İşte yürüyüşümüz bu müzeyeydi. Sadberk Hanım Müzesi ilk özel müzeymiş. Doğrusu müze kartımın süresi dolmadan nereye gidebilirim diye bakmasam haberim olmayacaktı buradan.

Çarşamba günleri hariç her gün 10:00 17:00 arası açık, tam 10, öğrenci öğretmen 3,  müze kartı olana 7 TL.

Müzenin internet sitesi şurada.


Düşündüğümüzden büyük bir müzeydi. Oğluşlarım da gelmişti keyifle gezdik.


Kandillerin güzelliğine bakar mısınız, gemi şeklinde.


Binbir çiniye bakıp bu porselenleri beğenebildim sadece :)


Değişik kelimeler katmaya çalıştık kelime dağarcığımıza. Kimisini ingilizcelerinden anlamış olmamız utanç verici olsa da :)


Kendimize en beğendiğimiz enfiye kutusunu seçtik.


Saatimizi de :)


Asmakilitler size de ilginç gelmedi mi?



Güzelim konakta fotoğraf çektirmeden olmaz.


Bir çok kıyafet vardı müzede, en çok bunları beğendim. Keşke komik bulduklarımdan da çekseymişim, tam bir zevksizlik örneğiydiler :)



Bu bölüm müzenin en başarısız kısmıydı bence. Bir tarafta sünnet yatağı diğer tarafta kına gecesi sergileniyordu. Camekanlı bir bölümdü. Ama camekanın iki tarafında duvar arkasında kalan kısımlar da vardı. Ve biraz eğilip orada olanları görmek istediğinizde alarm ötüyordu. Zaten biz altı kişilik kalabalık ve bol konuşan bir grup olduğumuzdan peşimizdeki güvenlik görevlileri tepemin tasını attırmak üzereydi bir de alarm çalıp durması keyfimi kaçırdı biraz.

Arkadaşlar etrafta bizden başka kimse olmadığında yüksek sesle okuyup, tartışıp ve paylaşarak dolaşırız biz müzeleri. Kös kös bakıp geçemiyoruz kusura bakmayın diyecektim en sonunda.


Kenarda nefis çini soba vardı, alarmı çaldırmadan bakabilenler gidip baksın ben en sonunda pes ettim :)



Topuklu ayakkabılara tuhaf bakan ben bu nalınlar karşısında sözsüz kaldım :) Hayır bir de hamamda bunlarla yürümeye çalıştığımı düşününceee :)




Geçici sergi kısmına "Gümüşten Suretler" sergisi vardı.

Gümüşten suret fotoğraf olmakta :)

Uzun uzun eski fotoğraflara baktık.


Oradan da arkeoloji kısmına geçtik.





Biberonun büyük büyük annesi :)


Evdeki kepçeler pek sönük kaldı yanında.





Tokalarla örekeler neden yanyanaydı bilmem.

Öreke nedir kim biliyor bakalım?  Bilene şarkı hadiye edicem :)



Çok yorulduk, bahçede biraz dinlenelim. Çay olsa daha da güzel gidecekti ama..




Çıkışta Eski  Büyükdere İskelesi'nde karnımızı doyurup bu dolu dolu geçen günün ardından yeniden vapurumuza döndük.

İstanbul'u seviyorum.