Kitap Salı
Eylül 29, 2020İki kitaptan bahsedeceğim bu hafta.
İlki Sonbahar. D&R dan yaptığım yapboz alışverişi bedava gönderilsin diye üzerini tamamlayacak kitap bakarken gördüğüm ve okuma şenliğine uyuyor diye aldığım kitap :)
İlk bölümünü okurken, hah yine ultra uçuk, havada yüzen bir kitaba bulaştım dedim ama neyse o kadar değilmiş 😊
Daniel ile Elisabeth'in öyküsü. Daniel yüz yaşında, Elisa 32. Tanıştıklarından beri geçen 20 sene ileri geri gidişlerle anlatılırken (Ara ara hangi senede, neredeydik şimdi diye dönüp yeniden okumam gerekti) bu dönemdeki siyasal ve toplumsal değişimlere de yer verilmiş.
İçinde çok güzel cümleler buldum, bir pop art sanatçısı ve fotoğrafçı tanıdım, bir skandalı öğrendim. Ve fakat neden o skandal o kadar yazıldı, neden o sanatçı bu kadar anlatıldı bilmiyorum.
Mevsim Dörtlemesi'nin ilk kitabıymış bu. Sanırım güzel cümleler uğruna onları da okuyabilirim. Ama okumasam da bir eksikliğini hisseder miyim, bunu zaman gösterecek. Böyle karmaşık duygular beslediğim kitapları sonradan çok sevebilme ihtimalim de var.
Yalnız sadece ilk alıntı bile kitabı iyi ki okumuşum dedirtti :)
🍂Haberlerden yoruldum. Muhteşem olmayan şeyleri muhteşemmiş gibi göstermelerinden ve gerçekten dehşet verici şeyleri basite indirgemelerinden yoruldum. İğnelemelerden yoruldum. Öfkeden yoruldum. Acımasızlıktan yoruldum. Bencillikten yoruldum. Bunu durdurmak için hiçbir şey yapmamamızdan yoruldum. Bütün bunları teşvik etmemizden yoruldum. Süregelen şiddetten yoruldum, yaklaşmakta olan, gelmekte olan, henüz gerçekleşmemiş olan şiddetten yoruldum. Yalancılardan yoruldum. El üstünde taşınan yalancılardan yoruldum. Bunun olmasına izin veren yalancılardan yoruldum . Bunları aptallıkları yüzünden mi, yoksa kasten mi yaptıklarını merak etmek zorunda kalmaktan yoruldum. Yalan söyleyen hükümetlerden yoruldum. İnsanların kendilerine yalan söylenmesine artık aldırış etmemelerinden yoruldum. Düşmanlıktan yoruldum. Ödlek hasmaniyetten yoruldum .
🍂Duraklamalar hassas bir lisan gibi, gerçek bir dilden daha gerçek sanki, diye düşünüyor Elisabeth.
🍂Zaman öyle ki, insanlar birbirlerine bir yığın şey söylüyor ve bunların hiçbiri bir diyaloğa dönüşmüyor.
Ölüyken geçmiş? İnsanın kendi benliğinin eskici dükkânından hiç mi kaçış yok?
🍂Hem aç hem de ölü olabilir mi insan? Tabii olabilir, milletin kalbini ve zihnini kemiren bütün o aç hayaletler.
🍂Komik olan hiçbir şey ciddiyetten yoksun değildir.
İkinci kitabımı elimden bırakamadan bitirdim : Rüzgârın Gölgesi
Pazar günü başladım, bugün onu okumaktan başka hiçbir şey yapmadım diyebilirim. Hatta elektrik kesildi, elimde fenerle okumaya devam ettim :)
Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı serisinin ilk kitabı. Neyse ki hikâye sonlandı da devamını ne zaman basarlar bekleyişine girmedim. Bu arada yazarı bu yaz hayatını kaybetmiş. Yeni tanıştığım bir dostumu kaybetmiş gibi oldum.
