Kitap Salı

Mart 02, 2021

Nereden başlayıp anlatsam bilemiyorum, neredeyse üç aydır yazmamışım kitaplarımı. İnstagrama da yazmadıklarım var.  En azından oraya yazdıklarımı buraya taşıyayım bari. Dedim ama telefonumdaki fotoğrafları da silmiştim, artık ne bulduysam :)


Varlık Yayınları'nın 1967 baskısı bu minik kitapta Orhan Veli'nin hayatı, şiirleri, şiir çevirileri,  dört tane  düz yazısı ve bir küçük tiyatro sahnesi çevirisi var. Orhan Veli ile ilgili hemen her şeyi anlatmasını sevdim. Hikâyeleri olduğunu bilmiyordum, öğrenmiş oldum. 

İlk dönem şiirlerinden metamorfozla sonraki o çok sevdiğimiz şiirlere geçmesi ne güzel :) 

Hayran olduğum şairlerden birisini okumak bana keyif verdi. Şiir okumayı,  hele yüksek sesle okumayı ne kadar sevdiğimi üniversite arkadaşlarım bilir en çok :)


Krallığın yoksul mahallelerinden büyüyen bir kızın attığı taş büyücülerin bariyerini aşmayı başarınca büyücü loncası o kızın peşine düşer. Kendiliğinden büyüsü açığa çıkan bu kız, gücünü kontrol altına alma eğitimi olmadığından tehlikedir ama o büyücülerden kaçmak için uğraşır. Bu şekilde başlayan ilk kitap, beni sinirden deli eden ikinci kitap ve herkesin birbirine geçtiği üçüncü kitap 😊 

Fantastik kitap sevenlerin hoşuna gideceğini düşünüyorum.

Benim gibi kitaplara gömülüp kendisini maceradan maceraya sürüklemek isteyenler için :)



Öyle mutlu oluyorum ki senelerdir bloglarını takip edip sanki aynı mahallede yaşıyormuşuz da çok sevdiğim komşularımmış gibi hissettiğim arkadaşlarımın kitaplarını gördükçe.

Sevgili Kadriye (tıkla) bloğundaki samimi, içten, tatlı sohbetlerini kitabına da taşımış. Keyifle okunan, su gibi akıp giden yazıları lâfı dolandırmadan,  kısa  ve öz olarak her gün kendimize hatırlatmamız gereken şeyleri bize söylüyor. Elinizin altında bulunası bir kişisel gelişim kitabı. 


İki günde biten akıcı bir kitaptı. Rüzgâr'ın Yağmur'a aşkını anlatıyordu. Her şeyi bırakıp kendisini bir adaya saklamış Rüzgâr'ın hikâyesini dinlerken sıkıldığımı itiraf etmeliyim. Sanırım benim yaş grubuma göre değilmiş. Sırf aşk anlatan kitaplar beni bayıyor 😂 Mektuplarını okumakta çok zorlandım. Bir de hayatı hakkında öğrendikleri falan bindi üzerine. Bu kadar çok şey olmak zorunda mıydı dedim bir yerden sonra. 

Dediğim gibi, bana göre değildi, ama aşkı yeni keşfedenler için güzel olabilir, duygularının yansımasını bu kitapta bulabilirler. Anlatımı güzel, baskısı rahat okunuyor, gençlik kitabı.

🌧Yalnızdım ve gerçek bir yalnızlığa kimse tahammül edemezdi. Bu yalnızlık tam olarak şuydu : "Güvenebileceğim tek bir kişi dahi yoktu." İşte hayattaki gerçek yalnızlık budur.

🌧En büyük cezayı da susarak veriyoruz kendimize. Konuşsak belki her şey tam da istediğimiz gibi olacak ama buna cesaret edemiyoruz.

🌧Kimse kırılmasın derken kendim parça parça olmuşum da haberim olmamış.

🌧İnsan kendisi için değil de bir başkası için yaşıyorsa, ortada ona ait bir hayat yok demekti. 

🌧Annesini ya da babasını kaybetmiş bir insan, kaç yaşında olursa olsun sizden büyüktür.


Çok sevdiği,  uçuk, kaçık, deli, dolu, bilge annesinin ölümünün ardından hayatını eskisi gibi yaşamak istemeyen Marcos, artık hiç uyumamasını sağlayacak ilacı almaya karar verir. Tam bu sırada gelen bir telefonla gerçek üstü gücünü tekrar kullanması gerekir ve bir maceraya atılır. 

Kitabın ismi çok ilgimi çekmişti. Alternatif hayatlar olacak içinde zannetmiştim ama öyle değilmiş. 

Baskısı güzel, okuması kolay, ele alınca bitirilebilecek bir kitap. İçinde güzel tespitler de var ama daha çok çıtır çerez gibi okuduğumu söyleyebilirim. Yine de sonuna kadar konu nereye bağlanacak diye merakla devam ettim.

🦋Acaba kıskanmadığın bir şeye hayranlık duyabilir misin?  Ya da hayran olmadığın bir şeyi kıskanabilir misin? 

