Amma da kitap biriktirmişim yine :)

Başka Zaman Kütüphaneleri (Zoran Zivkovic ),  içinde kütüphane geçen her kitabı merak ettiğim için uzun zamandır listemde olan bir kitaptı. Fuardan alır almaz okudum.

Içinde birbirinden fantastik altı öykü var. (Bakınız kitabın arka kapağı)

"Mesele çok basit. Okumayı herkes için mecbur tuttuk. Bu şekilde biz de iyi bir şeye hizmet etmiş olduk. Her şeyden önce , mahkûmlarımız kendilerini cehenneme getiren eksikliklerini burada giderebileceklerdi. Eğer çok okurlarsa kötülük yapmak için hem daha az güdüleri olacak hem de kötülük yapmaya pek zaman bulamayacaklardı. Okuma eylemi onlar için tam bir sağaltım anlamına gelir. İşte bu yüzden de biz buna bir terapi diyoruz , cezalandırma değil, biraz geç kalınsa da. "



Ayfer Tunç'un sevmediğim kitabı hiç olmadığından okumadıklarıma rastladıkça alıyorum.

Kurgularını da çok sevdiğim yazarın bu kitabının kurgusu yanlış basılmış kitap almışım moduna soksa da beni , neyse elimdeki hikâyeyi bırakmak istememem sayesinde kısa süre sonra olayı çözdüm :)

Kısacık, bir solukta biten ama yine insanın yüreğine dokunan bir kitap.


"Bu defa olağan dışı bir şey yok hayatımda. Hatta her şey fazla olağan.

Belki yine hep aynı şeyleri yazarım.
Bugün hiçbir şey olmadı.
Bugün de hiçbir şey olmadı.
Bugün de.
Sonraki sayfalara da (") işareti koyarım."

"Hayatımın bir saman çöpü ne kadar canlı ve anlamlı ise o kadar canlı ve anlamlı olduğu, bu satırları okuyanlar tarafından hemen anlaşılsın istemem. Hayatım ancak bir saman çöpü kadar canlı ve anlamlı olsa bile , dilerim, yazıya hürmeten satırların sonu gelir. Bu satırları kaleme alarak kimseye hitap ediyor değilim. Kendimi meşgul etmeye çalışıyorum sadece."

"Sadece saçlarının rengi,  şekli değil diye düşündüm Suzan'ı Suzan olmaktan çıkaran : büyük bir boşluğun boşlukla doldurulması. "

"Karım aslında evde "ben" olmasını istemiyordu   uysal bir bukalemun olayım istiyordu sadece ya da kabın şeklini alan zararsız bir sıvı, arada bir sulanan yaşlı bir saksı çiçeği, ortak hayatımızın durgun hücresi olayım "

"Sevdiğim : dün ve daima. Sevgilim : sadece bugün.
Sevdiğim : eşsiz ve tek. Sevgilim : sığ, çok.
Sevdiğim : sevdim sahiden. Sevgilim : emin değilim. "



Arkadaşının kaza sonucu ölümünden sonra kendisine bıraktığı günlüklerini okuyan bir kadının hikâyesi.

Doğrusu günlüklerdeki hikâye ilginçti ama okuyan kadının hikâyesinden bir şey anlamadım. Araya serpiştirilen endişe unsuru terör olayları falan sırıtmış bana göre. Kadının endişeleri de havada . Mektupların hatırına kitabı bitirdim. Yazar ne anlatmaya çalışmış anladıysam arap oliim :D

Okurken insan kendinden bir parça bulmuyor mu, kadın kitabı, tabii ki buluyor. Ama dediğim gibi eeee , peki den öteye varamadım. Belki de ben aklımı iyi verememişimdir.

" Ama aslında tesadüf diye birşey yoktur, yalnızca tesadüfmüş gibi görünen kararlar vardır, birbirini izleyen ve sizi belli bir yola sevk edip tersine çevrilmesi imkânsız bir hız kazanan kararlar."

"Hayatta böyle kıl payı kaçırılan kaç şey var? Her gün en az 57 bin kez bu küçük seçimleri yapıyoruz ve hayatımızın akışını değiştiriyoruz. Bir metro trenine yetişiyorsun ve bir menenjitli yolcuya sürünüyorsun , aşık olacağın biriyle göz göze geliyorsun, şu dükkândan değil de bu dükkandan piyango bileti alıp ya ikramiye kazanıp ya da raydan çıkacak treni kaçırıyorsun. Yaptığın her hareket ve yapmadığın milyonlarcası , yaşam ya da ölüm, aşk ya da iflasa çıkan dallara ayrılıyor. Kendini koyuverirsen felce uğrarsın . Ama hayatını da yaşamak zorundasın. Başka alternatif var mı ?"




Almanya'ya giderken bana bu kitap eşlik etti. Ne zamandır kollektif yazılmış ve telif gelirinin %50’si Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji ve Hematoloji Bölümü ve İstanbul’un en büyük Devlet Çocuk Kemik İliği Nakil Ünitesi ve Servisi teknik donanım ve fiziksel şartlarını iyileştirme projesine aktarılacak olan bu kitabı almayı düşünüyordum.

İçinde yazarların kimi komik, kimi hüzünlü bi arkadaşın başına gelmiş hikâyeleri var.

" Bu kalabalık, karmaşık, kaotik, kritik, kozmopolit , komik, kronik, kirli, kibar, katastrofik, kaba , kepaze, kahraman, kutsal, kalender, kahırlı, kinci, kaçık, klasik, kanunsuz, kutlu, kavgacı, kontrolsuz karşıtlıklarla dolu şehirde , kafayı sıyırmadan keyifle yaşayabilmek için farklı yetenekler geliştirmek gerekiyor."




Gazeteci Çocuk'a (Vince Vawter ) otelde başladım, dönüş yolunda bitirdim.

Yazarın kendi çocukluğunu anlattığı bir kitap. Daha doğrusu bir yaz,  arkadaşının yerine gazete dağıtıcılığı  yaptığı zaman dilimini anlatıyor. Kahramanımız kekeme ve bununla başa çıkmaya çalışıyor.

"Konuşma becerisi insanoğluna düşümcelerini gizleyebilsin diye verilmiştir. (Voltair) "

"Hayattaki en mutlu olaylardan biri , kişinin kendisi için en uygun olduğunu bildiği işi yapmasıdır. Ne yazık ki bu sık rastlanmayan bir durumdur."




Evde uzun uzun İstanbul'un İ siyle başlayan kitap ararken Metehan'ın son fuarda aldığı bu kitabı gördüm.  İskadinav Mitolojisi (Neil Gaiman)

Mitoloji , sanırım aklımda tutamadığımdan , pek okumadığım bir türdü ama bakayım dedim.

Doğrusu keyifli hikâyelerden oluşuyordu, gözümün önündeki Thor ve Loki karakterleri de zaten belli olduğundan çok eğlenerek okudum. İki günde bitti.

" Çünkü dedi Thor , eğer bir şey ters giderse aklıma ilk gelen şey Loki'nin suçlu olduğudur. Böyle yapmak bana zaman kazandırıyor."

" İşte tanrılar hazinelerine böyle kavuştu. Loki'nin suçuydu hepsi . Thor'un çekici dahi Loki'nin suçuydu . Loki'yle ilgili mesele de bu zaten. Ona en minnettar olduğunuz zamanlarda bile ondan hoşlanmazdınız, ondan en çok nefret ettiğinizde dahi ona minnettar kalırdınız."


Bir kitap daha var ama o da sonraya kalsın, bu yazı yeterince uzun oldu :)