Kitap Salı

Nisan 09, 2019

Bababa, onca filmin arasında yine de yazıyorum yazımı, madalya taksınlar bana ha.

Bir aydır elimde dolaşan kitabım sonunda bitti. Yazarla ilk tanışmamdı, sevdim kendisini. Zaten kitabı da kendi hayatından bahsettiği için kısa sürede kaynaştık.


Kitabı kesin bloglardan birisinde gördüm ama bilmiyorum kimde gördüğümü.

İsmi beni cezbetti öncelikle. İyi ki de cezbetmiş.

Sadece son kısımlarında biraz sıkıldım. Ama yazarın diğer kitaplarını da okumak istiyorum.


"İşin aslı insana ikiden fazla şans verilir- çok daha fazlası. Bulmanın/ yitirmenin, unutmanın / hatırlamanın,  terk etmenin / dönmenin asla durmadığını artık, elli yıldan sonra biliyorum.  Yaşamın tamamı başka bir şansla ilintili ve biz yaşadığımız sürece, o son güne kadar,  hep bir şansımız daha olacak. "

"Yazdığımızda,  öykünün kendisi kadar  sessizliği de sunarız. Sözcükler, dile getirilebilecek olan suskunluğun bir parçasıdır."

"Birşey kaybetmişti. Büyük bir şey. Yaşamı kaybetmişti / kaybediyordu.

Çoktan kaybetmiş ve hâlâ kaybediyor oluşumuz konusunda benzeşiyorduk"

" Mutluluğu aramak,  bunu yaptım, hâlâ da yapıyorum, hiç de mutlu olmakla aynı şey değil - o bence geçip giden ,ömürsüz, koşullara bağlı, azıcık da sıkıcı bir şey."

" Varoluş biçimimizin şu anki donuk kayıtsızlığı , salt sıkıcı işler, sıkıcı televizyonlar yüzünden değil, sokaklardaki canlı yaşamın yitimi yüzünden  dedikodular, rastlaşmalar, parası olsun olmasın herkese yer açan , o nabız gibi atan karmaşık, gürültülü curcunanın kaybolmasından. "

" Ona göre mutlu olmak, kötü / hatalı / günahkâr olmak demekti. Ya da düpedüz salak olmak. Oysa mutsuz olmak bir erdeme sahip olmak gibiydi."

"Hayatla yaşamak çok zordur. Çoğunlukla hayatı boğmak için elimizden geleni yaparız - eglileştirilmek ya da zıvanadan çıkmak. Uyuşturulmak ya da öfkeyle karşı çıkmak. Aşırılıklar da aynı etkiyi yapar , bizi yaşamın yoğunluğundan, şiddetinden yalıtırlar.

Ve aşırılık - ister uyuşuklukta ister gazapta olsun - hissetmeyi başarıyla önler."


İkinci kitabımız da Merdivenler Kenti. Son zamanlarda okuduğum en güzel fantastik kitaplardan.

Macera, gizem ve hayat felsefesi. Hepsi var içinde .

Sanırım serinin başka kitapları da var. Ama bu kitapta macera başladı ve bitti neyse ki yarım kalmadı. Devamını da okuyacağım tabi.


"İnsanlar tuhaf Shara Komayd.  Cezaya değer veriyorlar çünkü bu, davranışlarının önemli olduğunu düşünmelerini sağlıyor, kendilerinin önemli olduklarını. Sonuçta önemsiz bir şey yüzünden cezalandırılmazsın. Sanıyorlar ki dünyanın var olma amacı onları utandırmak, aşağılamak ,  cezalandırmak,  baştan çıkarmak. Her şey onlar hakkında,  hep onlar hakkında!"

"Zamanın pervasız davrananların hepsine cevap vermek gibi bir özelliği vardır. Bunlar İlah da olsa."

" Eğer Olvos var olmuş olsaydı, o zaman bize vermiş olduğu en büyük hediye birşeyler yapmak için kendisine ihtiyacımız olmadığı bilgisi olurdu. İyiliğin herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda, herhangi bir kişiye , herhangi bir kişi tarafından yapılabileceği bilgisini."

"İlahlar bir sürü cehennem yaratmış olabilir dedi, ama bence hepsi insanların yarattıkları yanında sönük kalıyor. "


Doğrusu bu hafta üçüncü kitabı yazacağımı düşünmüyordum ama dün akşam elime aldığım kitabı bırakamayınca o da bitmiş oldu.

Hüzünlü öyküsü yüzünden elim pek gitmiyordu bu kitaba. Haksızlıkla elinden evi alınan yaşlı bir kadın içimi acıtıyordu. Ama baştan sona hüzünle ve hayranlıkla okudum.


