Kitap Salı
Ekim 20, 2020Bu hafta salımızda üç kitap birikmiş. Hımm,ne güzel diyecektim ki hatırladım, iki haftalık kitap bunlar. Neyse koca yaz bir kitap okuyabildiğim düşünülürse iyi yine :)
Bu arada yazıları instagram hesabımdan alıyorum, o yüzden orayı takip edenlere ikinci baskı gelebilir ama bloğa koymazsam bloğuma haksızlık ediyormuşum gibi geliyor. Hem aralara başka şeyler de ekliyorum, orada söylemediğim dedikodular :D
Metehan'la geçen senelerde kitap fuarından alıp alıp koyduğumuz fantastik kitaplardan birisi Kuzgunun Gölgesi. Üç kitaplık seri, birincisi var bizde. İkincisi de çıkmış ama sanırım üçüncüsü çıksın öyle alırız ikisini birden. Neyse ki bu kitap olaylar bir sonuca vardığında bitiyor da devamı yok diyerek kalakalmadık.
İlk dört beş sayfada kim kiminle ne yapıyor algılamakta zorluk çektim. Kızın ilk cinsel ilişkisi ve ilk cinayeti anlatılmış bu kısımda. Sonrasında zamanda bir ileri bir geri giderek Mia'nın başından geçenleri görüyoruz. Geçmişte ailesinin başına gelenlerden sonra yaşadıkları. Günümüzde ise bunu yapanlardan intikam alabilmek için katıldığı Kızıl Kilise'de diğer adayların arasında sıyrılarak dört kılıçtan biri olmaya çalışması.
Kitabın dili küfürbaz ama eğlenceli. Sayfaların altında anlatıcının notları hem bilgilendirici hem komik. Yalnız bu alt notlara giden yıldızlar öyle dikkat çekmeyecek şekilde basılmış ki, nereye ait olduklarını bulmaya çalışmak yordu.
O kısmı geçersek akıcı ve sürükleyici macerasıyla üç günde bitirdim.
Tek hoşuma gitmeyen arada geçen oldukça ayrıntılı sevişme sahneleriydi. Biri en başında olmak üzere üç beş yerde karşıma çıktı. Ne diyeyim, pek bilgilendirici ve eğitici olmuş.
♠️Şairleriniz ne derse desin, atlar son derece nahoş seyahat araçlarıdır. Koku, zaten kırık olan burna sağlam bir sağ kroşe indirmeye benzer; binicinin hassas yerlerine maliyeti genellikle morluklardan çok içi su dolu kabarcıklarla ölçülür ve at sırtında seyahat etmek yaya seyahat etmekten pek hızlı değildir.
♠️Işık yalanlarla doludur, Çömez. Güneşler yalnızca bizi kör etmeye yarar.
♠️Hain dediğin, kaybeden taraftaki bir vatanseverdir.
♠️"Ne olduğunun bir önemi yok" dedi Cassius. "Olman önemli. Ve kendinle ilgili daha büyük bir bulmacanın cevabını arıyorsan, hak edene kadar benden duymayı bekleme."
Zeynep Oral'ın Milliyet Gazetesi'nde çalışmaya başlamasından (hatta okul zamanlarından) 2001 yılında gazeteden kovulmasına kadar geçen süreyi anlattığı kitapta o döneme dönüp bakıyoruz. Anlattığım sadece kendi hikâyem, yaşadığım bütün dengelerimi alt üst eden günün üzerimdeki etkileri yazdım dese de yakın tarihimizden bahsederken o günleri hatırlamamızı sağlıyor.
Daha önce Bu Cennet Bu Cehennem kitabını okumuş, onu da çok sevmiştim. Bu da ele alındığında su gibi akıp gitti. Yazı dilini, samimiyetini seviyorum.
Yaşam hikâyelerini seviyorsanız, yaşamın tam ortasından yazılar yazan, otuz sene sanat dergisi çıkartan, otuz üç sene yuvası olarak bildiği gazetede işten çıkartıldığını başkalarının yazısından öğrenip bütün gün teyit ettirmeye çalışarak olabilecek en seviyesiz harekete maruz kalan yazarın hikâyesini de seveceksiniz.
