Ortaya Karışık Şubat Ortası Yazısı

Şubat 10, 2024

Can izinde, o kadar izin günü ayarladıydık , geçen aya vermişlerdi, tam çocukların final zamanlarına. Neyse onu iptal ettirip bu aya istedik,  bu sefer de misafir geldi :D Şöyle bi tatil plânımız olamıyor bizim. Her seferinde bi karmaşa. Metehan "E ekimde gittik ya sorunsuz anne " dedi. E o izin de sen gelince gideriz diye eylüldeydi aslında, sen gelmeyince onu da erteletmiştik" dedim. Hep böyle. Birinde sınav bişisi çıkmıştı, birinde lise tercihini bir üsttekine geçireceğiz diye gitmek gerekmişti ( Aynur sayesinde dönmemiştik ama Kapadokya'da faks makinası arandıydık :), biri üniversite sınavına denk düşmüştü , yok birinde sınav çıkmıştı falan. 


Tabi bu arada gezmeye gidince tatilde beni yorup duruyorsunuz diyen Can evde durunca da tatilim boşa gidiyor diye söylenmeye başladı. Adamın mızıldanmama seçeneği yok. Otur dinlen işte .

Şimdi on günlük özet geçiyorum. Hazır mısınız ? Uzun olabilir.


Şubatı yalancı teyzemle açtık. Kızına gelmişken özlem giderelim istedik  :)


Bir gün ona söz verdiğimiz kafeye götürdük. Bir gün de annemde pizza keyfi yaptık. Üzeri de doğumgünü yaklaştığı için pasta üflettik.

O arada epeydir gitmeyi düşündüğümüz bir arkadaşımıza gittik. Bir başka arkadaşlarımızla dışarıda buluştuk.


Bilgehan bir hafta Antalya 'da halasındaydı, döndü.  Hepimize şapka yapmış ablam. 


Metehan da İzmir'de arkadaşında kaldı bir hafta. Son iki gecesinde Japonya'dan arkadaşı da gitti oraya. Arkadaşı Almanya'ya exchange gibi gelmişti bu sene, yarı yıl tatilinde Türkiye 'ye geçti. İzmir'den eve geldiler .


Japon Balığı oğluşumuz, Japon oğluşumuz ve Japonya'ya gitmeye bayılan oğluşumuz ile kocaman aile olduk.


Arkadaşım Gülden 'den daha önce bahsetmiştim. Emekli olduktan sonra sadekârlık eğitimi aldı, nefis gümüş takılar yapıyor. Metehan ile bileklik sipariş etmiştik , benimkini bitirmiş :) Çok güzel değil mi?



Bir akşam balık restoranına gittik. Yanımdaki ağaçla yaşadığım aşkı kıskandı kocam :D (Yalnız o nasıl bi açı ise yüz kilo çıkmışım :D)


Bir akşam Fiji bize yemek hazırlamak istedi. Yanında baharat ve malzeme getirmiş :D

Bu arada Japon kültüründen bilmediğimiz bir şey öğrendik. Bu yemeği şubatın üçünde hazırlıyorlarmış. O gün kuzey doğuya dönük şekilde oturarak ve yemek sırasında hiç konuşmayarak yerlerse iyi şans geleceğine inanıyorlarmış. Aynı zamanda baharın başlangıcı sayılıyormuş. Biz de hemen öyle yaptık. Hepimiz kuzeydoğuya döndük ve içine  pirinç, çiğ somon, marul ve salatalık koyarak sardığımız yosunlarımızı soya sosuna batırarak konuşmadan yedik. Lezzetliydi valla .


Perşembe sabahı erkenden kalkıp Fiji'yi havaalanına bırakıp oradan Uludağ'a geçtik. Ne kalacak yer ayarlamıştık ne de doğru düzgün hazırlandık. Yani çantaya scrabble koymayı bile unutmuşum.


