Eylül Meydan Okuma 3

Eylül 03, 2023

 3- En beğendiğiniz mimari eser? Neden? 


En beğendiğim diye bir şey aklıma gelmiyor şu an. Eski mimari eserlere hayranım. Ama gelin sizi içi en merak edilene götüreyim yine :) Malum, geçen sene içini göreceğiz diye saatlerce kuyrukta beklemiştik :) (Bilmeyenler için açıklama : Okul kapılarını sadece yılbaşı kermesi yaptıkları gün açıyor, onun dışında içi görülmüyor )

İşte huzurlarınızda Özel Fener Rum Lisesi :)

İnternet sitelerinde yazana bakalım.

"Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi, 1454 yılında İstanbul’un Fener semtinde kurulmuş, tarihin en eski ve en görkemli okullarındandır. Okul, tarih içinde «Patrikhane Akademisi», «Kırmızı Okul» veya «Birinci Akademi», «Mekteb-i Kebir» isimleriyle de anılmıştır. 500 seneyi aşkın süre eğitim veren okul, İstanbul’un fethinden önce farklı isimlerle faaliyetini sürdürmüş, bugünkü adını, bulunduğu Fener semtinden esinlenerek almıştır."

Hımm, e okul 1454 de kurulduysa İstanbul'un fethinden önce nasıl faaliyetini sürdürüyormuş? Bir an fethin tarihini mi yanlış hatırlıyorum diye kendimden şüphe ettim.

Fatih Kaymakamlığı sitesine bakalım bir de:

İstanbul´un fethinden sonra Bizans´ın yönetici sınıfı ve tüccarları kenti terk ederek Ege adaları, İtalya ve Fransa´ya sığınmıştır. Fatih Sultan Mehmet, 1454´te, tüm İstanbullu Ortodoksları kente geri çağırdı. Bu çağrısını bir fermanla resmileştiren Fatih, Ortodokslar´ın kendi dillerinde eğitim yapabileceklerini, patrikhanelerini yeniden ihya edebilecekleri ve tüm ibadetlerinin eskiden olduğu gibi serbestçe yerine getibileceklerini bildirdi. Bunun üzerine İstanbul´dan ayrılmış olan eski Bizanslılar gruplar halinde kente geri döndü.

        Patrikhane, o dönemde Fatih Camii´nin bulunduğu, Oniki Havariler Manastırı´na yerleştirildi. Daha sonra Fethiye Kilisesi´ne nakledilen Patriklik makamı son olarak Fener´deki bugünkü yerine taşındı. Patrik Gennadios ile Fatih Sultan arasında yapılan anlaşma gereği 1454´te Fener sınırları içinde bir okul kuruldu. Yüzyıllar içinde adı, "Patrikhane Akademisi" ya da "Rum Mekteb-i Kebiri" olarak anılan bu eğitim kurumuna Osmanlı geniş olanaklar sağladı.

        Osmanlı İmparatorluğu´nun en yüksek mevkilerinde görev almış bulunan pek çok Fenerli Rum, baştercuman, Eflak ve Boğdan beyleri, patrik ve yüksek din görevlileri, bu okuldan yetişti. Osmanlı döneminde okulun müdürleri din görevlileri arasından seçilirdi.

        Okutulan dersler teolojik ağırlıklı, antik ve çağdaş felsefe, klasik filoloji ve edebiyattı. Okulun hocaları arasında da çok ünlü yazar ve araştırmacılar bulunuyordu. Bunlardan, baba ve oğul Zigomolar (1556-1580), Teofilos Koridaleus (1621-1639), Aleksandros Mavrokordatos (1663-1671), Avgenios Vulgaris (1760-1761) ve Konstantin Kumas, dünyaca ünlü isimlerdir.

        Okul 1861´den sonra klasik eğitim veren bir liseye dönüştü. Günümüze kadar ulaşan görkemli bina 1881´de mimar Dimadis tarafından inşa edildi. 1903´te okulun bünyesine, ilkokul öğretmeni yetiştirmeye yönelik, klasik filoloji ve pedogoji eğitimi veren bölüm eklendi.

        Haliç´in iki yakasında bulunan en görkemli yapılardan bir olan okul cumhuriyetten sonra Fener Rum Erkek Lisesi adını aldı. Okulun, hemen bitişiğinde, Tevkii Cafer Mektebi Sokak´ta bulanan bir binada ise kız öğrencilere eğitim veriliyordu. Okulların karma olmasından sonra kız öğrenciler de Fener Rum Erkek Lisesi binasına taşındi.

        Okulun bugünkü binası, Ondokuzuncu yüzyılın en önemli mimarlarından biri olan ve Fener Rum Erkek Lisesi mezunları arasında bulunan mimar Dimadis tarafından inşa edilmiş. Haliç´in her iki yakasındaki yapılar içinde Süleymaniye´den sonraki en büyük binası olan eserin yapı malzemelerinden çoğu Marsilya´dan getirilmiş. Avrupa´nın çeşitli ülkelerinde özellikle İtalya ve İspanya´da da şatolar yapan Dimadis, eseri beş sene içinde bitirmiş. Fener sırtlarındaki yüksek tepe üstüne inşa edilen eser, geniş ve yüksek cephesi, kırmızı ateş tuğlaları ve ortasındaki kubbeli kalın bir kulesiyle dikkatleri çekiyor. Büyüklüğünden dolayı sıkça, yapı olarak çok daha küçük olan, Fener Rum Patrikhanesi zannedilir.
























Benzer yazılarım

8 Yorum yap

  1. Eskiden ev gibi ev yapılırmış. Şimdi koca mimari esere de ev demiş gibi olmadım umarım 😃
    Heybetini görünce direk aklıma sağlamlık ve deprem geldi. Ondan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha, gerçekten de sağlam gözüküyor :)

      Sil
  2. Dıştan görmüştük balat gezisinde.Ay bir de taa yokuşun başında . içini gördüğüme sevindim, teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanına gidince değil de denizde vapurla geçerken en güzel dıştan gözüküyor, sokağı daracık olduğundan yanında görülmüyor aslında :)

      Rica ederim.

      Sil
  3. Ayy burayı ziyaret ettiğinizde yazdığınız yazdıyı anımsıyorumç Bende aynı gün gitmiş ama kalabalıktan çocukla o sırayı beklemeyi göze alamayıp Balat turu yapıp dönmüştüm. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi yapmışsın, beklenecek sıra değildi aslında :D Özellikle de çocukla. Girişle çıkışın aynı kapıdan olması aslında en çok zorluyor, düzgün bir akış yapsalar bu kadar beklenmezdi.

      Sil
  4. şu binayı keşfini nasıl gıpta ile belki biraz da özenme ile izledim anatamam gerçiii sen gezerken de söylemişimdir içimde tutmuyorum ama çok iyi yapmışsın görmekle ben de takdir ettiğim yapıları görünce aşık oluyorum bir daha

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçinin okul olması da başka güzeldi Hatice, o ahşap sıralar, kocaman kapılar, tavanları. Bazı şeyler üzerinde vakit harcayıp yorulmaya değiyor .

      Sil