Haleluyaaaa

Ocak 20, 2022

Evde günlerdir pasaport yenileme fırtınası esip duruyordu. Can pek sever böyle işleri :D Bir de geçen sene Metehan'la başlarına gelenlerden sonra iyice gerilmiş adam. (Bakınız) 

Aslında pasaportun süresi nisanda doluyordu ama Can'ın Amerika vizesi alması gerekiyordu, bu da en az altı ay kalmış pasaport gerektirdiğinden pasaport yenilemeden vize baş vuramıyordu. Biz de ana oğul peşine takıldık zira hazır o giderken bizimki de aradan çıksın dedik, çünküm yeşil pasaportu o olmadan yenileyemiyoruz, illâ yanımızda olması lâzım. 

Bunlar genel konular ama tabi arka plan karışık. 

Bakınız bir önceki pasaport maceramıza. O zaman da nüfus cüzdanlarımızı yenilememiz gerekmişti. (Gülmek isteyenler buraya) 

Son altı aylık resim gerekyormuş, var mı resimlerimiz ile başladı benim adam. Heee, iki senedir biz ihtiyaç olursa diye altı ayda bir fotoğraf çektiriyorduk zaten dedim. Nese en azından saça boya beklemeye gerek yoktu, ben bizimkinin vıdı vıdıları başlamadan gidip ertesi gün yürüyüş yaparken çektirdim. Ben çektirdim de Bilgehan 'a tıraş oldurup o fotoğrafçıya gönderme işi meşakkatli iş. Oğluşum aman oğluşum baban dellenmelere başlamadan şu işi hallettirelim diyerek tıraş oldu ama tek başına gitmek istemiyormuş. Neyse babası da gitti (aslen son on senedir kilo almak dışında değişmediğinden bence çektirmese de olurdu)  ilk "ohhh bu kısımı atlattık" duygu selini yaşadım.

Derken randevu alıp eksikleri tamamlama moduna girdik. Randevu alacağız da yine prens veliahtlarının sınavına felan denk düşmesin diye programına bakması için bir gün uğraştım. Öğrenci belgesi de gerekmez mi. Söylene söylene e devletten alıp bana yolladı. Zira printera yollasa olmaz, oyun oynuyor, işi zor. Bir de hes kodu gerekmesin mi? Artık beyzademiz bağrınmaya başladı . Zira telefonunda yok kod. Yeniden e devlete girecek, incileri dökülecek. Neyse şifresini bahşetti, onu da çıkarttık. Allah için Can çok sabırlıydı da bir de kavga modu çekmedim.

Randevu alındı eksikler tamamlandı. Randevu günü oğlanın kalkma sorunsalı için üç gün önceden onu baymaya başladım. Zira bizimkinin uyku düzeni hepten saptığından günü gecesi karışık.

Bu arada Can da düzenli aralıklarla orada otopark bulamıycaz, neyle gitsek, taksi mi tutsak, karşıya geçip bir yerde bırakıp ordan mı taksi tutsak, veya şöyle mi yapsak (yani bi Zimbabve'den aktarma yapmadık alternatif planlarında) modunda. Ya dedim sen ki her bir yere gittiğimizde benim park yerim hazırdır derdin, noldu böyle?  Etrafta bir sürü park yeri var buluruz birinde yer.

Neyse Bilgiç gece yatmamış sabah keyfi yerinde ve ayaktaydı. Dokuz buçukta evden çıktık. Onda randevumuza bir saat kala oradaydık. Yakında bir park yeri bulup hemen park ettik. Binanın içinde açık avlu gibi bir yerde oturup saati bekledik. Randevuya yarım saat kala sıra numarası alınabiliyor, sıramızı aldık. Beş dakika sonra içeri girdik. Öğrenci belgesi ve bilimum ıvır zıvır istenmedi bile, ekranda gözükmüş. En uzun süren iş benim parmak izimi çıkartmaktı, okuyamadı makina bir türlü. Eliniz suda uzun zaman geçirmiş dedi görevli hanım, Allah Allah,  yoooo :D

Saat 10.50 de işler bitmişti. 

Kimse kimseye girmeden, benim yüreğimi tüketmeden, çok şükür bu işi de atlattık.

