Altıncı Gün; Varoluşumu Sorgulamaktayım

Ağustos 21, 2021

Aslında çok da sorguladığım söylenemez, koskoca kâinatta bir toz zerresiyiz hepimiz. Yaşıyoruz, öleceğiz. Öleceğini bilerek yaşamak olaya renk katıyor elbet. Ölümden sonrası belirsiz. Bilmediğimiz bir kapıdan geçeceğimiz başka bir macera. Çok derinlemesine düşününce sonsuzluk da insanı ürpertiyor. Sonluluk da. Akıl sağlığımız açısından gündelik işlerle meşgul olup içinde bulunduğumuz zaman dilimine odaklanmak gerekiyor. 

Karavanda vakit geçirmeyi belki de bunun için seviyorum. 

Sürekli yapacak bir iş var. Yemek hazırlanacak. O küçük ortamda bu bir meydan okuma gibi. Bulaşık yıkanacak bu daha da zor. Üstelik sınırlı kaynaklarının da bilincinde oluyorsun. O su bitebilir. O tuvalet boşaltılacak. Elektrik yetmeyebilir.

Bütün bunlar seni sürekli meşgul ederken kafan varoluşsal karmaşalara bakmıyor, bakamıyor. Üstelik o küçücük alanın hiç bitmeyen işlerinin bir de keyifli yanı var ki işler bitiyor. Ha?  Yani yapman gereken şeyler bitmiyor ama yaptığın şey bitip yerine yeni bir şey geliyor. Evdeki gibi temizlik yapmam gerek nereden başlasam,  yarın yapsam demiyorsun. Ya da başlayınca bir hafta devam etmiyor o temizlik. Ayağına kırıntılar yapışmaya başlayınca süpürgeyi çıkartıyorsun. Beş dakikada tamam.  Tezgâh dağılmış, on dakikada yerinde.

Kapı kapanmıyor, su ısınmıyor, dış lâmba yanmıyor. Hep bir uğraş. Sonra nihayet tamir olanlar olup, yapılabilenler yapılınca ayaklarını uzatıp içinde bulunduğun doğaya bakıyorsun. Sesleri dinliyorsun. Dalga sesi, kuş sesi, kurbağa sesi, cırcır böceği sesi, yağmur sesi. Öylece kayboluyorsun. 

Saat 10.00. Evde herkes uyuyor. Ben de dışarıdan gelen kuş seslerini dinliyorum. Karavanda değilim ama bakış açım daha bir sakinledi sanki. Bir şeyler beklemek yerine birşeyler yaşamayı öğrendim. Ah yine işler işler diye yakınmak yerine onları yapabiliyor olmaktan mutluyum. Düşünüp durmaktansa hissedip duran bir insan olmak istiyorum. Rüzgârla sallanan yaprakların hışırtısı, uzaktan geçen çocukların sohbetleri, alt kattaki tıkırtıları alıp kendime katıyorum. Midemdeki gurultular ekleniyor, gülümsüyorum. Biraz daha bekleyebilirsin mide, harika bir andayım   yaşıyorum. 

Hava serin, en sevdiğim mevsimin esintileri var . Pelteleşmiş halden sıyrılıp hafif hafif harekete geçmekteyim. Günün bu pırıl pırıl ilk saatleri beni dünün kirlerinden arındıyor. Allah biliyor ya buna çok ihtiyacım vardı. 

Bugün yediklerimden bahsetmeyeceğim. Beni yiyenlerle savaşma modundayım. 

Yarın kilomu ve bel çevremi bildirip bu seriyi bitireceğim. 

Şimdi biraz şu koltukta sessizce oturup sadece duracağım. 

Öptüm hepinizi. 



Benzer yazılarım

8 Yorum yap

  1. Buram buram huzur esti Handan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buradan oraya ulaştırabildiğime sevindim Ceren :)

      Sil
  2. "Bir şeyler beklemek yerine birşeyler yaşamayı öğrendim."

    Ah şunu bir başarabilsem...

    Huzurun daim olsun 💗

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zaman başarabilemiyoruz ama ne kadsr başarsak yanımıza kâr.

      Sil
  3. Merhabalar.
    Fazla derinlemesine düşünenlerden biri de benim. Bu kadar derin düşünmek hiç iyi değil. Siz de bu paylaşımın içinde varoluşunuzu sorgulamışınız. Nereden geldik, nereye gidiyoruz, ya da gideceğiz? Hemen hemen tüm semavi dinlere göre, öldükten sonra bir başka aleme geçip, orada uyku modunda dünyanın sonunun gelmesini bekleyeceğiz. Eğer böyle bir şey varsa, bu zaten öyle pek uzun soluklu bir bekleyiş olmayacak. Çünkü zaman mefhumu ölenler için yoktur. Öldüğümüzle tekrar diriltildiğimiz bir olacak. Ancak bir de madalyonun diğer yüzü vardır. Dinlerin dışında ölüm sonsuzlukta yok olmak, hiç olmaktır ve bu insanı çok tedirgin edici ve ürkütücü bir varsayımdır. Oysa bizler bu dünyada alamadığımız alacaklarımızı, kaybettiğimiz hak ve hukuklarımızı hep diğer aleme havale ettik. Eğer böyle bir alem ve tekrar diriliş yoksa, o zaman hesap da yok. Peki, baki aleme tevdi edilen alacaklar ne olacak? Bunun anlamı, bulabilirseniz üzerine bir bardak soğuk su içmektir. Aman Allah'ım ben böyle bir alem düşünmek istemiyorum. Hiç önemli değil, ben de cezamı çekeyim ama, baki alem olsun, tekrar dirilelim, hesabımızı görelim, nereye (cennet-cehennem) gidersek gidelim, sonsuzlukta bir hiç olmaktan iyidir.

    Böyle düşüncelerden arınmak için, sizin gibi kendimizi işe güce vereceğiz ve sadece anı düşünüp anı değerlendireceğiz.

    Güzel, keyifli ve insanı bir yerlere tevcih eden bir paylaşımdı. Kaleminize, emğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. " Eğer böyle bir alem ve tekrar diriliş yoksa, o zaman hesap da yok. Peki, baki aleme tevdi edilen alacaklar ne olacak? Bunun anlamı, bulabilirseniz üzerine bir bardak soğuk su içmektir. Aman Allah'ım ben böyle bir alem düşünmek istemiyorum."

      Ben de öyle bir alem düşünmek istemiyorum Recep Bey :)

      Teşekkür ederim.

      Sil
  4. "düşünüp durmaktansa hissedip duran bir insan olmak istiyorum.."
    bazen çok gereksiz düşüncelerle kendimi yoruyorum ben de ondan istiyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En azından istediğimiz şeyi biliyoruz, bu da bir şeydir Bahar :)

      Sil