Uludağ'da kampa girdik. Günübirlik yerinde kayak kiraladık , oğlanlar kaymaya gittiler, biz Can'la bulduğumuz bir masada zor belâ yarı uyuklayıp yarı uyanık akşamı etmeye çalıştık. Hele ben gece uyuyamamıştım sabah da beş buçukta kalktığımdan tamamen iptaldim :D


Neyse kamptan ayrılanlar olunca akşam bize oda verebildiler. Odadaki tek kişilik koltukları da yatak yapınca kocaman bir yatakta dördümüz yatıyor gibi olduk. Pek samimiydik :D


Cuma günü hep birlikte kaydık. Hava ısındığından karlar erimişti ama neyse hevesimizi aldık.



Dünü başarıyla kayarak atlatmıştım ama bu sabah kalan telesiyej haklarımızla biraz daha kayalım diye Metehan'la çıktığımızda pek güzel uçtup kaidemin üzerine düştüm. Neyse hafif ağrıyor ama dans bile çalışabildiğime göre sorun yok. Zaten kaymayı da erken bıraktık. Cumartesi herkes tepeye çıkmış herhalde. Etraf insan kaynıyordu, telesiyej sırası kayma süresinin on katı tutunca bırakalım dedik.

Gelelim bomba olaya.

Perşembe sabahı saat yedi buçuk gibi yola çıkarken , oğluşu uçağa yetiştireceğimizden telaşlıydık. Körün taşı gibi birisi arabanın çıkmasını engelleyecek şekilde park etmiş, Can onun kapısına gitmiş falan . Arabaya giderken baktım karavanın kapısı açık. Can bagaja eşyalar sığmayacak diyordu herhalde oradakileri karavana bırakıyor diye düşündüm. Arabaya bindim. Yola çıkarken de karavanın kapısını kapattın değil mi diye soracaktım ki amaaan Handan her işe de maydonoz olma, kapatmıştır tabii ki diyerek sustum.

Giderken bagaja sığma konusu açıldı. Sen karavana taşımamış mıydın eşyaları dedim. Yooo, taşımadım dedi. Karavanın kapısını açık görünce öyle zannettim dedim. Açmadım kapısını ben, sen bagaj kapısını görmüşsündür dedi. Hayır araba da karavanın hemen önünde park etmiş durumda. Yani Can onun önünde bagaja eşya yerleştiriyordu. Bagaj kapısını da niye karavan kapısı zannedeyim diyorum ama ses etmedim.

Dün kapıcı aradı. Sizin karavanın kapısı açık kalmış diye. Valla benim gözler sağlammış. Can kafasında bin bir tilki gezerken önündeki kapıyı görmemiş. Hayatımda ilk defa bişiye karışmiim dedim. Karışsaymışım karavanın içinin nasıl dağıtıldığını görecekmişiz. Ne bileyim. Belki de iyi olmuştur. Acilen yola da çıkmamız gerekiyordu o an , kafamız karışacak, keyfimiz kaçacaktı .

Kapıcı kapısını kapatmış karavanın. İçine baksaydım, kedi medi kalır, çıkamaz , yazık olur dedik. Bir daha kapıyı açamamış, kapı kilitlenmiş. O kapı anahtarsız kilitlenmiyor. Giren nasıl girdi, kilitli kapı nasıl açıldı, hadi açıldı, kapıcı itince nasıl kapandı. Karavanın bütün dolaplarını boşaltmış giren ama içinden bir şey gitmemiş. Zaten uyku tulumları ve bir kaç şarj kablosu dışında bir de elli lira vardı hemen duvarındaki file gözde. Deprem olursa diye su ve makarna koyduydum ekstradan. Para falan arandıysa valla kardeş benim aklıma para koymak hiç  aklıma gelmedi, acil durumda hayatta kalma malzemelerine odaklandım, para hiiç düşünmedim.

Neyse yarın falan gidip onu temizleyip yerleştirmem gerekecek. Bugün hiç halim yoktu bakacak .

Yılın ikinci ayının ilk yarısı özetle bol sosyallik, misafir ağırlama, kayak, kaza, hırsızlıkla felan geçti. O arada Dimash konserine satışa çıkar çıkmaz bilet almayı da başardım. Mayısta İnönü Stadı'nda konseri olacakmış. Bu sene almayı başardığım ilk bilet oldu. 

