1

Kasım 01, 2023

Kalbinin gümbürtüsünden başka hiçbir şey duyamıyordu içinde kaç kişi olduğunu bilmediği devasa salonda. Oysa öyle gürültülüydü ki etraf. Az sonra senelerdir görmediği ama hayatını ona geri veren sekizli sahneye çıkacaktı . Bir yandan heyecandan yerinde duramıyor, mutluluktan uçacak gibi hissediyordu bir yandan da bir sızı dolaşıyordu yüreğinde. Birilerine hem bu kadar yakın hem de uzak olmak ,birlikte geçen onca zamandan paylaşılan onca  şeyden sonra yabancı kalmak ne tuhaftı. Hangisi kahvaltıda ne yer, kimin uykusu ağırdır , kim sabah kuşudur, hangisi sinirlendiğinde kelimeleri birbirine karışır hepsini bilirken kendisini hatırladıklarından bile emin olmamak. Telefonundaki mesajlaşma grubu bile duruyordu hâlâ ama gittiklerinden sonra artık o  numaraların bir anlamı kalmamıştı tabi.. Sadece bazen seslerini dinlemeyi seviyordu. Kimi neşeli kimi meraklı kimi uykulu kimi telaşlı sesleri yanındaydı hep.


Etrafındakiler çığlık çığlığa bağırmaya başlayınca başını kaldırıp sahneye baktı.  Parasına kıyıp en önlerden almıştı biletini. Hepsini yakından görmek istiyordu. Gözlerinin içine bakmak. Herkes telefonlarını çıkartmış video çekiyordu. Elindeki telefonuna baktı. Ben de kısacık da olsa çekerim belki dedi kendisine. İlk güzel telefonunu düşündü, artık kullanmıyor olsa da evindeki çok özel köşede duruyordu. Hayatında kendine ait olan ilk telefonu alanların sahneye çıkmasını bekliyordu şu an. Hayat ne tuhaftı , dünyanın ayrı köşelerinde yaşayan ve bir arada olmaları asla beklenmeyen insanların yolları kesişiveriyordu bazen. 

Sahnedeki dev ekranda yazılar belirmişti. İnsanlar tezahüratlarını arttırmışlardı. Yazıları okumaya çalışmadı. Uzun işti o. Kendisini müziğe ve sahneyi izlemeye bıraktı. Kısa sürede bu işin düşündüğünden de zor olduğunu fark etti. Ekranda beliren yüzlere bakarken hem gülümsüyor hem ağlıyordu. Kendine gel Elisa diye söylendi, tadını çıkart şu ânın. 

.....

- Git şu dışarıya düşürdüğüm kartı al da bana getir .
-Bahçeye mi çıkayım ?
- Çıkmadan nasıl alıp getireceksin ?
-Ama..
-Hadi hadi..

Kapının kilidini açan kocasına şaşkın şaşkın bakarak ayağına terlik geçirip dışarı çıktı. Bir an başı döner gibi oldu. Salon penceresinin nereye baktığını anlamaya çalıştı. Sanki evinin bahçesine çıkmamış da balta girmemiş ormanlarda yolunu bulmaya çalışıyor gibi geldi. Öylesine yabancıydı evin dışına. İlk evlendikleri sene çıkarlardı arada dışarı sonraki yıllarda doktora gitmek dışında üzerine kilitli kapılarla evde oturmuştu hep. Yan tarafa doğru dolanırken karşıdaki evdeki kadınla göz göze geldi. Hemen başını çevirdi. Komşularıyla ilgili hiç güzel şeyler söylememişti kocası. Hepsi de herkesin işine karışan, kötü insanlardı. 

Pencerenin altında bir kart ve biraz da para buldu. Kartı çevirince kendi fotoğrafını gördü üzerinde. Sonra nüfus cüzdanı olduğunu anladı. Kapıya döndü. Açılmadı. İttirdi, olmadı. Kapıya vurdu olmadı. Zili çaldı. Açılmadı. İçeriden adamın sesi geldi.