Günün geri kalanı tembellikle geçti. Bir de film izleyelim dedik ama Anne / Android isimli film ööğk moddaydı. Hiç izlemeyin bence.

Bir kaç gündür atma listesi yazmadım. Yoğun bir temizlikte bulunmamakla birlikte iki çanta çıkarttım.

Can'ın hababam alıp durduğu ama hiç kullandığını görmediğim polar boyunluklardan ikisi 

Bol miktarda kasket şapka

Metehan'a küçülen iki gömlek

Alınmış ama hiç giyilmemiş pantolon

Yine Can'ın giyilmeyen şortu eşofman altı falan.

Korona diye alıp hiç kullanmadığımız siperlikler

Pandeminin ilk günlerinden demlik poşet bulamayıp aldığım sallama poşet çaylar 

Can'ın kalemliğinde bulunan on küsür kalem, yeni kalem almasının siniriyle boşalttım kalemliği  

Karavana diye aldığım ama işime yaramayan kapı arkası organizer 

Başıma küçük gelen saç bantı.

İki tane eskimiş tek kişilik yatak çarşafı. 


Şu sıralar legoları nasıl taşıyacağımızı düşünmekteyiz. Bozacak mıyız, koruyacak mıyız. Hâlâ oğlanların odasına girmedim. Girersem nasıl çıkarım bilmiyorum :D

Bu kadar uzun yazıyı buraya kadar okuduysan valla bravo. Eğer istersen yorumlara yaz da sana bir puzzle göndereyim. İki tane yapıp bozduğum kutusunda duran yapbozum var. Pek sanmıyorum ama isteyen kişi ikiden fazla  olursa kura çekerim.

İyi geceler millet.

Benzer yazılarım

22 Yorum yap

  1. Parmak izi elin sudan çıkmaması hikayesi dikkatimi çekti. Benim p adaportta kocaya bağlı yeşil. Oğlunuz 25 yaşına kadar yeşil sonra vermiyorlar kız çocuğuna var. Şimdilik Metehan keyfini çıkarsın. Handan sizin evin hallerini sonuna kadar okudum. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet oğlanların 25 yaşına kadar hakları var, zavallımlar iki seneleri kullanamadan geçti, bu sene umarım gidebiliriz bir yerlere.

      Benden de sevgiler :)

      Sil
  2. çok tatlı bir anı yazısı olmuş :) suda geçirmeniz de vefakarlığınızdandır sanırım :) zor işler doğrusu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Ahmet :) Üç pasak erkekle benden başka yapan olmadığı için mecburen suda geçiyor :D

      Sil
  3. ne güzel anlatmışsın Handan benim yeşilin de süresi doluyor aldığımda bu kadar ıvır zıvır yoktu. Ama parmak okutma işi benimde biraz sorunlu olmuştu. Gerçi bir şeye de yaramadı gidemedik biyere. Neyse evi biraz hafiflettin galiba kolay gelsin. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok bir ıvır zıvır yine yok Hülya, bizim ekâbir oğlanla tez canlı baba çatışması çıkmasın diye arada paralanan anne sendromumuz var :D

      Valla oldukça ayıkladım ama bunlar buz dağının görünür kısmı. Meselâ Can'ın aşapıdaki depoya yaydığı bir odalık eşyası nereye tıkılacak hiçbir fikrim yok :/

      Sil
  4. Suda parmak izi kaybolmaya mı başlıyormuş, bak bir yaşıma daha girdim...
    Ben o kısmı kaçırdım sanırım Handan, ev buldunuz mu? İnşallah bulmuşsunuzdur da sen hazırlık yapıyorsundur.
    Öpüyorum seni ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla sanırım parmaklar geriliyor falan, sonradan düzeliyordur ama benim eller sonrayı görecek kadar kuru kalamadıklarından :)

      Yok evi bulmadık daha, Can'ın eğitimleri yoğun bu aralar, bir de ev stresi sokmayalım dedik. Ama ben fazlalıkları atıyorum, kolaylık olsun sonraa diye. Sonuçta yıkılacak bir gün.

      Sil
  5. Evi hafifletiyorsun ne güzel darısı başıma...

