Oradan Buradan Fotoğraflar

 


Bu sabah yürüyüşten.


Dün sabahtan.


Sabah salona günün ilk ışıkları vururken.


Günbatımı göremiyorum artık ama dolunay tam balkonun hizasında.


Geçen gün hastaneden dönerken. Bu arada üzerime bilimum aygıt takıp bir gün boyunca hem kalbimi hem tansiyonumu ölçtüler. Allahım, o tansiyon aleti gece çalıştıkça yatakta zıpladım, ertesi gün eşeğimi kaybedip bulmuş şekilde ağrılarım ve sakat eklemlerimle mutlu mutlu uyumuşum. Doktor kayda değer bişey bulamadı ama kanda plak oluşuyomuş koruma amaçlı kolestrol ilacı ve aspirin yazıp altı hafta sonra gel, yaz başında kolonoskopi yok endoskopi kontrolleri de ol diye yazdı da yazdı. Hee hee diyip çıktım odadan. Kolestrolüm ve ben geçinip gidiyoruz, hasta olmadan ağır ilaç içmek bana hiç mantıklı gelmiyo anacım .


Ev küçük olunca gençler salona doluşuyor. Yatak odasında otururken Can'a hadi dışarıda yürüyüşe çıkalım dedim. Bu saatte mi dedi. Saat daha yediydi. Yaşlanıyoruz Sebastiyan. ( Tabii ki çıktık :)


Şu çocuk ağabeyinin yanında bir hafta kaldı. İlk tek başına uçuşunu yaptı. 


Aylardır peynir yüzü görmeyen oğluş Fransız arkadaşlarıyla paylaştı peynirleri .


Okul sene sonu tatiline girdi, dansa devam.



Kızlar toplandık.


Yıllar sonra palto almayı başardım.


Penceremden manzaram. Umarım böyle kalmaya devam eder. 


İki arkadaşım geldiler. Tam gitmek üzereyken birisi masayı toplamaya başladı ben de "Elleme bırak " diye seslendim. Bu arada diğeri tam da meleğe dokunuyormuş, hahaha, yerinden zıplamış ben seslenince. Zamanlama çok komik.


Bir ara kar yağmıştı.


Kendi dizayn ettiği odasında, masası, renkli ışıkları, tam istediği gibi.


Ferhan Ablam (Bakınız altta solda) şapka, kaşkol örmüş, fincan da koymuş pakete, balkon keyfim için her şey tamam.


"Beni yedil" diyen oğluşun seneler sonra oğluşuyla bize geldiği akşam geçmişi yad ederken.


Zıplayan arkadaş ortadaki :) Ortaokuldan beri devam eden dostluk. Bir eksik vardı , bir sonraki buluşmada hepimiz toplanırız.

Hayat.

Bugün kendimi pek manasız hissettim, biraz güzel anlara bakmak iyi geldi. Bir de şarkı bulursam bu fotoğraflara harika olacak.

Bazen de böyle hissediyor insan. O zamanlarda ruha iyi gelecek şeylere tutunmak gerek.

Kendime Çeki Düzen Vermem Gerek

Yine !

Dün kitap listeme şöyle bir kitap ekledim. 

 


Geçtiğimiz ayda hem annemin katarak ameliyatı , üzerine ülkede yaşananlar falan derken ben yine alıp başımı gitmişim. Üzüldükçe kendimi yemeye veriyorum. Ama ne yemek. Kesinlikle açlıkla alâkalı bir şey değil, hani at gibi çatlayabilirim. Sürekli yiyorum. Olayın psikolojisine inmem gerekiyor ama insem ne olacak, hayatımdaki sinir bozucu şeyleri atabilecek miyim ? Hayır. 

Neyse böyle sermiş giderken tabii ki vücudum imdat sinyalleri vermeye başladı hemen. Sırt ağrısı, kalça topallaması, burun tıkanması.

Geçen hafta üşenmeyip, ertelemeyip bilimum doktor randevusu alıp gittim. 

Burun tıkanıklığı alerjik. E gündemdekiler alerji yapıyor bende tabi.

Ciğerim sağlammış, o daraltı da başka yerden geliyormuş .

Yarın kalbime baktırıcam. Her kan tahlilinde kolestrolüm yüksek çıkıyor, ona da baktırıp rahat edeyim bari.

Kalça MR ı çektirdim. Doktora göstereceğim 

Her ne kadar hastane doktor işlerinden nefret etsem de bunlar kolay kısımlardı.

Asıl hayatımı hale yola koyma kısmı, burna fıs fıs sık, ilaç içle olmuyor ne yazık ki.

Yeme düzenine ne yapacağımı bilmiyorum.

Şu halimden nefret ettiğimi biliyorum ama.


Handan Hanım Teyze moduna geçmişim. Ruhuma uymuyor anacım. 

Oturup elimde olmayan şeylere üzülüp, gerileceğime, kendime çeki düzen verip toparlanıp, elimde olan şeylere odaklanmaya karar verdim.

Siyaset de beni şişirdi iyice. Hayır şişiyorum da noluyor.

