Kitap Salı 2024/4

Temmuz 09, 2024

İki buçuk ay sonra üç beş litapla huzurlarınızdayım :)



Aylardır bitirmediğim kitaplarım.

Hormon'u zaten itekleyerek bitireceğim kesin. Tatlı Betüş bölüm bölüm gidiyor. Daha fazla okuduğumda şişiyorum. Kitaptan şişmiyorum da kitabın anlattıklarından şişiyorum. Beklenmeyen Misafir'i dışarıda okurum diye tutuyordum ama elime alsam bitecek, bitirmeli.

Aa bir de Amin Maalouf'un Uygarlıkların Batışı var. O da çok yavaş ilerliyor. Arap dünyasının tarihini anlatıyor. Ders kitabı okur gibi kendimi zorluyorum. Niye zorluyorsam. Amin Maalouf'un anlatımı çok akıcı ve güzel de konu zor :)


Tatil kitaplarım Agatha Christie'lerdi. İlkini bitirdim. Ama şu an konusunu asla hatırlamıyorum desem. Kitabı da nereye koydum acaba ?

Haa, tamam tamam. Evinin salonunda bir kaç saat önce tartıştığı adamın cesedini bulan kadın , eşi eve dönmeden cesetten kurtulup onun çok önemli gizli misafirlerinin olayı anlamadan işlerini sürdürmesi için uğraşıyor ama işler karman çorman oluyor :)



Budapeşte 'ye giderken aldığım Abigail 'i de dün gece bitirmeyi başardım.


İza'nın Şarkısı ile tanışmıştım Magda Szabo ile.  Her kadının, annesine bakan çocuğun okuması gerekiyor diye düşünmüştüm. Sonra Kapı'yı okudum. Yine hüzünlü ve harika bir öyküydü. Katalın Sokağı'nı diper ikisine göre daha zor okumuştum ama ilmek ilmek işleniyordu yine. Savaş zamanı ve bunun etkilerini yüreğimde hissetmiştim. Bu kitap da savaş zamanı kitabı. Kahramanı 14 yaşındaki Gina'nın babası Budapeşte 'seki evinden çok uzaktaki bir kasabadaki yatılı, katı kuralları olan bir okula götürürken aklından geçenlerle başlıyor . Babasından ayrılması, okulda yaşadıkları, küçük büyük maceralar, öğretmenleri, savaş. Yatılı okulda geçen gençlik kitaplarından eksiği yok fazlası var.
 

*Bir şey için mücadele etmenin ne büyük bir deneyim olduğunu fark etmişti Gina. Ve de dağa tırmanan bir ekip gibi sınıfı birbirine bağlayan görünmez ipin güvenliğinde yaşamanın, mutluluk ve hüznü birlikte hissetmenin, birlikte heyecanlanmanın, umutlanmanın, beklemenin ve başı dertte olana , muhtaç olana yardım etmenin ne büyük güç olduğunu .

*Beden tembelse ruh boşu boşuna canlıdır.

*"Sen kaybetmeyi bilmiyorsun "denişti Marcelle bir kez oynarken. " Oysa surat asarak kazananın keyfini kaçırmamak da terbiyenin bir parçası. Kaybetmeyi de öğren lütfen. "


Bugün de bu kitabı bitireceğim artık. Seneca ile ilgili karmaşık düşüncelerim var. Bir taraftan harika cümleler, hayran olduğum çıkarımlar. Diğer taraftan ne dediğini anladıysam arap oliim halleri. (Ay amma ırkçı deyimimiz varmış hee :D ) Zaten felsefeye bayılıyorum ama çok felsefe beni bozuyor. Şimdi bu amca bizim doğumdan ölüme kadar kendimizi düşünmeye adamamızı istiyor sanırım ama yavrum hani hayatta da kalmamız lâzım sanki. O kısım bende koptu. Zaten ne kadar okumaya çalışsam da bu felsefe akımları bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyor :D

Özellikle Mutlu Yaşam Üzerine kitabını okurken 3 yılında doğmuş yani bundan 2021 yıl önce dünyaya gelmiş Senaca'nın da bizlerle aynı dertlerden muzdarip olduğunu, linçlendiğini, insanlara bir şeyleri açıklamak için uğraşıp dueduğunu görüp insanlar hep aynı diye düşündüm. 

Hiçbir insan kendi başına hata yapmaz, her insan aynı zamanda başkasının hatasının nedeni ve kaynağı olur. Zira sadece örneklere ayak uydurmak zarar verir, içimizden biri düşünmekten ziyade inanmayı tercih ettiğinde artık yaşamla ilgili düşünemez hale gelir; her daim bir hataya inanılır, o hata dönüp durur ve elden ele geçerek yıkımımıza neden olur. Başkalarının örnekleri yüzünden ölürüz; sağlıklı olacağız, yeter ki kendimizi kalabalıktan kurtaralım.