- Benim bir çocuğum olacak, artık onun annesi ile evleniyorum. Seninle uğraşmaktan, hamile kalacaksın diye doktor doktor gezmekten bıktım . Çirkinleştin,şişmanladın, yaşlandın, işime de yaramıyorsun. Herkes yoluna gitsin.

Öyle kalakaldı. Beyni durdu, elleri uyuştu. Algılamaya çalıştı, algılayamadı. Konuşamadı. Çöktü kapının önündeki merdivene. Güzel bir bahar akşamıydı , hava serinlemiş, kuşlar akşam gevezeliklerine başlamış, ağaç yapraklarının arasından tatlı bir ışık halinde süzülen güneş mahalleyi masalsı bir hale dönüştürmüştü. Havada tatlı bir rahiya vardı. O ise titremeye başladı. Ayağının altındaki yer kayıp gitmiş gibi hissediyordu. Hava karardı, sesler kesildi, evlerin ışıkları bir bir yanmaya başladı kendi evi hariç. Kıpırdayamadı yerinden. Nefes almayı bile unutuyormuş gibiydi, arada derin bir iç geçirmese hava girmeyecekti akciğerlerine. Ne dediyse yaptım, ne istediyse yerine getirdim, hiç sözünden çıkmadım, neyi yanlış yaptım, neyi yanlış yaptım , neyi yanlış yaptım ? Çatlayacak gibi oldu kafası, sanki birisi içine kaşık sokmuş karıştırmış, yerinde duramıyordu düşünceler. Yerinde duramayan düşünceler düşünmemekten beter bir etki yapıyorlardı. Hem bir sonuca varamıyordu hem de tükeniyordu düşünmekten. Sen düşünme ben düşünüyorum yeter diyen sesini duydu kocasının, aptalsın işte bi güzelliğin vardı o da bitti gitti diyen sesini. Yok yok, açardı kapıyı birazdan.  
Beni çok seviyordu, öyle diyordu, dışarılara göndermiyordu başıma bir şey gelir diye. Geçer şimdi siniri, alır içeri dedi kendi kendisine. Kapı açılmadı .

Benzer yazılarım

16 Yorum yap

  1. İki ayrı öykü sanki değil mi?? İkincisi üzdü valla sonda...

    YanıtlaSil
  2. Güzelmiş, devamını tez zamanda beklerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk bölümlerini yazdım, umarım devamını da getiririm onları yayımlayana kadar. Teşekkür ederim:)

      Sil
  3. Offfff çok güzeldi okumak! Merakla bekliyorum!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başladım bakalım, devamını nasıl getireceğim :) Beğendiğine sevindim :)

      Sil
  4. Her yüzde, her bakışta, her evde farklı bir hikaye vardır mutlaka. Köylerde, kırsal kesimde, büyük küçük kentlerde sayısız hikayeler. Onları da yazmak lâzım böylesi güzel anlatımlarla. Ben okumaya hazırım- göz sağlığım elverdiği sürece.-
    Sağlıkla, sevgiyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah , benimkisi çıtır çerez hikâye modunda Makbule Hanım , o kadar derin şeyler yazamıyorum ne yazık ki . Hikâye yazma yeteneğim lisesen beri ilerlemedi ne yazık ki. :D

      Sil
  5. Ay içim kabardı ne kötü adammış.

    YanıtlaSil
  6. Arkadaşım bir çırpıda okudum. Harika olmuş öykü, devam devam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) Böyle sözler duyunca insanın yazası geliyor :)

      Sil
  7. Biraz biriksin öyle okurum demiştim. İlk bölümü çok beğendim. Bence anne babadan geçen sanatsal bir yetenek var sende, ikinci bölüme geçiyorum 🥰

    YanıtlaSil
  8. Sonraki bölümlerde kadının toplamasını umuyorum:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah ben mutlu sonları severim, bir şekilde bir yere varacaktır diye düşünüyorum :)

      Sil