Kitap Salı

Ocak 14, 2020



Bu haftaki ilk kitap yıllar önce okuduğum bir tane. Japon yazar ararken elime geçti, nobel falan görünce, ben bu kitaptan belki de yaşım gereği bir şey anlamamışımdır okurken,  bir daha okuyayım dedim.

Iıh. Yine bişi anlamadım. Sıkıcı ve abuk bir kitap . Tek iyi yanı kısa olmasıydı :)


"Aslında uzak geçmişten söz edilir ama insandaki anılarla silik anımsamalar yalnızca eski ya da yeni olduklarına bakılarak yakın yahut uzak diye nitelenemez herhalde"


Jeanette Winterson 'un daha öncr Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın kitabını okumuş ve çok sevmiştim.

Ama tabi bu kitabı alırken farkında bile değildim aynı yazar olduğundan, ah ah,  benim şu dağınık aklım.

Daha önsözü kısmından keyif almaya başladım. Diğer kitaptan sonra pek iyi geldi sanki.

Yine de sanırım Normal Olmak Varken daha hoşuma gitmişti. O otobiyografik bir romandı, bu fantastik bir roman. Alt metinleri anlamakta güçlük çeken yapım nedeniyle benim için havada kaldı. Ama içinden çok güzel cümleler topladım  . Özelikle zamanla ilgili sayfalara bayıldım. Bazı romanlar böyle oluyor, bir bütün olarak çok sevmedem de cümlelerini seviyorum.


" Her bir saatin başka bir saat uzunluğunda olmadığını biliyoruz. Günlerimizin ölçüsü bir örnek,  ama yaşadığımız gerçek zaman bu değil."

" Sanatın yaptığı garip şeyse, zamanı hem sıkıştırması hem de genişletmesi. Örneğin bir roman okuduğunuzda, birkaç saatlik okuma süresi içinde büyük olaylar, çok uzun zamanlar geçip gider. Şiir belki bir anlıktır ama yaşamın tümünü içerebilir. Ciddi bir klasik müzik parçası dinlediğimizde zamanın hiç farkında olmayız. Sanatın bize sunduğu iyileştirme etkeni yalnızca ne dediği,  ya da ne yaptığı ile sınırlıdeğildir- neye izin verdiği önemlidir. Gündelik zaman bir süreliğine önemsizleşir. " Zamanın geçtiğini fark etmedim " dediğimizde özgürlüğümüzü hissederiz."

"Okumak bize okumamaktan daha çok zaman kazandırır."

"Bir yerin haritada olmaması ne fark eder, ben orayı tarif edebildiğim sürece."

" Ben bir gemiyle yola çıktım,  ama kimileri hiç yerlerinden kıpırdamadan da aynı kovalamacayı yaşıyorlar. Birinin gözleri donuklaştı mı onu yitirmişsinizdir. Gövdesi sanki ışık hızıyla dünyanın öte yanına uçmuşçasına uzaklaşmıştır sizden "

" Bir zamanlar hepimiz göçebeydik, gözle görülmeyen ama bilenin bildiği izleri sürerek dağlar, çöller, denizler aştık. Ama bir yere yerleşip de ağaçlar gibi kök saldığımızdan bu yana, tohumlarımızı saçacak olan rüzgârı kullanmaz olduk ve yalnızca hastalık ile mutsuzluk bulduk."

"Zamanın, sürekli bir şimdinin,  içinde olmakla bir haritaya bakmak,  tepelerin yükselip alçalmalarını görmeden yalnızca yassı biçimi görmek aynı şey"

"Budistlerin dediğine göre Tanrı'yı bulmanın 149 yolu varmış. Ben Tanrı'yı değil, kendimi arıyorum ki bu çok daha karmaşık. Tanrı hakkında pek çok şey yazılıp çizilmiş,  ama benim için bir tek satır yazılmamış. Tanrı daha iri, annem gibi, bulması daha kolay,  karanlıkta bile. Ben herhangi bir yerde olabilirim ve kendi kendimi tanımlayamadığımdan kimseden yardım isteyemem."


Son kitabım da eskiden okuduğum bir kitap.

Düşünüyorum da emrime amade devasa bir kitaplıkla ben ne şanslı bir ergenlik geçirmişim. Ne zenginlik. Her gün kitaplığın başına geçip bugün ne okusam diye seçmeye çalışırdım.

Gelelim kitaba, çirkin bir değirmenci ve onun seksapel eşi ile ilgili bir hikâye bu. Birbirine aşık çiftin evinden kasabanın ileri gelenleri hiç eksik olmuyor. Muhabbete, ikrama olduğu kadar kadının cazibesine kapılıp geliyorlar. Ama hepsi kadının kocasına sadık olduğunu biliyor,  bir kişi dışında.


" 'Kibrine bayıldım doğrusu! Ama şunu aklından çıkarma, ben de pekâla aşık olabilirim ona. Dünyada tuhaf olaylar gırla.'
'Bu da ırgalamaz beni.'
'Neden?'
' O zaman sen, artık sen olmazsın da ondan ; sena artık sen olmaktan, benim tanıdığım sen olmaktan çıktıktan sonra da istersen şeytana kaç, aldırırsam adam değilim!'
' Peki o zaman ne yapardın? '
' Ben mi?  Ne bileyim? Çünkü o zaman ben de değişmiş olurum. Şimdiki gibi olmam, o zaman aklımdan ne geçeceğini nasıl söyleyebilirim sana? '
'Sen neden değişeceksin ki? '
' Değişirdim, çünkü bir kere sana kendime güvendiğim kadar güvenmişim,  bütün hayatım bu güvene bağlı. Demek ki sana güvenmeyecek olursam ya ölürüm ya da bambaşka adam kesilirim, bambaşka bir hayat sürerim ; yeni doğmuş gibi olurum, kafam başka türlü çalışır. Nasıl davranacağımı da kestiremiyorum. Belki kahkahalarla güler, sırt çeviririm. Belki seni tanımam bile. '"

Seneler önce de kitaptan bu cümleleri defterime kaydetmiştim :)

Bu haftaki salımızda toplanan kitaplar bu kadar. Bakalım gelecek hafta neler gelecek :)



Benzer yazılarım

10 Yorum yap

  1. Eski kitapları çok seviyorum:)
    Alıntılar şahane okuyan gözlerine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok seviyorum Bahar :) Teşekkürler :)

      Sil
  2. Çok güzeldiii ♥
    Özellikle Vişnenin Cinsiyeti ve Normal Olmak Varken' i not ediyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de o yazarın diğer kitaplarını alacağım Nihan.

      Sil
  3. Defterine not ettiğin kısma bayıldım özellikle Handan Abla :)

    YanıtlaSil
  4. Değirmencinin Karısı'nın kapağı çok ilgi çekiciymiş :-)

    YanıtlaSil
  5. Değirmencinin karısını okudum sanki. Unutuyorum ben 🤣🤣🤣

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çıtır çerez, keyifli bir kitaptı Derya, pek akılda kalmaması da doğal :)

      Sil