Nostaljik Pazartesi

Mayıs 04, 2020

Bu haftaki nostaljide Toulous gezisinden bir yazı bulayım dedim, onun yerine Toulous gezisinden bahseden bir nostalji yazısı buldum. Nostaljinin nostaljisi :) Gezi ile ilgili yazıları etiketlerden bulabilirsiniz, biz onun hikâyesine bakalım.

14 Şubat 2017 Salı

Dün Akşam Toulous'un Sokaklarında Dolaştım Yeniden

Eski fotoğrafların temizliğine devam ederken Toulous klasörüne geldim.


2011 Eylül... Kırk  bir yaşıma  bir ay kala hayatımda ilk defa yurt dışına çıktım :) Kırk yılda bir deyimini kelimenin tam anlamıyla gerçekleştirdim anlayacağınız.


Tuhaf bir zamandı aslında. Can sekiz ay evde bekledikten sonra yeni iş bulmuştu kendisine. Eğitim sürecinde olduğundan maaşı da çok azdı o sırada , sadece ev kirası diyeyim anlaşılır. Bankadan kredi çekmiştik. Ben sürekli tutumlu moddaydım.



Derken eve ikinci tablet alındığında şalterim atmış. İş için alınmıştı ama iki ay önce diğeri de aynı şey için alınmıştı netekim.

Neyse, beş altı haftalık eğitimi Toulous'daydı .. Ağustosta gidecekti. Temmuz ayında hayatımda hiç yapmadığım bir şeyi yapıp internetten kendime uçak bileti aldım.


Lise sonda hani kariyer için kişilik testleri yaparlar ya, benimkisinde kaptan, orman korucusu falan çıkmıştım. Sonradan dönüp baktığımda ne kadar isabetliymiş. Oysa kırk yaşımdaydım, o testte sakın yapma denilen meslekleri seçmiş, kendi istediklerimi hep erteleyerek daha uygun zamanları bekliyordum.


Ama erteleyen bendim hep. Kimsenin suçu değildi bu benden başka..



İşte o gün bir anda harekete geçip uçak biletlerini aldığımda içimde pişmanlıkla karışık bir hayret belirdi.


Can, ben eğitimde olacağım seninle ilgilenemem ki dedi. Sanki benim ilgiye ihtiyacım varmış gibi. Önemli değil ben ve fotoğraf makinam  oyalanırız dedim.


Evliliğimizin ilk tatili dışında hiç baş başa tatil yapmamıştık. Çocuklarımsız bir yere gitmeyi hiç bir zaman istememişimdir. Ama biliyor musunuz arada gerekiyormuş.


Her ne kadar doğa tarihi müzesi , park falan gördüğümde keşke oğluşlarım da olsaydı desem de, harika on gün geçirdim. Otel benden ekstra  para da istemedi, iyi mi :)


Ben  kendi insiyatifimde olmayan işler hakkında mızıldanmam, Allah'a havale ederim. O sırada da istediğimiz kendiliğinden oldu, bütün sınavlar ve dersler bize göre denk düştü , düşündüğümüzden çok daha fazla birlikte zaman geçirdik .


Kendimle baş başa kalmayı özlemişim, parklarda sokaklarda koşturmadan yürüyüp fotoğraf çekmek, müzik dinleyip sakince izlemek harika geldi.


Fransızlara je ne sais pas français (Fransızca bilmiyorum) deyip ardından karşımdakilerin daha da şevkle konuşmalarını görmek gülümsetti. Bir dükkânda aldığım hediyeyi paket ettirmek isterken hatırladığım cadeau (Hediye) kelimesi mutlu etti.


İşte dün akşam fotoğraflara bakarken bütün bunları hatırladım.


Orası hayalimdeki bir yer değildi, aklımın ucunda bile yoktu her halde ama hayallerimin tatillerinden birisini yaptım. Hayat biz biraz kıpırdanınca aralıyor kapılarını, kalkıp açanlar kazanıyor.


Önümüzdekileri toplamazsak yakınmaya hakkımız yok sanırım ..

Herkes içeride şarap tadımı yaparken bağa dalmış mutlu Handan fotoğrafımla yazıma son veriyorum.

İyi ki gitmişim...

Benzer yazılarım

6 Yorum yap

  1. günaydın son fotoğraf Tokat'ı hatırlattı annem Tokatlı ve malum üzüm bağları çok. Hülya

    YanıtlaSil
  2. Handan eski blog yazını nasıl böyle paylaşabiliyorsun? Ben de eski bir yazımı öncesinde bir şeyler yazarak paylaşmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bulamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bloğumdan yazıyı kopyalayıp yeni posta yapıltırıyorum Şule.

      Sil