🦋Evde para saklama sorunu hiç başınıza geldi mi bilmiyorum.  Zor bir şey çünkü hem saklayan insan gibi hem de onu arayan hırsız gibi düşünürsün. 
Saklayacak iyi bir yer bulduğunuzu düşünün ama hemen aklınıza hırsız gelir ve oranın ilk bakacağı ilk yer olduğunu fark edersiniz.

🦋Annem bir keresinde bana şöyle demişti : Farklı olmak sadece senin tarafında kaç kişi olduğuna bağlıdır.

🦋Uyumadığında hayatının değiştiğini söylüyorlar. Mesai saatleri farklı, zaman başka türlü değerlemdiriliyor. Bilmiyorum,  sanırım bu doğru.  Ama insanlar o kadar çok yalan söylüyor ki.. Neredeyse kimse çok para harcadıkları bir seyahatten ya da onlara aşırı pahalıya patlayan bir konserden şikâyet etmiyor. Pahalı olanı sevmemiz gereken bir artısı var ya da tam tersi, sevmezsek saklamamız gerekiyor. 

🦋Son noktaların insanların hayatını kolaylaştırdığını söylerdi. Paragraf başları ve üç noktalarsa zekâyı yükseltirdi.

🦋Annem, "üzgünüm" ya da "affedersin" demeyenlere güvenilmeyeceğini söylerdi bana hep. Bu sözcüklerin hayatta bir çok durumda kullanılması ve korkmadan,  kızarıp bozarmadan söylenmesi gerektiğine inanırdı.

🦋Sakın kaybolma,  Marcos, dünyanın sınırları senin karar verdiğin yerdedir.


Elime alır almaz bitirdiğim, kısacık ama yumruk yemiş gibi hissettiren bir kitap İvan İlyiç'in Ölümü.  Öyle güzel anlatmış ki Tolstoy. İnsanın yaşamını nasıl harcayıp gittiğini, nasıl kendisini kandırdığını, kaçınılmaz sonu nasıl görmezden gelerek yaşadığını. 

Okuyup üzerine düşünülesi.

🍂"Ben ölmedim,  o öldü"  düşüncesi geride kalan herkesin içinden geçti. 

🍂"Bu her an benim de başıma gelebilir.."  diye düşünüp dehşete kapıldı. Ama hemen sonra,  nasıl olduğunu kendi de anlamadan, tüm bunların onun değil, İvan İlyiç'in başına geldiği, kendi başına asla böyle şeyler gelmeyeceği,  gelemeyeceği.. böyle düşünmenin kendisine eziyetten başka bir şey olmadığı (...) şeklindeki bildik, olağan düşünceleri yardıma yetişti. 

🍂Ölüm İvan İlyiç'e özgü bir olgu, bir tek onun yaşayacağı bir şeymiş, kendisini hiç ilgilendirmiyormuş gibi.

🍂Yaşam ve....  ölüm!  İşte o kadar! Yaşıyordum...bir yaşamım vardı, ama şimdi usulca elimden kayıyor ve ben onu tutamıyorum.

🍂Tepeye tırmandığımı zannederken aslında bayır aşağı koşmak. Tam böyleydi durum. İnsanların gözünde giderek yükselirken,  aynı anda hayat da benden o kadsr eksiliyor, ayaklarımın altından çekilip gidiyordu. 


Gerçekten çok zorlanıyorum okurken. Sanırım sonunu getirmeyeceğim. 

Kitabın bir yarısı çok güzel. Ama diğer yarısı çıldırtıyor. İngilizcesi iyi olmayan bir Rus'un yazdığı mektupların bozuk Türkçesi'ni okurken sinir bastı bana.  Koca kitabın yarısı bu şekilde yazılmış. Yarısı... El insaf! 

Bununla uğraşırken kaç kitap okuyabilirdim kim bilir.

O kadar okumamın hatırına bir kaç alıntı paylaşayım. Sonrasında sevdiğim yarısını okuyarak şu kitabı bırakayım artık. 


Demiştim bu kitap için. Sonra çevirisini yapan,  kitaplarını çok sevdiği Algan Sezgintüredi o yazıma yorum yapıp "Dayanın.. Güzel kitap"  dediği için yeniden elime aldım.  Gerçekten de sonlara doğru oğlan da biraz daha ingilizceyi öğrendi sanırsam :D

Değişik bir kurguyla II. Dünya Savaşı sırasında bir Rus Köyü'nde yaşananlar üzerinden Yahudilerin başına gelenleri anlatmış. Anlatırken insanlık hallerini ortaya dökmüş. Bu arada anlattığı olayların acısı ve hüznü anlatıcının komik halleri ile örülmüş. Aslında komik haller de trajikomik haller . Onun yaşadıkları da bambaşka.

Kitap iki kişinin birbirine yazdığı mektuplardan oluşuyor. Amerika'dan gelip ailesinin köklerini arayan Johnothan ile onun Ukrayna'da tercümanlığını yapmış olan Alex'in mektupları. Jonathan geldiğinde dedesini kurtaran kadını aramak için yaptıkları Alex'in kötü ingilizceli mektuplarında anlatılırken (bana afaganlar bastıran bu kısımdı) ,  Jonathan 'ın mektupları geçmişte o köyde yaşananlarla ilgili. O arada bir çok kişinin hikâyesini de öğreniyoruz tabi.