"O gün rıhtımda siste kaybolduğu duygusuna kapıldığında, içine derin bir yalnızlık ve ölüm korkusu çökmüştü. İnsanoğlunun dünya yüzündeki geçiciliğini ilk kez fark ettiği andı bu. Daha sonra sık sık düşüneceği bir şey. Biraz erken ya da biraz geç ölmenin bir anlamı olmadığına göre,  yaşamanın amacı neydi?  Zaten yok alacak kumdan şatolar yapmak neye yarıyordu? Büyük bir mücadele içinde olan insanlar böyle şeyler düşünmüyor, kendilerini hayattaki başarılatına adıyorlardı. Ama insanın temel duygusu buydu. Yeryüzü korkusu,  yaşam ürkekliği,  geçici olmanın yarattığı yürek burkulması. Yani boşluk, büyük bir boşluk."

" İnsanlar yaşlanıyordu, bunun ayrıcalığı yoktu ama yaşlanan insanların bir kısmı olgunlaşmış olarak, bir kısmı ise olgunlaşmadan ölüyordu. Bunun püf noktası ise bir insanın "Nasıl görünüyorum"  sorusundan "Nasıl görüyorum" aşamasına geçmesiydi. "

" Hapishane koğuşu ona özgürlük getirmişti. Artık hayata dair hiçbir talebi kalmadığı için hiç kimseden bir şey istemek zorunda değildi. Bu yüzden de özgür ve dik başlıydı. Uşaklık kaderinden onu yalı değil hapishane kurtarmıştı.

İnsanoğlunun kendi ihtiraslarının bir hapishane hücresinden daha korkunç bir esaret olduğunu anlamıştı."

Evet, bu hafta salımıza düşenler bunlar. Bakalım önümüzdeki hafta film peşinde koşarken okuyabilecek miyim birşeyler :)

Benzer yazılarım

26 Yorum yap

  1. Yanıtlar
    1. Ne zamandır bitirememiştim ilk kitabı, bu salı bereketli oldu Bahar :)

      Sil
  2. sanırım şu merdivenler kentini okuyacağım yazdım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Macera, fantastik bir dünya ve felsefesi ile en sevdiğim kitaplar arasına girdi Hatice :)

      Sil
  3. Leyla'nın Evi çok iyi bir kitap.Keyifli okumalar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyleydi gerçekten de Mehtap. Türkiye'den insan manzaraları öyle güzel anlatılmış ki .

      Sil
  4. Winterson'un bu kitabı ve bir başkasına bende baktım ama bir türlü cesaret edemedim, sanki kişisel gelişim gibi geldi (o türü hiç okuyamadığım için). Merdivenler Kenti'ni bende beğenmiştim. Elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişisel gelişim kitabı değil Gül, kendi hayatını anlatmış. Kitabın adı da annesinin kendisine söylediği bir söz :)

      Merdivenler Kenti gerçekten de çok güzeldi :)

      Sil
  5. Yanıtlar
    1. Hele okuduğun kitabı da çok sevmişsen , yok Sevda :)

      Sil
  6. Oh oh dopdolu bir salı... Keyifli okumalara devam
    ')

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahar gelince kış performansı kalmıyor ama elimden geldiğince devam ediyorum Ebemkuşağı :)

      Sil
  7. Mutsuz olmak bir erdem gibi görülüyor gerçekten de. İlk kitabı merak ettim, not aldım. Gerçekten ismi de çok ilgi çekici.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet öyle görülüyor ne yazık ki Kadriye.

      İlk kitabın ismi gerçekten de insanın dikkatini çekiyor, değil mi :)

      Sil
  8. ilk kitabı çok merak ettim...leyla nın evini yıllar önce okurken elimden bırakamamıştım....teşekkürler...sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de elimden bırakamadan bitirdim Leyla'nın Evi'ni B :)

      Sil
  9. Leylanin evi ni hazır okumuşken ve istanbulda son bir iki oyun varken bence oyunu da izle

    YanıtlaSil
  10. Great books and content. Keep on posting and thank you for this.

    YanıtlaSil
  11. bu yazardan bişiler okudum ivit, bu kitabı bilmiyoduum, oleeey saoool ben pek sevdim şimdideeen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha, bulmaca gibi yazmışsın Deep, hangi yazardan bahsettiğini anlayamadım :D

      Sil
    2. ayy haklısıın, ilk yazardan söz ettim yanii, diyerleri ilgimi çekmediydi :)

      Sil
  12. Leyla'nın Evi yazarla tanıştığım ve çok sevdiğim kitabı. Okuyalı uzun zaman olmasına rağmen detayları hâlâ aklımdadır. Bir gün tiyatrosuna gitmeyi de çok istiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de istiyorum Şule, gördüm aslında bu ay oynuyordu ama hiç zamanım yoktu. Umarım bitmeden yetişirim gelecek aylarda.

      Sil