Dünya üzerinde daha kaç günümüz var, belli mi ? Olaylar bitsin dersek, bitmeyecek. Hiç bitmemiş. En kötü dönemi yaşıyoruz diyoruz. Bence hayır. Her dönem böyle. Kötü insanlar biz iyileri şişiriyor. Bizden öncekiler de başka şeyler yaşıyorlardı. Ha, gençken biz ilgilenmiyorduk, göremiyorduk, şimdi görmeye başladık. 

Yarın Bilgehan'ın okulu açılıyor. Şansımıza hibrit eğitim yapacaklar. İsteyen okula gidecek.  Bilgehan online eğitime uygun değil, onun insan görmesi, iletişim kurması, hocasını sevmesi, onunla muhabbet etmesi lâzım. 

Sabahları sekiz buçukta başlıyor dersleri. Erkenden kalkacağım onun için. Bu erken kalkmalarda, yedi buçuğa kadar onu yolcu edip, günlük yemeğimi ayarlamayı. Sonrasında sporumu yapmayı hedefliyorum. Umarım MR sonucundan kalçam için bir tedavi çıkar ortaya. Gerçi umudum da yok, henüz herhangi bir ortopedik sıkıntım iyileşmedi hiç, hep ben onlarla yaşamayı öğrendim ama , kim bilir .

Örgü grubu bahar okuma şenliği yayımlamış, az önce gördüm. Ona katılayım da kitap okumaya başlayayım yeniden.

Çiçeklerimi düzenleyeceğim. 

Çizmem gereken dolap dizaynları var, hazırını bulamadım, yaptırırız belki.

Ne bileyim, internetten uzaklaşıp kendi yapabileceklerime odaklanmalıyım.

Yaza kadar hafiflemiş, durulmuş, yaralarıma merhem olmuş olacağım. Bu benim ruhum, onu benden başka kimse kurtaramaz. 

Ben Handan. 52 yaşındayım. Oburum. Bu işten nasıl sıyrılacağımı bilemiyorum. Du bakalım. Çözeceğim bir gün elbet.

Aklımdan Geçenler

Öyle çok düşünce geçiyor ki aklımdan .

Meselâ o oyuncaklar girişte kutularda direk toplanamaz mıydı , niye tirübinlerden fırlatmak igibi bir şova ihtiyaç duyuyoruz illa ki. O şov yapılmasa daha az mı etkileyici olacak ? Gerçi sırf şu atma işi için oyuncak getiren bile olabilir , belki de mantıklıdır, bilemiyorum.

Niye slogan attıldı diye taraftarlar stada alınmıyor. Nolucak, o zaman özür dileyip yapmıycaz bi daha mı diyeceğiz. 

İnsan insan şarkısı benden başka kimseyi şişirmedi mi ? Fonda bu şarkıyla bir gece önce evimde şöyle şeyler yaparken ertesi gün böyle olacağını nereden bilebilirdim videoları çekenlerden neden içim soğuyor. Gerçekten acısı olan bunu yapmaz diye mi geçiyor aklımdan. Belki de yapar mı ? Bilemiyorum.

Tırların üzerine kimin yardımı gönderdiğine dair devasa pankartlar asılmasa ne olur ? Sonra vay benim parkartımın üzerine o yazdı bu başka astı demek bir tek bana mı çirkin geliyor. İllâ afiş afiş göze sokmamız mı lâzım ?

Niye herkes kim ne yaptı dedektifi oluyor. Sizin başka işiniz yok mu ? Kendi yapacağına bak. Devletin yapıp yapmadıklarını eleştir ama vay şu ünlü makyajlıydı, bunun hiç sesi çıkmadı falan , sana ne ?

Zavallı Taha'nın üzerinden daha ne kadar geçinmeye çalışacak herkes. Çocuk öldükten sonra bi rahat bırakmadınızdı videoları çekmelerinin sebebi hiç kusura kalmasınlar sadece kameralara oynamaktır.

Bizim olduğumuz yerde yangın çıkmadı, sel olmadı, deprem olmadı diye daha ne kadar suçluluk duyacağız . 

Yarın akşam hangimize ne olacağı belli mi ?  Şimdi mi fark ettik ölümlü olduğumuzu ?

Acınızı anlıyoruz diyenler neyi anlıyor acaba ? Elbette üzülüyoruz, içimiz acıyor ama bazı acıların yaşamadan anlaşılmayacak şeyler olduğunu da bilmek gerek. Allah yaşatmasın, anlamamızı sağlamasın, ne diyeyim.

Kızılay , isminden Türk'ü attığı zaman bitmişti benim için, ama bu yaptıkları hayal gücümün çok ötesinde .

Siz Atatürk'ü depremzedelere cebinden tomar para çıkartıp dağıtırken düşünebiliyor musunuz ? Neresinden tutsam elimde kalıyor . Yuh artık.

Muharrem İnce'ye en ufak bir güveni olmayan tek ben miyim. ? 

Towandaaaaa diye bağırasım, birilerinin gidip yakasına yapışıp sarsasım var. 




Neyse. Bahar geldi. Sabahları hava aydınlanıyor . Akşamları geç kararıyor. Elbette mart ayı soğukla geldi. Yağmur da getirsin de su kaynakları dolsun diye bakıyoruz. Doğa uyanıyor , çiçekleniyor. Biz de uyanıp çiçeklenelim inşallah .