~

Gemini Allah'a emanet et fırtanaların nasıl durduğuna şahit olacaksın diye yazmış birisi. Canım dedim sen olayı çok yanlış anlamışsın. Gemiler zaten Allah'a emanet , fırtınalar da onun eseri. Öyle onu ona ver bunu kap diye işlemiyor bu hesap. Sen hepsinin bir amaca hizmet ettiğini algılayabilirsen değişir ancak. Fırtınalar hiç bitmeyecek. Sadece senin algın açıldıkça  gemin fırtınanın sonsuza kadar sürmeyeceğini bilerek üzerinden su gibi akıp geçecek. 

Ortaköy Beşiktaş Yolunda Küçük Bir Şarkı Falı Yapalım


Allah biliyor ya kılımı kıpırdatasım yoktu. Hem de teee Ortaköy 'e.


Ben üniversitedeyken bazen haftasonu çay içmeye giderdim oraya. Babam bana inanmaz gözlerle bakar, şimdi sen oraya çay içmeye mi gidiyorsun derdi. Eveet ne var ki derdim. Hahaha. Şimdi anlıyorum adamcağızı :D


Kavgalı, sinirli, sohbetli, kahkahalı, kinayeli, dalgalı, klasik hallerimizle yola koyulduk. İlk gençliğimin en güzel mekânına gidip geldik.


Yorulduk ama değdi.







 Fotoğraflara her telden şarkılar gizledim. Tıklayıp dinleyebilirsiniz :)

Tersim Bugün Uğrama İstersen Şişirmeyeyim Seni de

Bazı sabahlar her şey üzerime geliyor gibi başlıyorum güne. Anne olmak da evlât olmak da istemiyorum. Sadece kendimden sorumlu olduğum gençlik günlerimi özlüyorum. Boşa kürek çekip duruyormuşum gibi geliyor. Herkes üzerime biniyormuş gibi hissediyorum. 

Ev dandini, yıkanacak ütülenecek çamaşırlar yığılmış. Ve biliyor musun şu anda tek istediğim o işleri yapmak, yaparken de kim ne yiyecek, kim ilacını içti, ev tadilatı, doktor randevusu gibi üzerime yıkılan bir sürü şeyi düşünmemek. Çamaşırımı yıkayayım, hayatımı ütüler gibi gömlekleri ütüleyeyim, kıyı köşe süpüreyim, sileyim, sonra da alıp kitabımı, çayımı oturayım. 

Şu boynumla omzum da geçsin artık, sıktı ama ...



Bu Buluşmaya Katılamasaydım Üzülürdüm


Blog arkadaşlıkları bana sanki aynı mahallede büyümüşüz de şimdi de buradan devam ettiriyormuşuz birlikteliğimizi gibi hissettiriyor.



 

Bire bir buluşmalarım çok olsa da ilk defa bu kadar kalabalık bir buluşmaya katılıyorum. 

Uzun zamandır iyi bir blog okuyucusu olmadığımdan çoğu güzel bloğu kaçırmışım. Uzun zamandır tanıyıp ilk defa yüz yüze buluştuklarım, daha önceden buluşup epeydir göremediklerim yanında ilk defa tanıştığım bir çok arkadaş edindim. Hepinizi gördüğüm için çok mutluyum.

Sevgili Ceren, uzaklardan gelip bizi buluşturduğun için teşekkürler:) 

Daha detaylı anlatım için Ceren'in yazısına şuradan ulaşabilirsiniz .

Nişantaşı Üsküdar Arası


Annemle diş hekimine gittiğimiz bir gün. Hayır ona da gidecek olmasak Nişantaşı'na hiç çıkmayacağız neredeyse .



Can zaman zaman yakınlarda bir doktor yok mu , taaa oralara gidiyorsunuz diye söylenir. Ona göre kasabımızı, kuaförümüzü falan da değiştirip hepsini evin sokağında bir yerlerde bulmamız gerekiyor. Tabii ki dinlemiyoruz.



Nişantaşı 'yla hiç fotoğrafımız olmadığını fark edince bu eksiği giderdik hemen. 