∆ İnsanda bilgi olmadan güven, sarsılmazlık olmadan da bilgi olmaz.

∆ Zira iyi şeyler yerine kötü şeyleri tercih eden biri için başarıya ulaşmak tehlikelidir.

∆ Erdem sana bu sefer üzerinden ne vadediyor? Tanrı'ya eş, yüce şeyler vadediyor. Hiçbir şeye zorlanmayacaksın, hiçbir şeyden yoksun kalmayacaksın; özgür, güvenli ve yaralanmamış olacaksın. Hiçbir şeyi boş yere denemeyeceksin, hiçbir şeyden alıkonulmayacaksın, her şey arzuladığın gibi olacak, aksi hiçbir şey olmayacak, Ne fikrine ne de isteğine aykırı bir şey olacak.

∆ İnsanın tüm arzularına kavuştuktan sonra yoksun olabileceği ne var? Her şeyi kendinde toplanmış insanın dışarıdan almaya ihtiyaç duyabileceği ne var ?

∆ Tepeden tırnağa zehiri bulanmış kindarlığınız beni en iyiden caydıramayacak ve başkalarına saçtığınız ve hatta kendinizi öldürürken kullandığınız bu zehir bile beni, yaşamadığım ama yaşamam gerektiğini bildiğim o yaşam tarzını övmekten, erdeme tapmaktan ve uzun bir süre sürünsem de onun izinde gitmekten bir an olsun alıkoyamayacak.

∆ Zenginliğin bende nasıl farklı bir yeri olduğunu mu öğrenmek istiyorsun? Zenginlik gittiğinde benden kendisi dışında bir şey götürmez, oysa o senden ayrıldığında sen sersemleyeceksin ve onun tarafından terk edilmiş görüneceksin, zenginliğin bende bir yeri var ama sende en yüksek yerde bulunuyor, sonuç olarak zenginlik bana ait ama sen zenginliğe aitsin.

∆ Her bir köşede, Her zamanki gibi bana sataşın, bana hakaret ettiğinizi değil, zavallı bebekler gibi ağladığınızı düşüneceğim.

∆ Kasıtlı bir zamanımız yok, sadece çoğunu boşa harcıyoruz..

∆ Yaşadığımız, yaşamın kısa bir bölümüdür.

∆ Geçmişini, ne zaman kesin bir plan yaptığını, ne kadar az günün tasarladığın gibi geçtiğini, ne zaman yüzünün doğal haline büründüğünü, ne zaman zihninin huzursuz olmadığını, böylesine uzun bir ömürde ne başardığını, sen kendin ne kaybettiğini anlamazken, birçoklarının seni yaşamından ne kadar çok çaldığını, yersiz kederin, aptalca mutluluğun, açgözlü şehvetin, dalkavukça ilişkinin yaşamından ne kadar çok çaldığını, sende sana ait ne kadar az şey kaldığını yeniden düşün, göreceksin ki vaktinden önce ölüyorsun.

∆ Tüm planları ellinci ve altmışıncı yaşlara kadar ertelemek ve az kişinin ulaştığı bir noktada yaşama bağlanmayı isteyerek ölümlülüğü unutmak ne büyük aptallık!

∆ Herkül aşkına, sizin ömrünüz bin yılı da aşsa, çok dar bir alana sıkışacak, kusurlarınız tüm ömrünüzü yutacaktır.

∆ Birisinin uzun saçlarını ve kırışıklıklarına bakıp uzun yaşadığını düşünmenin alemi yok, o uzun yaşamadı, sadece uzun süre var oldu. Güçlü bir fırtınanın limandan koparıp oradan oraya sürüklediği veya farklı yönlerden esen çılgın rüzgârların etkisiyle aynı yerde dönüp duran bir adamın, uzun bir deniz yolculuğu yaptığını düşünmenin ne anlamı var? Uzun bir deniz yolculuğu yapmadı, sadece uzun süre fırlatıldı durdu.


Sanırım başka kitap bitirmedim. Cidden kitap okuyabilme hızım sürünüyor ama kendimi itekleyerek elimden geleni yapmaya çalışıyorum :) 


Benzer yazılarım

5 Yorum

  1. Yaşadığımız, yaşamın kısa bir bölümüdür.
    Bu sözü sevdim...

    YanıtlaSil
  2. iteklemeye devam ben de okuyamadım hadi dinleyeyim diyorum ittirgeçli okungaç :)
    'ir şey için mücadele etmenin ne büyük bir deneyim benim alıntım budur bugün

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha, o da güzel, böyle böyle okuyacağız işte.

      Evet o satırları ben de çok sevdim.

      Sil
  3. szabo ve agota kristof müthişli yazarlar :)

    YanıtlaSil