    YanıtlaSil
  6. :) Hahaha güzelmiş, kavgasız gürültüsüz hallolduysa ne güzel. Bende miniş oğluma pasaport çıkartcam ama ona nasıl biyometrik çekcez bilmem hem sevmiyor fotoğraf çekinmek hem de hiperaktif gibi bişey. Bende severim puzzle yapıp yapıp yapılmış hediye ediyoruz bizde. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim oğluş da yerinde durmuyordu hiç, ama fotoğrafçılar halleder her halde :)

      Ben yapıp bozuyorum artık, zira asacak yer de yok,yapıp hediye etmeyi de hiç düşünmemiştim :)

      Sil
  7. :))) ay çok tatlısın. puzzle istemem sadece yorum yazmaya geldim. pasaport deyince ben de gittim baktım ki, kızın bebeklik fotoğrafıyla ışıl ışıl ışıdığı pasaportunu yenilemem gerekiyor.. eyvah ki ne eyvah.....
    Ya o yeşil pasaport ne güzel bir şeydi, ben de evlenene dek şöke şöke kullandım, elini kolunu sallaya sallaya gezmeler falan. bir tek afrikada başıma bela olmuştu, biz bilmeyiz yeşil dedi adam, onu da hayatımda ilk ve son defa rüşvet vererek hallettiydim. Adamın rüşvet istediğini anlamam 3 saate yakın zaman almıştı :P
    Handan sen attıkça ben ferahlıyorum adeta yahu, ama hakikaten onca şeyi nereye koyuyordun yani bu yazdıkların doldurur bi evi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bebeklik fotoğraf deyince Almanya dönüşümüz geldi aklıma. Bizimkilere İstanbul'a geldiğimiz yıl pasaport çıkartmıştık, biri 11 biri 8 yaşındaydı. Beş yıl dolmak üzereyken Almanya'ya gittik. Dönüşte görevli bi fotoğraflara bi bizim saçlı sakallı danalara bakınca epey gülmüştük :D

      Ah verdiklerim o kadar az ki evdekilere bakınca :D Kasetler, cdler ve dvdler falan dolu her yer . Çocukların eski dergileri falan. Zaten doğduklarından beri bütün oyuncakları duruyor. Artık bir kısmını da gittiğim yere sığamazsam atarım diye tutuyorum.

      Sil
  8. Of o parmak izi mevzu ne işkence ya! Ben de plastik alerjisi var ve kalem kullanmaktan derilerim soyuluyor. Sağ el 2 parmak iptal. Adam parmak izi alana dek içimiz şişmişti :( Kavgasız gürültüsüz halletmeniz süper olmuş ama işte öncesindeki ya tartışırlarsa endişesi bile kimbilir ne kadar yıprattı seni. Pasaportlar da hazır olduğuna göre sıradaki maceraları merakla bekliyoruz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pasaportlar bugün geldi, umarım bu yaz kullanırız iki seneden sonra :)

      Sil
  9. Puzzle işi çok sinirlerimi bozuyor:) Bırakın yapmayı, görünce bile tüylerim diken diken oluyor!! Ama legoya hayır demem:))) Oğluna diye alıp alıp, hepsini kendisi yapan babalardanım:) Bu arada ciddi bir servet...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha puzzle çok keyifli bişi aslında öyle deme yaaa :D

      Legolara ben de dayanamıyorum ama aldı başını gitti fiyatları.

      Sil
  10. Okumaz mıyım, aynı yollardan geçen bir anne olarak eski günleri hatırlıyorum da oh iyi ki evlendiler diyorum :))
    Handan, şaka bir yana, nasıl özlüyorum o günleri bilemezsin.
    Çok sevgi selâm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özlenmez mi? Hele etraf sessizleşip güzel anılar ortaya çıktığında. Her ânın içindeyken tadını çıkartmak gerekiyor :)

      Sil
  11. Vermek istediğin yapboz varsa ben talibim Handan. İnstagram çekilişinde bir tane göndermiştin ya. Onu kardeşim ve eşiyle beraber yaptık, çok hoşuma gitti. Yapboz yapmayı ne kadar özlediğimi fark ettim. Zeynep etrafı dağıtmayı sevdiği için bizim evde yapamıyorum ama kardeşimin evinde beraber yaparız :-)

    YanıtlaSil