Nostaljik Pazartesi
Mart 16, 2020Her yerde müzelerin linkleri veriliyor, evde otururken gidip gezin diye. E ben de yapabilirim bu hizmeti. Gel vatandaş gel.
Bugünün nostaljisi altı sene öncesinden.
Ayrıcana müzeler kategorisine tıklarsanız sizi bir sürü müzeye götürebilirim :D
26 Temmuz 2014 Cumartesi
London Transport Museum (Ulaşım Müzesi)
Doğrusu girerken bu kadar beğeneceğimi düşünmemiştim. Sanırım geçmişe ait her şey hoşuma gidiyor benim. Müze hem çok cazibeli hem de bilgilendiriciydi. Metro ve otobüslerle epey haşır neşir olarak geçirdiğimiz tatilimizde, her yere farklı gözle bakmamızı da sağladığını söyleyebilirim.
Müzenin web sayfası şurada. Ben €15 ödedim, Bilgiç'e bedava.
Haa, başlamadan söyleyeyim bu post aşırı fotoğraf içermektedir anacım :)
Müzeye ilk girişte metro haritasına benzer bir alan karşılıyor bizi - ki görüntüsü pek hoş :)
Hımmm, etraf metro dolu ama bu yıl kırmızı otobüslerin yılıymış :)
Doğru söze ne denir :) ( Sabit kalan tek şey değişim :)
Yolumuz bir asansöre uzanıyor ki bir ayrıntı çok hoşuma gidiyor. Asansör yukarı çıkarken katları gösteren numaratör günümüzden geriye yılları sayıyor :)
O kadar çok yazı var ki nereyi okuyacağımızı şaşırıyoruz. Arabaların yanlarında hangi yıllarda hangi hatlarda çalıştıkları, en son ne zaman sefer yaptıkları, sürücülerin bilgilerine kadar her şey belirtilmiş.
Maketler de başka güzel.
Yıllar ilerliyor geliyoruz metronun , onların deyimiyle "tube"un yapımına. (Metroya ya underground ya da tube deniyor. Subway yeraltı yaya geçitlerinin ismi)
O kadar derinde olan ilk metronun ne koşullarda yapıldığı inanılmaz. Üstelik hâlâ da kullanılıyor.
Bu da o zamanın haritası :)
Trenleri de unutmayalım bu arada :) Bu hatunların konuşmaları bile duyuluyordu :)
Ve çekmeceler dolusu küçük ayrıntılar. Bilet koleksyonum pek zavallı gözüktü gözüme bakınca bunlara :)
Binanın eskiden çiçek hali olduğunu anlatan yazı.
Çocuklar için bir bölüm. Kalemler, boyamalar ve Bilgiç'le yaptığımız bu bulmaca vardı.
Ama ama ama, bu biletler ne güzel gözüküyorlar...
Bunlar da eskiden otobüslerde olan durak yazıları. Rulo halinde yerleştiriliyormuş sanırım.
Metrodaki şiirler :)
Işıkla yere yansıtılmış bu logolar çok güzel duruyordu.
Bir tane de benim fotoğrafım olsun canım :)
Bir bölüm de savaş zamanına ayrılmış.
Örgü ören ulaşım personeli. Bunlar daha sonra askerlere gönderiliyor..
Yine çocuklar için bir alan, üzerine basınca cızırdayıp lambası yanan bölüm. Sanırım hiç bir çocuğun aklından çıkmaz :)
Bütün otobüslerin içindeyiz :)
Günde en az iki saatimiz metroda geçince, her durakta işite işite bu söz yüreğimize kadar işlemiş durumda :) Londra deyince "Mind the gap" sözü kulaklarımızda çınlıyor :)
Günümüze kadar geldikten sonra biraz da geleceğe yönelik fikirlerin, hayallerin olduğu kısım :)
Ve son sözü Robert Noyce söylesin... Anladığım kadarıyla geçmişin yükü altında kalma, çık ve harika şeyler yap diyor. Bunun gibi bir şey işte...
Müzenin web sayfası şurada. Ben €15 ödedim, Bilgiç'e bedava.