Dayanmam gerçekten iyi olmuş, sonunu merak ederdim.zaten ben bu kitabın :)


📬Anlayamadığım parçalar var ama sanırım bunlar çok Yahudiydi ve bu kadar Yahudihi bir şeyi ancak Yahudiler anlayabilir çünkü. Tanrı tarafından seçildiğinize inanmanızın nedeni,  kendiniz hakkında yaptığınız komiklikleri sadece kendinizin anlayabilmesi midir? 


📬Hatırlamamız çok önemli, dedi.


Neyi hatırlamalıyız? 


Ne olduğu, dedi Didi, o kadar önemli değil ama hatırlamalıyız. Hatırlama eylemi,  atırlama süreci,  geçmişimizin tanınması. Hatıralar Tanrı'ya edilmiş küçük dualardır, bu tür şeylere inanırsak... Çünlü bir yerlerde tam bununla ilgili veya bunun gibi bir şey söyleniyordu... Demin aklımdaydı... Yeminle aklımdaydı...


📬Yaşamı, yaşamını doğrulamaya yönelik acil ve umutsuz bir çırpınıştı. 


📬Birbirlerini böyle uzaktan görmemişlerdi. Sadece uzaktan elde edilebilen derin yakınlığı hiç bilememişlerdi.


📬Delik boşluk değildi; boşluk,  deliğin çevresiydi.

📬Her şey şimdi böyle çünkü eskiden de böyleydi. Bazen kendimi kapana kısılmış, sanki ne yaparsam yapayım olacaklar daima önceden belirlenmiş gibi hissediyorum.

📬Kötü kişi, kötü eylemlerini keder etmeyen kimsedir.

📬Bir kere bir şey duyarsanız bir daha asla duymamış olduğunuz zamanlara geri dönemezsiniz.

📬"Mizahın ; dünyanın ne kadar güzel ve feci olduğunu takdir etmenin,  yaşamın müthişliğini kutlamanın tek yolu olduğunu düşünürdüm. Ne demek istediğimi anlıyor musun?" "Evet, elbette.""Ama şimdi tam tersini düşünüyorum.  Mizah bu güzel ve feci dünyada sinmenin bir yolu."

📬"Ya bu imanınızın sınanmasıydı ise?"  dedim. "İnancı bu yoldan sınayan bir Tanrı'ya inanmam ben"

📬KÖTÜLÜK SORUNU : NEDEN KAYITSIZ ŞARTSIZ KÖTÜ ŞEYLER KAYITSIZ ŞARTSIZ İYİ KİŞİLERİN BAŞINA GELİR 
Yok öyle bir şey.

📬Böyle bir harita yüzlerce ve şans varsa binlerce dolar yapardı. Ama bundan fazlası, gezegenimizin ufak olmadan önceki zamanları hatırlatıyordu. Bu harita yapıldığında,  diye düşündüm, nerede yaşadığını bilmeden yaşayabilirdin.

📬Benim yakınlığımdan utanman gerekmiyor. Aile,  seni asla utandırmaması gereken insanlar demektir.
Yanılıyorsun. Aile,  utanmayı hak ettiğin zaman seni utandırması gereken insanlar demektir.

📬Annesinin verdiği ilk öpücükle çocuğuna vereceği ilk öpücük arasında,  yaşanmış ve yaşanacak savaş arasında bir yerde kısılıp kalmıştı.

📬Hayatın her zamanki gibi gayet sağlıklı gittiğine,  geleneğin sızıntı yapan yerleri tıkayacağına, o coşkunun hâlâ mümkün olduğuna inanmaya çalışıyorlardı.


Eveet, ortaya bir özet geçtikten sonra bahar şenliğinin kategorilerini bekliyorum şimdi heyecanla. Bu sefer haftalık yazmayı başarırım umarım :) 

Benzer yazılarım

8 Yorum yap

  1. hepsi ilginnç kitaplari büyücüleri not aldım bir ara sepete eklerim. Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seviyorum fantastik edebiyatı Özlem, insanın kafasını dağıtıyor :)

      Sil
  2. Cadılı büyücülü kitapları merak ettim 🙃. İvan İlyiç'in ölümü güzel kitaptır.

    YanıtlaSil
  3. Handan,neredeyse 3 aydır yazmamışım dedin ama hepsinin acısını çıkarttın vallahi acısını çıkartmışsın. Ellerine,gözlerine emeğine sağlık.İvan İlyiç'in Ölümü'nde kendimi eksik hissettim ve bugü iş dönüşü alıp okumaya karar verdim.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Orhan Veli'nin öykülerini Yapı Kredi Yayınları Hoşgör Köftecisi adıyla bastı. 50 küsur sayfalık bir kitap. Öykülerini merak ediyorsan okuyabilirsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aklımda bulunsun, teşekkür ederim Şule :)

      Sil