Şu önümüzdeki masaya iki kadın oturdular dışarıdaki bütün masalar boşken. Allah Allah gitseler ya başka yere diye söylenirken kalktılar :D On dakika sonra başka iki kadın geldi. Yine beş dakika durup kalktılar :D Nasıl manzara görmek istiyorsam artık, düşünce gücüyle piskürttüm onları :)



Her zaman sergi gezdiğimiz Kalyon kapalı gözüküyordu ama şu resim beni benden alınca bu galeriyi gezdik. Ufff, benim gibi bir tren delisinin duvarında olması gereken bir resim değil de ne. İçeride de birbirinden güzel trenler vardı. Bayıldım. 



Akaretlerdeki favori yerim kitapçı kafede de tatlılarımızı yedik. Herkes dışarıda oturunca ilk defa bu masayı kaptık. Hemen fotoğraf çektirdik. Ana kız kitap kurtları :)





 İşte böyle.

Buralar benim ilk gençliğimin yerleri. Maçka'da okudum yedi sene. İstanbul'un en güzel noktasında okumak, her fırsatta Nişantaşı kaçamağı yapmak, Teşvikiye Camii'nin önünde ikinci el kitap, kopya kaset satanları dolaşmak, ya da Ortaköy'e gidip kumpir yemek, olmadı İstiklâl Caddesi'ne sinemaya gitmek, fındıklı Beyoğlu çikolatası alıp paylaşmak en sevdiğimiz şeylerdi. Zavallı okulum şu anda boşaltılmış durumda. Umarım geriye gelebilir. On yedi yaşındaki Handan Akaretler'ı uça ese çıkıyor hâlâ, iskelede vapur beklerken kahkahalarla yerde kimin seçtiği çöpe daha az vurulacak yarışması yapıyor , karışık doldurulmuş kasetini walkmanin pili bitmesin diye kalem takıp sarıyor, Kral Meze'den içi daha çok olsun diye yarım ekmek arası yerine iki çeyrek ekmek arası yengen alıp da yiyor.. 

Neyse nostaljiyi bırakalım. Ben şimdi fotoğraflara şarkılar saklıyorum, en sevdiğinize tıklayıp alın :) (Her telden şarkı var :)

7 9 97


 

Evlilik yıldönümümüzde birlikte vakit geçirmek en sevdiğim şey.  

Bu sene çocuklar konser bileti almışlardı. Biz de baş başa takılırız dedik ama ben birlikte olmak isteyince Can kendisini feda ederek konsere geldi :D

Şu arabada trafikte geçti akşamın çoğu , üzerine konseri beklerken üzerimizden bir kova su dökercesine on dakika yağmur yapdı, iliklerimize kadar ıslandık. Olsun.

Bundan güzel kutlama düşünemiyorum. 

27 seneyi geride bırakmışız. Hayatımın tam yarısı ediyor :)

Canımlı cicimli bir çift değiliz. Sen olmasaydın napardım gibi bir modlara hiç girmeyiz. Zaten bence en güzeli de o değil mi ? Sen olmasaydın da ben yine yapardım ama seninle olmayı seçtim :)

Pazar Günü Şöyle Bir Şey Yaptık


 Benimle birlikte dans etmek isteyenlerle buluşma ayarlamalarımmdevam ediyor. Bu sefer ilkinden çok daha kalabalıktık :D

Gelenlerden biri anne kız, çok şekerlerdi. Biri dans ediyor. Diğeri dans edemem ama gelirim demişti. Sonuncusu da Bilgehan 'ın sınıf annesi. Sanırım oğlanlar 7. Sınıfa geçtiğinden beri görüşmemiştik. İnstagramda rastlaştık. O da ben ne anlarım danstan ama oralardayım uğrarım diye geldi. 

Videoda dans kısmı zaten pek olmadığından hepsini kattım :D

Bilgehan da kameraya alma işini yaptı sağ olsun. 

