Nostaljik Pazartesi / Tokyo Yolcusu Kalmasın
Mart 01, 2021Dün vitrindekilere bakarken çok gezesim geldi çok. Sere serpe gezmeleri özledim. Yetti gari korona...
26 Temmuz 2017 Çarşamba
Meiji Tapınağı (Tokyo 5. Gün)
Meiji Hanedanı Japonya'nın batıya açılmasını sağlayan hanedanmış. Shibuya'da onlara adanmış büyük bir orman ve içinde tapınak var. Orman ülkenin dört bir yanından halkın getirdiği ağaçlarla oluşturulmuş . Şehrin ortasında kocaman ve harika bir yer.
Tapınağa giriş kapısından değil arka taraflardan gitmeye karar verince şehrin gökdelen olmayan bir mahallesiyle de karşılaşmış oluyoruz. Hayranlık duyduğum bir mimari değil, hepsi iç içe yapılmış, birbirlerine benzemiyorlar ve sanırım deprem bölgesi olmasından dolayı her yerden sarkan kablolarla bana çocukluğumu anımsatıyorlar biraz :)
Bu kapıdan girmekle çok iyi yapmışız aşağının kalabalığı yok, ormanda keyifli bir gezinti moduna geçiyoruz hemen..
Dışarda yemek yenilen bir yer bulmanın şaşkınlığı içindeyiz, keşke yanımızda bir şeyler olsaydı da piknik yapsaydık :)
Sonunda tapınağa geliyoruz. Bir şinto tapınağı burası. Meiji zamanında budizm ve şintoizm birbirinden ayrılıp şintoizm devletin dini kabul edilmiş.
Ve pazar sabahı gittiğimiz için çok şanslıyız, bir düğüne de rastlıyoruz.
Oradan çıkışta botanik bahçesine gidiyoruz. Sanırım para verdiğim için en çok üzüldüğüm yer burası oldu. Çiçeklerin mevsimi geçmişti ve nilüferli bir göl dışında pek bir şey göremedik. Neyse bol bol nilüfer fotoğrafı çektim üzüntümden :D
Tapınağın giriş yolunda (Biz çıkıyoruz o arada :) sake ve şarap fıçıları var. Sakeler rengârenk pek neşeli görünüyorlardı :)
Yan taraftaki Yoyogi Park'a gitmeye halimiz kalmadığından Tokyo'ya gittik gideli göremediğimiz kalabalığa karışmak üzere Takeshita Caddesi'ne geçiyoruz.
Aşırı sıcakta bu aşırı kalabalık içine dalıyoruz..
Gençlerin muhiti buraları. Neyse ki bizim gençler buralara gelelim istemediler diyerek şükrediyoruz. Bir saat yetip de arttıyor bize :)
Şans eseri Metehan'a bir sene öncesinden söz verdiğim yılanlı yüzüğü buluyorum, yüzüğü daha da anlamlı oluyor :) (Sonra çekip fotoğrafını koyarım )
Yan tarafta bir tapınak görünce kalabalığı ardımızda bırakıp sessizce uzaklaşıyoruz :)
Ana caddeye geçer geçmez de kendimizi bizim mahalleye götürecek olan trene atıyoruz.
Sanırım Tokyo'nun en sakin mahallesinde otel bulmuşuz. Aferim bana :D
Bitmediiii, devam edecek :) Akşama uçağa binecek olmak Handan'ı gezmekten alıkoyar mı, hayııır :D
Tapınağa giriş kapısından değil arka taraflardan gitmeye karar verince şehrin gökdelen olmayan bir mahallesiyle de karşılaşmış oluyoruz. Hayranlık duyduğum bir mimari değil, hepsi iç içe yapılmış, birbirlerine benzemiyorlar ve sanırım deprem bölgesi olmasından dolayı her yerden sarkan kablolarla bana çocukluğumu anımsatıyorlar biraz :)
Bu kapıdan girmekle çok iyi yapmışız aşağının kalabalığı yok, ormanda keyifli bir gezinti moduna geçiyoruz hemen..