Babası onu Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı'na götürdüğünde 11 yaşında olan Daniel, oradan bir kitap evlat edinme hakkına sahip olduğu söylenince kendisine bir kitap seçer . Kitabı çok sever. Yıllar sonra bir adam ondan kitabı ister. Yazarın bütün kitaplarını yakmak amacında olan bu adam Daniel'i yazarın gizemini araştırmaya yöneltir. Biz de kitap boyunca nefes nefese bir şekilde olayların örgüsünün çözülmesini izleriz.
Macerasının yanında insanın ruhuna dokunmasını da ayrıca sevdim. Diğer kitapları da merakla bekleyeceğim.
🌀Babamın yaşlanmakta olduğunu, gözlerinin, sisli ve kaybetmiş gözlerinin, hep geçmişe doğru baktığını ilk kez o zaman fark ettim.
17 Yorum
Alıntıladığın kısımlara baktığımda beni de çekti bu kitaplar, kitaplığımda birikenleri hafiflettiğimde aklımda olsunlar... Sevgilet
YanıtlaSilAklında olsun Persephone :) Benden de sevgiler :)
Silİkinci kitabı okumak isterdim. İnşallah yaza 🙏😘
YanıtlaSilGöndereyim sana Sevda.
Sil🤗😁😂😘😘
Silikinci kitap dikkatimi çekti notumu aldım, ilki zaten sepette maaşı bekliyorum:))
YanıtlaSilBak yakın olsak, berirdim ilk kitabı okuman için sana Özlem :)
Sil''Kendine ait bir hayatı olmayan insanlar her zaman başkalarınınkine burnunu sokmaya çalışır.''
YanıtlaSilÇok vurucu bir söz.Üzerine kitap bile yazılır bunun...
Çok vurucu değil mi Yurdagül, öyle doğru öyle doğru ki.
Sil100 yaşındaki bir adam ve 32 yaşındaki bir kadının hikayesi nasıl olur çok merak ettim. '...korkuyorum' diyen ilk alıntıyı da ben söylemiş olsam bu kadar olurdu. Kim bilir ne zaman hissedilip yazılmış bu sözlerin tarihin neresine koyarsak koyalım bire bir uyacak olması ne manidar. İnsanlar hiç mi akıllanmamış ya da değişmemiş dedirtiyor. İkinci kitap ise çok ilgimi çekti. Alıntıları çok hisliydi. İki gündür kitap okumaya geri döndüm. Koku'yu okuyorum şu an ve okumadığım sürede öyle harika bir şeyin yoksunluğunda bırakmışım ki kendimi anlatamam.
YanıtlaSilKız 11 yaşındayken komşusuymuş adam, birlikte çok vakit geçirmişler,harika şeyler öğrenmiş ondan Bonheur.
SilEvet o alıntı benim de duygularıma tercümen olmuş.
Bazen insan okumaktan uzaklaşıyor, güzel bir kitap eline geçtiğinde de ne kadar özlediğini fark ediyor.
İkinci kitap çok güzeldi :)
Rüzgarın Gölgesi'ni bir blogda daha görmüştüm. Hatta o zaman okuma listeme kaydetmiştim. Senin olumlu yorumunu okuyunca sevindim. Şimdi daha çok merak ettiğim bir kitap oldu.
YanıtlaSilSonbahar kitabına çektiğin fotoğrafa bayıldım. Çok uyumlu olmuş :-)
Çok güzel bir kitaptı Şule :)
SilO fotoğrafı çekmek için elimde kitap parkın içinde uygun yer aradığım doğrudur :D
İki kitapta da altını çizdiğin yerler oldukça manidar,
YanıtlaSilkesinlikle her kitabın bir ruhu var:)
Ben de çok sevdim alıntıları :)
SilFotoğraflar çok güzel, alıntılar çok güzel!
YanıtlaSilBea'nın okuma sanatının yavaş yavaş öldüğü, son derece mahrem bir ritüel olduğu, bir kitabın ayna olduğu, onda sadece içimizde taşıdığımız şeyi bulabileceğimizi, okurken zihimizi ve ruhumuzu ortaya serdiğimizi, bunun da gün geçtikçe daha nadir rastlanan zenginlikler olduğu fikirlerine kesinlikle katılıyorum.
Kitaplar güzeldi Manxcat :)
Sil