Kitap Salı

Aralık 17, 2019

Bu hafta öncelikle Ziya'ya Mektuplar kitabını bitirdim.

Cahit Sıtkı'nın şiir üzerine yazdıklarını çok sevdim. Arkadaşını bir taraftan öylesine eleştiriyordu ki ama öte yandan çok sevdiği de belli oluyordu.  En sevdiğim şiirlerinden birisi ile ilgili yaptığı açıklamayı buraya yazmak istiyorum.

" Çocukluğumda dinlediğim bir masalda, bedbaht bir şehzade,  bu haline acıyan ak sakallı bir  adamla karşılaşır. (Hızır aleyhisselâm) ; şehzadeye bir saadet parolası  verir; ona der ki : 'Canın sıkıldığı zaman,  Abbas! Diye sesleniver, derhal karşına gaibden bir harem ağası çıkar,  sofranı kurar, sevgilini getirir, geçmiş günlerini yenibaştan yaşattırır!' Ve şehzade bu parola ile kendini avutur. Burada Abbas, insanoğlunun heyhat ki sık sık başvurmaya mecbur kaldığı hayal'i temsil etmektedir "



Duvar,  annemden aldığım kitaplardan yine. Dayımın kütüphanesinden bize kalmış. 1959 baskısı. Yeni baskılarında beş hikâye varmış,  benimkinde üç hikâye vardı.


" Şöyle geçiriyordum içimden,  sonra, artık  hiç bir şey olmayacak . Fakat bunun ne demek olduğunu anlamıyorum ben. Anladığım anlar oluyor... ama sonra bu ortadan siliniyor, gene acıları, gene kurşunları, gene o sarsıntıları düşünmeye başlıyorum. İnan olsun maddeciyim; deli filan değilim ben. Buna rağmen olmayan bir şey var ortada. Cesedimi görüyorum : güç değil ama bunu gözlerimle gören benim. Düşünmeğe.. artık hiç bir şeyi göremeyeceğimi, hiç bir şey işitemeyeceğimi, dünyanın başkaları için dönmekte devam edeceğini düşünmeye başlamam gerekiyordu. Pablo, insan böyle düşünmekle hiç bir şey yapamaz. "

" Tatlı güzel gözlerini andım. Bana bakınca bu gözlerden içime bir şey akardı. Fakat şimdi bunun bittiğini düşündüm : şimdi bana baktı mı bakışı kendi gözlerinde kalırdı,  varmazdı bana kadar. Ben yalnızdım."

" Şu içinde yaşadığım halde, bana kalksalar da artık rahat rahat evime dönebileceğimi söyleseler,  lekesiz hayat bağışlasalar bana, böylesi buz gibi ederdi beni : insan ölümsüz olma hayalini yitirince, ha bir kaç saat bekleyiş, ha bir kaç yıl, hepsi birdi."





Üçüncü kitabım da annemden. Acaba ne kadar sürede okurum diyordum ama öyle akıcı anlatımı var ki elime almamla ellinci sayfaya ulaşmışım. Nitekim ertesi gün de bitirdim.

Reha İsvan 'ın iradesine hayran oldum.  Kendisiyle bu kitap vasıtasıyla tanışmış oldum.  İnanılmaz bir kadınmış, nur içinde yatsın.




"İnsanım, içgüdüsel olarak yaşamak istiyorum. Savaş insanı yok eder. Bu nedenle barıştan yanayım.

Kadınım. Kadın olmanın bilincini taşıyan bir kadınım. Kadınlar nesilleri üretirler, üretmekle kalmaz, beslerler, büyütürler. Bu nedenle tüm dünyada kadınlar savaşa karşıdırlar, barıştan yanadırlar. Yetiştirdikleri kuşakların harcanmasını göze alamazlar. Yani kadın olduğum için de özellikle barıştan yanayım.

Ziraat mühendisiyim. Toprağı, suyu, insanı, bitkisi, hayvanı, böceğiyle görevim doğayı daha üretken, daha verimli, daha güzel hale getirmek, geliştirmektir. Savaşlar yok eder, yakar yıkar. Mesleğimden ötürü de savaşa karşıyım, barıştan yanayım.

Ayrıca eğitimciyim. Milli Eğitim Bakanlığı'nda uzun yıllar görev yaptım. Gerek öğretmen, gerek yönetici olarak işim genç kuşakları korumak ve geliştirmektir. Binlerce öğrenci yetiştirdim. Onları çok sevdim. Onları savaşlarda harcamayı hayal etmek bile istemem. Bunun için de savaşa karşıyım, barıştan yanayım.

Sonra anayım. Evlatlar yetiştirdim. Onların topluma yararlı olmalarını, güzellikler üretmelerini isterim. Savaşta harcanmalarını ister miyim?  Yani ana olarak da barıştan yanayım. "

"Ama yalnız içeride değil, dışarıda da insanlarımıza suçluluk kompleksi verilmeye çalışılmıyor mu?
Tek tip giysili, tek tip düşünen,  tek tip inançlı, tek tip vatandaş amaçlanmıyor mu?"

Şu an yeni bir kitaba başladım. Annemden aldığım kitapları okuyup ona geri verme çabalarıma son sürat devam ediyorum.


Gayet akıcı başladı, keyifle okuyorum.



İşte bu haftanın kitapları bunlar. Fena bir hafta olmamış :)

En sona harika şiiri eklemezsek olmaz bence. İlk gençliğini Beşiktaş'ta geçirmiş benim için başka bir sıcak geliyor bu dizeler.


Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi baştan.

Cahit Sıtkı Tarancı

Benzer yazılarım

6 Yorum yap

  1. maşallah eski baskılar. saklıyon demekki yaa bütün kitapları. zeynep oral duydum ondan bişey okudumdu iyi biri. duvar okudum unuttum yeni baskı tabee. sartre iyi yaa. cahit sıtkı amca da :) ziyaya peki not aldıım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annemin kütüphanesinde saklı hepsi Deep. Babamın ve dayımın kitapları çoğu.

      Zeynep Oral çok güzel yazıyor, başka kitaplarını da okumayı düşünüyorum.

      Ziya'ya Mektuplar tam bir şiir değerlendirme kitabı. Zamanın şairleri hakkında da bilgi ediniyoruz :)

      Sil
  2. Bence çok verimli bir hafta olmuş. Şahanesin vallahi ♥

    YanıtlaSil
  3. Halide Edib'i çok severim. Uzun zamandır okumuyorum. Bir alışverişte denk getireyim de birkaç kitabını alayım.

    Annenin ültimatomu işe yaramış :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaradı valla, bendeki bütün kitaplarını bitirmeye çalışıyorum şu an :)

      Sil