Bu şarkının aslında dansı yok. Kendilerini linçleyenlere karşı tepki şarkısı olarak yapmışlar. Ama sadece bir etkinlikte dans etmişler onun da en basit kısmını aldığımızdan dansı bir kerede çektik. Zaten lunaparkın gürültüsünde ikinci kere çekebilir miydik bilmiyorum. Müziğin sesini duyamayacağımız için ben şarkıyı mırıldandım ona göre dans ettik. Yok böyle olmaz müzik açalım dedik sonra ama baktık, gayet de olmuş. Ritmi tam tutturmuşum :D

Akşam videoyu editlemek çekmekten uzun sürmüş olabilir. Pazar günü olunca çarpışan otolar doluydu tabi. İçinden bizim göründüklerimizi cımbızla ayıklamam gerekti. 

Ama sonucu beğendim :)

Haa. Son kısımda keşke daha çok çekseymişiz, burası çok sıkıcı oldu derken Can kendi video klibinden parçalar eklesene diyerek çok güzel fikir verdi. 

Şuraya da şarkının dansının olduğu ve kendi kliplerini ekleyeyim. 





Eylül

Hayatım boyunca yaz insanı olmadım ama eylül geldiğinde hafif bir hüzün belirir içimde nedense. Okulun açılmasını da dört gözle beklerdim ama yine de ağustos bitip eylül geldiğinde , hava da ânında kapatıp yağmur yağardı ilk gününde, ben hep hüzünlenirdim.


Sabahın ilk saatleri, balkondayım. Dün begonville yasemini ilaçlatıp, budadık, balkon dandini. Her yerlerini bitler kaplamış, yapış yapış olmuşlar, lurumuş kimi yerler, yazın çok sıcaklarında balkonda durma sürem bir dakikayı geçemediğinden anlamamışım. Umarım temizlenmiştir artık. 


Bana şu geveze şey eşlik ediyor. Sabahın ilk saatlerini tek başıma ve huzurla geçirmeyi çok seviyorum. Pazar günleri ise ayrı bir keyif. Yürüyüşe de gitmediğimden öğlene kadar tembellik modunda oluyorum.

Bugün dans videosu çekmek için bir kaç kişi buluşacağız. Geçen sefer altı kişi gelecekken ikiye düşmüştü, bu sefer dört kişi geleceğim dedi, umarım Bilgehan'la başbaşa kalmayız :D 

Şimdi instagramdan arkadaşımın yolladığı gönderiye baktım. Başkaları birbirlerine neler gönderiyorlar bilmem benim arkadaşlarım bana gezilecek yerler, sergiler, yapılacak aktiviteler ve son zamanlarda da bazen dans videosu gönderiyorlar. Arkadaşlarıma bayılıyorum :) Son zamanlarda instagram arkadaşlarım da belirmeye başladı. Güzel insanların hayatıma katılması beni mutlu ediyor. Ve kendimi çok şanslı hissediyorum. 

Saat sekize gelmiş. Manzarama hafiten güneş gelmeye başlıyor .



Kargaların da çenesi düştü. Hâlâ kırlangıçların telaşlı sesleri bizimle . Martı yavruları hiç aralıksız sesleniyorlar. Üç günlük tatil olduğundan sanırım etraf sessiz. 

Sonbaharda İstanbul öyle güzel olur ki şimdi. Bence en güzel mevsimi sonbahar .  Benim mevsimim. 

33 sene önce bugün gençlik filmi izleyip, oradaki aşıklara içim gidip, böyle bir aşk ne zaman yaşayacağım demiştim , ertesi gün vapurda Can ile karşılaştırmıştı hayat beni. Ben kırk yılda bir Eminönü 'ne gidip yıllık tashihi yapmak üzere o vapura binmiştim, o da kırk yılda bir bir Kadıköy'e gidip geleyim diyerek o vapura binmiş, bizim yollarımız kesişmiş. Bak sen şu hayatın işine :)

Hayat... Çok çabuk geçiyor. Sabahları böyle sessizce oturup biraz yavaşlatıyorum. Ama aklımdan yapılacak işler geçerken olmuyor. Hiçbir şey yapmayacağım diye kendimi bıraktığımda uzuyor.

Hepinize günaydın. 

Şimdi kitabıma gömüleceğim biraz. Ama önce fotoğraflara şarkı gizleyeyim :)