şey hazırlasın bana sadece gitmek düşsün istiyorum. Çok yorgunum. Gömleğin nerede olduğunu söylemekten, kaçta buluşacağımızı ayarlamaktan, kimin neyi yapacağını plânlamaktan... Ağzımı bile açasım gelmiyor, beynimi okuyup anlasınlar istiyorum. Belki de tek başıma gittiğim Paris o yüzden çok dinlendirici olmuştu. 

Ama dünya üzerindeki elli beşinci yılıma dönüp baktığımda her türlü hastalığa, tedavilere, zorluklara rağmen yeni yerler deneyimleyerek geçmiş. Kimisinin ismini hatırlayamasam da geçen sene 55 yeni yere gideceğim diyerek başladığım liste gayet başarılı.

1. Saray Muhallebicisi Nişantaşı 

2. Aksi Cadde 

3. Urla'daki Köfteci

4. Ulan Batur

5.Mylos Ayvalık Mutfağı

6. Ku Damm Steakhouse (Ulan Batur)

7. Brassarie Prime

8. Cremma 

9. Çin Mahallesi (Bangkok)

10. Midpoint Florya

12. Salaş Balıkçı

13. Salacak Simit Sarayı

14. Kemal Usta Et Mangal Hendek

15. Sour and Sweet 

16. Kartal Yuvası Otel (Abant)

17. Beşiktaş Üsküdar Ortaköy vapuru

18. Bolu Akın Lokantası

19. Birbiçer

20. Bodrum Mantı

21. Brekkie Breakfest Club 

22. İstanbul Yat Kulübü 

23. Midpoint Kalamış

24. Godiva Suadiye 

25. Gökçetepe Tabiat Parkı 

26. St George Tavern (Dedeağaç) 

27. Limanaki (Dedeağaç)

28. Barbun Tavern (Dedeağaç)

29. Nisiotiko Restoran (Dedeağaç)

30. Olimpiyat Ateşi (Paris) 

31. Stray Kids Konseri

32. Urla

33. Kadayıf Zade 

34. Lava Stones (Sakız Adası) 

35. Sakız Mastik Müzesi (Sakız Adası )

36. Olimpi Köyü (Sakız Adası)

37. O molos (Sakız Adası )

38. Altınköy Plajı

39. Çeşme Kumrucu Şevki

40.Zamanın Ardında İstanbul Roma / Kenan Işık Sergi

41. Moğol Tarihi Müzesi

42. İkinci Stray Kids konseri

43. Choijin Lama Temple Müzesi (Ulan Batur)

44. Pethub Manastırı (Ulan Batur)

45. Bangkok Ulusal Müzesi

46. Noel Pazarı (Bangkok)

47. Lumphini Park (Bangkok)

48. Bangkok

49. Kanal Turu (Bangkok)

50. The Hu konseri

51. Arkadaşımın Urla'daki evi 

52. Abant yol kenarındaki sucuk ekmek yapan yer.

53. Korede Restoran

54. Karaoke yapmaya gittiğimiz yer

55. Havaalanında oturduğumuz kafe


Okuma listem 55 e ulaşamasa da bunu aklımın çok dolu olmasına veriyorum. Nitekim ailesel durumlar bir kenara ülkesel ve dünyasal haller de pek iç acıcı değildi.


1. İnsanlar/ Matt Hag

2. Tatlı Betüş / Aziz Nesin

3. Lizbon'a Gece Treni/ Pascal Mercier 

4. Petek Gözlü Adam / Wu Ming Yi

5. Söyleme Bilmesinler/ Draco Jancar

6. O Gece Gördüm Onu / Şermin Yaşar

7. Gözlerini Sımsıkı Kapat/ John Verdon

8. Yalnız Kadınlar Sokağı/ Maeve Binchy 

9. Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş 

10. Middlesex /Jeffrey Eugenides

11. Peter Pan Ölmeli/ John Verdon 

12. Gece ve Gölgeler/ Tuğba İnceoğlu

13.José Saramago/ Görmek 

14.Murakami / Yaban Koyununun İzinde

15.Bodo Kirchhoff / Kum Adam

16.Saygın Ersin / Pir-i Lezzet

17.Adalet Ağaoğlu/ Hadi Gidelim

18.İnci Aral / Kan Günleri ve Nar Ağrısı 

19.Gülten Dayıoğlu/ Bende Kalmasın

20. Ferdinand Bordevijk / Karakter

21. Korkak ve Canavar / Barış Müstecaplıoğlu

22. Zümrüt Denizli Tress / Brandon Sanderson

23. Kurt Gölü/ John Verdon 

24. Araf / Elif Şafak 


Dün akşam Can'la çıkıp bir restoranda yemek yedik. Sonra iki senedir almayı başaramadığım kışlık ayakkabıya baktık. Uzun zaman sonra market alış verişi yaptık. Elimiz kolumuz dolu eve giderken düşündüm ki adam bana özel daha ne yapsın. Günlük hayatımın standartları o kadar yüksek ki, üzerine çıkması zor haliyle. Tek bir günü plânlayamıyor ve kesinlikle çok yoruyor beni ama şu an huzurla koltukta oturmuş bunları yazarken karşı koltukta uyuklayan yüzüne bakıp şükrediyorum. Güçlü bünyesine şükrediyorum. Hasta olduğunu unuttuğumuz bütün anlara şükrediyorum.

Şimdi gidip haftaya yapmayı umut ettiğimiz kaçamağı düşünmeye başlayayım. İş yine benim başıma kaldı zira :D