Kendimize serin bir park  (beynin işleyebilmesi için) ve metro haritası bulup ( onun serin olmasına gerek yok) öğlene kadar nereye gidip görebilirizi düşündük. Niye de çoğul konuşuyorsam, tamam artık geri dönelim modundaki erkeklerin mızıltılarını duymazdan gelmeye çalışarak ben düşündüm :)


 Aaa parkın yanındaki metro istasyonundan tek vasıta ile Zojoji Tapınağı'na gidiliyormuş. Yanındaki Tokyo Tower da bonus.


Başka bir parka geçiş yapıp buradaki anıt mezarları ve bol basamakları gezerek tapınağa ulaştık.





Şehrin her yerinde gördüğümüz inşaat iskelelerinden farkı olmayan zevksiz kulenin estetik çekmeye çalıştığım pozu.


Tapınağa arka tarafından yaklaşmışız, burada bir şey yokmuş dönelim laflarını dinlesem az kalsın güzelim yeri kaçıracaktık.




Bütün kapılar arasında sanırım ben en çok bu boyasız,  sade kapıyı sevdim.





İlk defa bir tapınak kalabalık olmadığından içini de görüp fotoğrafını çekebildim.


Amma süslü püslüymüş :)




Hamilelikte ve doğumda ölen bebeklerin anısına düzenlenen bu bölüm aynı zamanda çocukların ve torunların sağlıklı büyümesi için adanmış. Şapkalar bebeklerin üşümesini engellemek içinmiş.




Eveet, böylece gezimizin sonuna geldik.

Tabii ki daha anlatacaklarım var, fotoğraflarım var :) Japonyayı geçtim İstanbul'da gittiğim yerler ve müzeler de birikti. Hahaha, yol yakınken kaçın anacım :)