Ne diyeyim verilmiş sadakamız varmış. 

Şimdi şu fotoğraflara Dimash şarkıları saklayayım da altı oktavlık harika sesiyle sizin de kulaklarınızın pası silinsin.

Arayı çok açmadan görüşürüz. Hoş kimsenin de nerdesin dediği yok ya, neyse.. Bi kişi dışında diğerleri tın tın,  ona öpücük var sadece :)

Benzer yazılarım

16 Yorum yap

  1. Yine aksiyonlu ve bol hareketli, enerjik bir Handan karışığını zevkle okudum. İnstagram fenomeni olmak, blogu ihmal etmeyi gerektirmez bunu baştan belirteyim :)) Sizi buralarda özlüyoruz efenim :) O yosunlu ve çiğ balıklı yemeği sanırım yiyemezdim ben, yemek konusundaki bu aşırı katı ve tutucu hallerim ne olacak bilemiyorum:) Karavan konusunda da dediğin gibi verilmiş sadakanız varmış, çom geçmiş olsun. Bu arada gerçekten çok estetik kayıyorsun, sevgiler 🌺🥰

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok instagram yüzünden değil Can uzun zamandır evde :D Bir şeyleri yazayım diyorum, sonraya kalıyor, derken çok birikti falan. Burada her şeyi anlatmassam olmaz , günlüğüm burası :)

      Hiç katı değilim yemek konusunda, denerim muhakkak. Balığı sevmem sandım ama incecik doğranmıştı ve soya sosuyla çok güzel oldu .

      Teşekkür ederim:)

      Benden de sevgiler :)

      Sil
  2. bahar geldi yani oleeeey :) senin bu tempo ile 15 gün yaşasam bir ay kimseyi görmeden yatarım evde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla Can işe başlasın ben de kendim kendime kös kös oturmayı planlıyorum :D

      Sil
  3. Yaşanmış ama aktarılmamış 10 günün özeti tam Handan'ca olmuş. Yokluğu belli olan insanlar vardır. Defalarca Bloğa uğrar ama BİR şey göremeyince bekleme moduna girer insan.
    Sevgiyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) Benden de sevgiler. Bu kadar bekletmeden yazacağım umarım artık .

      Sil
  4. Ben de Japon misafir istiyorum ya! Koreli de olabilir :)) Bu ara Japon animeleri, Kore dizileri derken fan modunda takılıyorum :) Kayak tatilinizi kıskanmadım desem yalan olur. Çok iyi yapmışsınız giderek. Biz de son birkaç yıldır Erzurum'a gidiyorduk kaymaya ama bu yıl benim ameliyatım yüzünden gidemedik. Umarım önümüzdeki sene yine gidebiliriz. Bu arada hikayenin devamını bekliyorum. Arayı çok açıyorsun merakta kalıyorum :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok tatlıydı misafirimiz, Karadeniz tarafını görmek isterse sana yollarız :)

      İki gün kaymak bile iyi geldi, temiz hava, o süzülme hissi falan. Seneye gidersiniz siz de .

      Dur hemen yayımlayayım bir bölüm.

      Sil
  5. Hastalık ve hırsızlık harici herşey güzel geçmiş, Allah beterinden saklasın...

    YanıtlaSil
  6. Dolu dolu geçmiş günler ☺️. Ne güzel kayıyorsun bravo 👏

    YanıtlaSil
  7. Her gün bakıyorum ama bir şey yok tahmin ettim tatilde olduğunuzu. Hırsızlık kötü olmuş nazar oldu diyelim. Devamını da bekliyoruz.

    YanıtlaSil
  8. Çok geçmiş olsun, sen hızlı toparlarsın enerjinle :) Fotoğraflar çok güzel gezmiş kadar oldum. Maalesef böyle kötü olayları zaman zaman yaşıyoruz, bununla geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ucız atlattık diyelim. Karavana baktım, büyük ihtimal site bekçisinigörünce korkup kaçmış, dolapların hepsini boşaltamamış.

      Sil