Kitabı okurken onunla Cağaloğlu'da İkitelli'de koşturuyormuşum, sanki birlikteymişiz, benim arkadaşımmış gibi hissetim. İnstagrama yazarken, kendi kendime dedim ki, Handan eğer bu satırlarda tanıdığın insansa Zeynep Oral, onu etiketlediğinde gelip yorum yapacak. Geldi ve yorum yaptı gerçekten de. İçim sıcacık oldu. Bu bir yazardan yorum aldığım için değil, okuduğum insanın hayalimdeki insan olmasının sıcaklığıydı.
🗞Söylemiş miydim? Ben toplantılardan nefret ederim... Toplantı yapanların işi gücü yok da, ondan bu toplantıları yapıyorlar sanırım.
🗞Önümüzdeki hafta kapak konumuz ne?
Kimi zaman bu sorunun yanıtını aramıyorduk, arayamıyorduk bile... Yaşam, önümüzdeki sayının kapağını suratımıza çarpıyor, avucumuzun içine bırakıyor, gözyaşlarımızın arasına yerleştiriyordu. Kapağımızı yaşam sunuyordu. Kendiliğinden...
🗞Türkiye'nin gündemi öyle doluydu ki! Türkiye'nin gündemi öylesine çabuk değişiyor ve aynı zamanda öylesine hiç değişmiyordu ki...
Bu harika, bu müthiş, bu korkunç, bu zavallı, bu eşsiz değerli, bu çok gülünç ve bu çok acıklı yaşantımızda esin perilerinin peşine takılmaktansa, gerçeklerin peşine takılmayı yeğledim.
🗞Bu yaşadıklarımız bize çok şey öğretti :
Bunların başında, tepki göstermenin ve direnmenin önemi geliyor. Tepki göstererek ve direnerek ne büyük bir güce sahip olduğumuzu hep birlikte gördük.
Okurların ve çalışanların da gazetenin "sahibi" olduklarını, en azından gazetelerinden sorumlu olduklarını bir kez daha anladık.
İnsan olma onurunu, meslek onurunu korumanın elimizde olduğunu bir kez daha gördük.
🗞 Hiçbir tünelin ucunda hiçbir zaman ışık göremeyeceğimiz düşüncesi, yaygın bir düşünce halini alırsa artık hayatla boğuşmaktan bıkarız, vazgeçeriz. Ve Türkiye vazgeçmiş, bıkkın insanların ülkesi oluverir. (Kemal Sayar)
Son kitabım cikletten çıktı. Güz okuma şenliğinin G, Ü, Z ile başlayan kitaplar kategorisine bir şey bulamayınca yapboz sipariş verirken fiyat sıralamasında en düşük olan kitapları listeledim. Şu üç kitabı on küsür lira vererek aldım.
Sürpriz yumurta açma heyecanına kapıldım, çok eğlenceliydi :)
Ama bu kitabı pek sevemedim. Aslında çocuk kitabıymış, ben Üsküdar'la ilgili elimde kitap olsun diye almıştım. İşin garibi çocuk kitabı olarak almaktansa benimki gibi almak daha mantıklı zira çocuk kitabına göre fazla ağırdı. Kaç yaş çocuk hedeflenmişti bilmiyorum. İçindeki güvercinli kısımlar küçük çocukların dikkatini çeker ama Üsküdar'ı anlattığı yerler ansiklopedik bilgi gibi, hiçbir çocuk o kısma odaklanamaz, ben zor odaklandım. Ayrıca muvakkithane, bedesten, arasta, külliye gibi kelimelerin anlamlarını çocukların bildiği varsayılmış.
Neyse işte, İstanbul'la ilgili Yapı Kredi Yayınları'nda Cumhuriyet Kitapları'ndan çıkan çok daha güzel ve eğlenceli çocuk kitapları var, siz onlara bakın bence.
İşte şimdilik bu kadar. Bakalım haftaya neler okumuş olacağım :)
Hepinize sürükleyici kitaplarla dolu günlerrrr :)
4 Yorum
Istanbulla ilgili İstanbul Kitapçısı sitesinde çok iyi kitaplar var, öneririm. Yazm hatalarına özür, F klavyem bozuldu, Q ya alışamadım henüz :)
YanıtlaSilAh evet, bir arkadaşım yılbaşında, İstanbul'un 100 kitabı, fotoğrafı ve lezzeti var bende, harırlattığınız iyi oldu :)
SilVay be, demek insanları kendin gibi bilmek her zaman kötü bir şey değilmiş. Helal olsun Zeynep Hanım’a.
YanıtlaSilÇok tatlı, değil mi :)
Sil