16 yıl geçmiş mi gerçekten? O gün büyülü bir gün gibiydi. Otobüs bileti alırken bozuk param eksik kalmıştı, gişedeki adam "olsun" diyerek vermişti bileti. Sonra sinemaya gitmiştik Can'la. Balıkçı Kral'a. Film çok uzundu. Daha salon dolmadan gösterime başlamışlardı. Bütün herkes protesto edince yeniden başlatmışlardı. Nefis bir gün geçirmiştik Beyoğlunda. Dönüşte vapur için jeton alırken de birşey olduydu beni gülümseten ama bak onu unutmuşum şimdi. Neyse işte. 29 Şubat o günden sonra büyülü bir gün olarak gelir bana hep.

Fazladan bir günümüz var bu sene tadını çıkartmak gerek :D

Günaydın herkese. Hem bugün yaşasın Cuma; Gülümseyin :)

Güneşi Özledik

Biz ilkokula giderken andımızda "Ey bugünümüzü sağlayan ulu Atatürk" derdik. Şimdi çocuklar "Ey ulu Atatürk" diyor. Onlar da haklı bugünümüzle Atatürk'ün ne alâkası var şimdi.

.

Ay bu templeteler beni mahvetti. Güzelim şablonuma bir haller oldu. Yenisiyle uğraşacak vaktim yok. Şimdilik böyle olsun bari.

Herkese günaydın. Nefis bir güne açılsın sabahımız.


(Aylincim bu şarkıyı da alabilirsin:)

Kırmızı Halıdan Bildirdim:)

Efendim pazar gecesi sabahlayınca dün ne yaptığımı nasıl yaptığımı hatırlamıyorum doğrusu. Ruh gibi dolaştım bütün gün. Hayır ne gerek var gece gece kendini perişan edeceğine ertesine akşam seyret paşa paşa değil mi? Yok olmaz.


Kırmızı halıda ben en çok bu kıyafeti beğendim. Kendime de yaptırmayı düşünüyorum :)



Johnny benim çantamı takmamıştı, ona çok kırıldım. (Şu Vanessa hiç mi şişmanlayıp çirkinleşmez ne gıcık kadın. Hem onun elbisesini de beğendiğimi söylemiycem işte:)

Ha Ha Ha

Sabah sabah sen beni güldürdün Allah da seni güldürsün Aylincim.
Kız çok yakışmış valla çanta Johnny'ye. Bu arada gelirken getir, bende harbiden merdane yok, arada ihtiyaç oluyor, eksikliğini hissediyorum. İlk sende deneyeceğim, onun için güzel birşey olsun, hemen kırılmasın :D (Ay yorum açmıyorsun, blogdan bloğa zor haberleşiyoruz, hakkediyorsun o merdaneyi sen ! )


Bak bu şarkı da senin için olsun. Geldiğinde sana söyleyeceğim :)

...

Bugün Yaşasın Cuma. Dışarda güneş pırıl pırıl parlıyor. (Bu arada camlarım da pırıl pırıl parladığı için midir nedir güneş ışığı daha bir dolmuş eve sanki :) Aylardan sonra ilk defa spor yapmanın huzuru ve mutluluğu içinde dolaşıyorum. Dolaşırken de bunun keyfini çıkartıyorum zira yarın dolaşamayacağım her kasımın ayrı ayrı ağrımasından dolayı :)


İşte böyle bir sabah. Herkese günaydın. Cıvıl cıvıl bir güne açılsın sabahımız...

Yok ben hâlâ Hürriyet almıyorum. Sanırım bir ben bir de annem kaldı almayan :) Onu bırak internette bile bakmıyoruz. Bu arada şunu keşfettim ki Cumhuriyet güzel bir gazeteymiş.

Ne Yaratıcıyım Ya Rabbim :)

Son bir iki yıldır ev gezmelerine giderken pek bir kokos oldum :) E, ev gezmesine gidince yanında ayakkabı götürmek farz oluyor. Yani giydiğim muhteşem kıyafetlerle uymayacak terlikleri bir kenara bıraktım gidince tek gitmiyorum ki çekirge sürüsü gibi gidiyoruz mübarek, bu bağlamda ev sahibesinin o kadar terliki bulması mümkün değil. Buraya kadar anlaşılıyor di mi? İşte böyle bir duruma düşünce ayakkabı çantası denilen şeyin gerekliliğini fark etmiş bulunmaktayım. Naylon torba pek bir kötü duruyor. Üstelik uygun boyutta olanını bulmak zor. Neyse, ayakkabı çantası olarak sağa sola bakınırken (Çok da bakınamadım doğrusu, aklıma gelen en son şey o oluyor çarşıya çıkınca :) (Neyse hâlâ bir ümit var benden yana) birşey bulamayınca ben de uydururum bir çanta ne olacak dedim. Aşağıdaki ultra muhteşem şey beni eserim :D Bir adet şal ve bir adet fulardan oluşmakta kendisi .Ama bunu kimse bilmiyor tabi di mi :)