Haa, başlamadan söyleyeyim bu post aşırı fotoğraf içermektedir anacım :)
Müzeye ilk girişte metro haritasına benzer bir alan karşılıyor bizi - ki görüntüsü pek hoş :)
Ve dünyadaki metroların haritalarının ve videolarının olduğu bir yoldan geçiyoruz.
Hımmm, etraf metro dolu ama bu yıl kırmızı otobüslerin yılıymış :)
Doğru söze ne denir :) ( Sabit kalan tek şey değişim :)
Yolumuz bir asansöre uzanıyor ki bir ayrıntı çok hoşuma gidiyor. Asansör yukarı çıkarken katları gösteren numaratör günümüzden geriye yılları sayıyor :)
İnsanların çektiği arabalardan, atların çektiği otobüsler olan omnibuslere tarihte yolculuk yapıyoruz bu katta.
Maketler de başka güzel.
Yıllar ilerliyor geliyoruz metronun , onların deyimiyle "tube"un yapımına. (Metroya ya underground ya da tube deniyor. Subway yeraltı yaya geçitlerinin ismi)
O kadar derinde olan ilk metronun ne koşullarda yapıldığı inanılmaz. Üstelik hâlâ da kullanılıyor.
Bu da o zamanın haritası :)
Trenleri de unutmayalım bu arada :) Bu hatunların konuşmaları bile duyuluyordu :)
Ve çekmeceler dolusu küçük ayrıntılar. Bilet koleksyonum pek zavallı gözüktü gözüme bakınca bunlara :)
Binanın eskiden çiçek hali olduğunu anlatan yazı.
Çocuklar için bir bölüm. Kalemler, boyamalar ve Bilgiç'le yaptığımız bu bulmaca vardı.
Ama ama ama, bu biletler ne güzel gözüküyorlar...
Bunlar da eskiden otobüslerde olan durak yazıları. Rulo halinde yerleştiriliyormuş sanırım.
Metrodaki şiirler :)
Işıkla yere yansıtılmış bu logolar çok güzel duruyordu.
Bir tane de benim fotoğrafım olsun canım :)
Bir bölüm de savaş zamanına ayrılmış.
Örgü ören ulaşım personeli. Bunlar daha sonra askerlere gönderiliyor..
Yine çocuklar için bir alan, üzerine basınca cızırdayıp lambası yanan bölüm. Sanırım hiç bir çocuğun aklından çıkmaz :)
Biraz da oyun haliyle :)
Bütün otobüslerin içindeyiz :)
Günde en az iki saatimiz metroda geçince, her durakta işite işite bu söz yüreğimize kadar işlemiş durumda :) Londra deyince "Mind the gap" sözü kulaklarımızda çınlıyor :)
Bu da bizim otobüs :)
Günümüze kadar geldikten sonra biraz da geleceğe yönelik fikirlerin, hayallerin olduğu kısım :)
Ve son sözü Robert Noyce söylesin... Anladığım kadarıyla geçmişin yükü altında kalma, çık ve harika şeyler yap diyor. Bunun gibi bir şey işte...
10 Yorum
Biz de gezmiştik bu müzeyi. Ama en çok Doğa Tarihi Müzesi'ni beğenmiştik.
YanıtlaSilEvet Doğa Tarihi Müzesi de harikaydı Kadriye. Bu müzeyi gören daha azdır diye bunu seçtim bugün :)
SilSayende gezmiş kadar olduk Handan sağol.
YanıtlaSilBana da öyle iyi geliyor ki eski gezi tazılarımı okumak Özlem :)
SilRahmi Koç Müzesini anımsattı bana. Çok beğendim, müzelere gezmeye bayılıyorum. Sayenizde bir yer daha görmüş olduk, teşekkürler:)
YanıtlaSilMüzeler insanı bambaşka boyutlara, zamanlara ve daha da önemlisi bakış açılarına taşıyor Zeynep :)
SilGoogle sayesinde 3 boyutlu dolaşıyordum ama müze içi yoktu. Bu şahane bir şeymiş.
YanıtlaSilDiğer müzelerime de beklerim :)
SilÇok güzel. Sayenizde gezmiş olduk. Müze gezmeyi ailecek çok seviyoruz.
YanıtlaSilArada Bilgehan cıvızlasa da biz de çok seviyoruz :)
Sil