Dışarda yemek yenilen bir yer bulmanın şaşkınlığı içindeyiz, keşke yanımızda bir şeyler olsaydı da piknik yapsaydık :)
Sonunda tapınağa geliyoruz. Bir şinto tapınağı burası. Meiji zamanında budizm ve şintoizm birbirinden ayrılıp şintoizm devletin dini kabul edilmiş.
Ve pazar sabahı gittiğimiz için çok şanslıyız, bir düğüne de rastlıyoruz.
Oradan çıkışta botanik bahçesine gidiyoruz. Sanırım para verdiğim için en çok üzüldüğüm yer burası oldu. Çiçeklerin mevsimi geçmişti ve nilüferli bir göl dışında pek bir şey göremedik. Neyse bol bol nilüfer fotoğrafı çektim üzüntümden :D
Tapınağın giriş yolunda (Biz çıkıyoruz o arada :) sake ve şarap fıçıları var. Sakeler rengârenk pek neşeli görünüyorlardı :)
Yan taraftaki Yoyogi Park'a gitmeye halimiz kalmadığından Tokyo'ya gittik gideli göremediğimiz kalabalığa karışmak üzere Takeshita Caddesi'ne geçiyoruz.
Aşırı sıcakta bu aşırı kalabalık içine dalıyoruz..
Gençlerin muhiti buraları. Neyse ki bizim gençler buralara gelelim istemediler diyerek şükrediyoruz. Bir saat yetip de arttıyor bize :)
Şans eseri Metehan'a bir sene öncesinden söz verdiğim yılanlı yüzüğü buluyorum, yüzüğü daha da anlamlı oluyor :) (Sonra çekip fotoğrafını koyarım )
Yan tarafta bir tapınak görünce kalabalığı ardımızda bırakıp sessizce uzaklaşıyoruz :)
Ana caddeye geçer geçmez de kendimizi bizim mahalleye götürecek olan trene atıyoruz.
Sanırım Tokyo'nun en sakin mahallesinde otel bulmuşuz. Aferim bana :D
Bitmediiii, devam edecek :) Akşama uçağa binecek olmak Handan'ı gezmekten alıkoyar mı, hayııır :D
10 Yorum
Bu günlerde böyle yerlere önceden gittiğimizi düşünmek bile insanı mutlu ederken fotoğraflarınıza da bakınca iyice umutlandım... Ne dersiniz pandemi bitince herkes gezmelere gidecek mi ya da bizler yavaş yavaş gezmeye başlayacak mıyız? :)
YanıtlaSilYavaş yavaş ne kelime, anında başlayacağız sere serpe gezmelere :D
Silayy oralara da mı gittiniz!
YanıtlaSilMetehan çok istemişti Buket, Japonca öğrenirsen götürürüm demiştim :) Bir sene kursa devam etti :) Seneye de erasmusla gidecek bir sene, ben de ziyaret etme hayalleri kuruyorum :D
SilYemyeşil çimenlerin olduğu ağaçlı fotoğrafı İngiltere kırsalı sandım :) Ağaçlı yolun ve kimono pazarının olduğu fotoğraflar favorim 👍
YanıtlaSilTokyo'nun bu kadar yeşil olacağını ben de hayal etmemiştim :)
SilAh özledik artık gezmeleri 🙄
YanıtlaSilHem de nasıl özledik.
Sil"Dün vitrindekilere bakarken çok gezesim geldi çok." yazmışsın ya. Ben ne anladım biliyor musun? Alışverişe gitmişsin, mağazaların vitrinlerine bakarken gezmek aklına gelmiş. Diğer yazını okuyunca dank ettik evdeki vitrinden bahsettiğin :-)
YanıtlaSilHahaha, öyle vitrin görmeyeli de üç ay geçmiş Şule :)
Sil