Nostaljik Pazartesi

Nisan 20, 2020

Colmar sokaklarında maceraya gidelim :)

8 Aralık 2017 Cuma

Okların Peşinde (Aslında Üçgenler Ama Biz Ok Dedik Öyle Kaldı :)

Sokaklarda karman çorman dolaşırken yerde gördüğümüz ve nedense ok dediğimiz bu üçgenlerle modumuz değişti.


Metehan ilk fark edip bana gösterdiğinde aklıma geldi bunlarla ilgili bir şey okuduğum. Kasabanın en bilindik şahsı Frédéric Auguste Bartholdi, üçgene bakarsanız neyiyle ünlü olduğu anlaşılıyor :) Evet, Özgürlük Heykeli'nin yaratıcısı.



Okları takip edersek kasabadaki kopyasına mı ulaşırız acaba diye düşündüm.  Zira az ilerde yeniden gördük bir tane. İşte bu düşünceyle okların peşine düştük.


İlk geldiğimiz yer bu bina oldu. Özgürlük Heykeli'ne benzemiyor ama neymiş ki bu?


Okları takip ettikçe yeni binaların önündeki bu açıklama tabelalarına ulaştık.


Harika bir şey değil mi sizce de?



Hava gitgide kararırken oklardan dışarı adım atmama izin vermeyen Metehan'la bol kahkahalı ve nerede bu ok aramalı uzun bir geziye çıkmış olduk.


Bizden başka yere bakan yoktu, kimse fark etmemiş olabilir.



Saat ilerledi, gittikçe tenhalaşan sokaklarda dolaşmaya devam ettik.



Bu arada kafamızı yerden kaldırıp ışıklarla binaların harika güzelliklerini çekmeyi de unutmadık tabi.


Noel Pazarları bazı okların üzerine gelip onları bulmamızı engellese de inadımız inattı, döngü tamamlanacak bütün hepsi bulunacaktı.


Arada bir çay molası verdik.



Saat yedide dükkânlar kapandı.







Kimi zaman daracık kimi zaman karanlık ara sokaklara daldık.



Merkezden uzaklaşıp neredeyse otelimize döndük.



Tabelalardaki rakamlar ilerliyor ama bitmiyorlardı.


Bit kadar kasabada kaç bina var kardeşim?


Burası Metehan'ın aydınlanma yaşadığı yer. Binanın önündeki Alsas Loren yazısıyla Birinci Dünya Savaşı'nın konularından birinde yer aldığımızı fark etti. Tabi yaa Alsace Alsak değil Alsas okunuyor kiii :)



Otelden çıkıp ilk geçtiğimiz parkta da Okları gördüğümüzde üzerlerinden geçip fark etmediğimize hayıflandık.


Gecenin karanlığında başını kaldırıp da kocaman taş bir binaya bakmanın pek ürkütücü olduğuna karar verdik. O ilk an insanın yüreği hopluyor.



Burası en ünlü evlerinden. Pencereler ne ilginç değil mi?



Kiliseler korkunç gözüküyor. Camilerimizi bir kere daha sevdik.


Hem o çan da ne kardeşim ya. Gece karanlığında insan yerinden zıplıyor.


İşte bunları konuşa konuşa bir bakmışız başa dönmüşüz yeniden.

Bir numara ilk gittiğimiz müzedeymiş. Biz içeri girmediğimizden görmemişiz.

Tam kırk tane bina ile bütün Colmar'ı gezmiş olduk tur bittiğinde.

Arada açık bir lokanta da bulduk neyse ki.

Odaya döndüğümüzde üzerimizden tır geçmiş gibiydi ama mutluyduk :)

Bu arada Hürriyet Heykeli Colmar Havaalanı'nın oradaymış, onu görmeye gitmedik :)

İşte böyle. Güzel ve uzun maceramız bitti.

Ertesi sabah bir de gündüz gözüyle kısa tur yaptıktan sonra artık döneceğiz.

O da sonraya kalsın :)

Benzer yazılarım

6 Yorum yap

  1. Yanıtlar
    1. Hahaha, biz bunu ok macerası olarak görmüştük doğrusu :)

      Sil
  2. güzel bir anı olmuş sizin için. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, Metehan'la hatırladıkça gülümsüyoruz.

      Sil
  3. Bu maceranızı anımsıyorum kii 🤗

    YanıtlaSil