Nostaljik Pazartesi

Ocak 11, 2021

Ne zamandır gezmediydik geçmişte. Hadi Bergen'e gidelim.

25 Temmuz 2018 Çarşamba

İnterrail 2. Gün : Bergen


Eveeet ilk günü Oslo'da gezerek bitirdikten sonra akşam tren istasyonundaki Starbucks'a yanaştık.

İstanbul'da hiç gitmediğim bir mekân olur kendisi . Neyse Kürşad bir buzlu çay denetmişti de beğenmiştik. Yanına da bedava internet olunca her yerde bulduk bir tane :D


Gözümüz tren saatlerinde , artık gelse de yatsak modundayız.

Bu tren gece treni olduğundan sabah ilk iş yerimizi ayırtmıştık. Kişi başına 50 NOK ödedik bu rezervasyon işlemi için. Önce ne parası bu demiştim ama tuvalet 20 su 25 NOK olunca çok da abartı değilmiş. (0.55 ile çarpacaksınız TL ye çevirmek için )


İsterseniz yataklı vagonu da var ama o çok pahalıydı. Otelden fazla tutacaktı neredeyse. Normal pulman vagondan aldık. Yanımıza battaniye, göz bantı ve şişme yastık hediye ettiler.

Ki zaten biliyordum hediye edeceklerini yanıma battaniye almamıştım bu yüzden. Zira baze hostellerde çarşafa ekstra para istediklerinden çarşafımı almıştım . Kilosu 25 liraya satılan markette, en hafiflerinden seçip on liraya halletmiştim o işi.


Geceyarısına on kala trenimiz yola çıktı.


Böylece ilk tren yolculuğumuz başladı. Sabahın yedisinde Bergen'e vardık.

O saatte ne otelimiz ne de bilet yerleri açık olmadığından bilin bakalım hangi kafeye attık kendimizi :D

Kahvaltımızı yapıp dinlendikten sonra ilk iş Turist İnformation binasına girmek oldu. Zira ertesi sabah çıkmak istediğimiz fiyord turuna burada bilet satılıyordu.

Bu turun ve biletlerinin ayrıntılarını sonra anlatacağım.

Bilet işlerimizi ayarladıktan sonra otelimize gidip sırt çantalarımızı bıraktık.  (Hostellerimizi de sonra anlatacağım )

Bergen'de yapılacak çok şey var. Ama biz yine oradaki tek günümüzde koşturmak istemediğimizden kendimize gidecek bir yer bulduk. Geri kalan zamanda tarihi evlerin olduğu sokaklarda gezdik.

Fløibanen füniküler ile Fløyen tepesine çıkarak şehre yukarıdan bakmak gerçekten güzel bir tercihti. Füniküler için sıra bekliyorsunuz biraz ama değiyor .

Biz tek yön bilet aldık. Dönüşü yürüyerek yaptık. Doğrusu inerken yorulduk, çıkmayı düşünemiyorum bile.

7:30'dan 23:00'e kadar açık olan bu yerde günbatımı güzel oluyormuş.  Çıkış 50 NOK gidiş dönüş 95.  15 yaşına kadar çocuklara indirimli bilet var. Bir hafta önce gitseydik Bilgiç'e 15 yaş diyecektim :D

Bu kadar anlatmak yeter. Artık fotoğraflara geçelim :)


Füniküler ters ters ilerlerken :)


Yukarıya çıkınca bu manzara bizi karşıladı.


Go Pro makinamız yine özçekim makinası olarak kullanıldı tabi. Bunu keşfettiğimizden beri bol bol aile fotoğrafımız oluyor artık :D


Manzaraya biraz baktıktan sonra gölü bulmaya gittik. Giderken de yolları değil patikaları sevdiğimizden yoldan çıktık :)


Ama şuralarda gezilmez mi ?


Bütün ördeklerin başımıza toplandığı molamızın ardından geri dönüş yoluna koyulduk.


Bir saat döne döne indik aşağı.


İndik.


İndik :)

Evlere gelince de inme işlemi bitmedi, daha çoklarca basamak var :)


Nihayet deniz seviyesine ulaşınca artık otelimize gittik.. Hatta mutfağında hazır makarna ve çorbamızı yapıp yedik.

Biraz dinlendikten sonra akşam üzeri yemek yemek için tekrar dışarı çıktık. Çıkmışken sokaklarında dolaştık.






Ne mutlu aile fotosu di mi ? Bir saat önce sizinle bir daha tatile gidenin modundaydım :D  Sağ olsun erkeklerin her tatilin nazar boncuğunu yapıp beni çok üzerler mutlaka ..


Sanırım artık saat akşam ona yaklaşıyor burada, gölgeler uzamış.


İki inatçı keçim :)


Kitap keyfi yapan kıza bayıldım.


Sakin sokaklar, harika hava bize çok iyi geldi.

Ertesi sabah kalktığımızda bacaklarımız ağrıyordu ama önemli değildi. Zaten o gün hiç yürümeyecektik.





Hoşçakal Bergen .

Devamı gelecek :)

Benzer yazılarım

6 Yorum yap

  1. Ya bitsin şu Corona da gezelim dünyayı :(

    YanıtlaSil
  2. ah biz de gezmiştik bu sokaklarda:)
    ama ne pahalı bir ülkeydi ya, yanımızda götürdüğümüz konserveleri yemiştik kaç gün.
    o trene biz de bindik, harikaydı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok pahalıydı gerçekten de Buket, hostellerin mutfakları pırıl pırıldı neyse ki, rahat rahat kullanabilmiştik.

      Sil