17
Ocak 22, 2024Yaşam bir şekilde düzenini bulmuştu . Sabahları erkenden kalkıp kendine bir kahve yapıyordu. Bazı sabahlar, o saatte hâlâ yatmamışsa Sal da geliyordu yanına. Kafeinsiz sütlü birşeyler hazırlıyordu ona da. Havalar soğumaya başlamıştı ama yine de bahçeye çıkıp oturuyorlardı sessizce. Biri yorgunluktan biri mahmurluktan ağzını açmıyordu. Bazen birşeyler söylemek istese de ânın büyüsünü bozmamak için susuyordu kadın.
Burada geçirdiği bir ayda kâbusları azalmaya başlamıştı iyice, korkusu da azalmıştı sanki. Mahkemeler hâlâ devam ediyordu, başka başka kızlar da girmişlerdi işin içine ama artık salonlara gidip kocasını tekrar tekrar görmek zorunda olmadığından sinirleri düzelmekteydi. Bir de etrafındaki enerjik insanların heyecanları kendisine bulaşmış gibiydi.
Sporunu her gün yapmaya başlamıştı, Kate olmasa da kimse yokken salona gidip çalışıyordu. Dansları izliyordu arada, çok özeniyordu ama henüz ona başlamaya cesaret edememişti. Hâlâ çok kiloluydu ama giydiği iş tulumlarının fermuarı zorlanmıyordu artık. Yine kendisini diğerlerinin yanında dev gibi hissediyordu.
Sabah sporundan döndüğünde çoğunlukla Sin'e rastlıyordu salonda. Genelde kulaklıkları takılı, müziğini dinleyip kendisine yaptığı bitki çayını içiyor oluyordu. . Birbirlerine gülümseyerek selâm verip önlerine dönüyorlardı. Asıl sesler Hae ve Teu kalkınca onların birbirleriyle sohbetiyle başlıyordu. Aja gelince de sesler ayyuka çıkıyordu. O sırada Yeu yürüyüşten dönüp Dal ve Eol'u uyandırmaya gidiyor, Dal uyku sersemi, Eol ise hâlâ uyuyarak odaya giriyorlardı. Kalkılması gereken son dakikaya kadar kimse Sal'a dokunmuyordu.
......
Yaşam bir şekilde düzenini bulmuştu.
Sabahları erkenden kalkıp mutfağa kahvaltı hazırlamaya gidiyordu. Çayı demliyordu önce. Kahve makinasını kullanmayı öğrenmişti, onu çalıştırıyordu. Evde kalan kadınlar ve çocuklar yavaş yavaş uyanmaya başlıyorlardı o sofrayı hazırlarken. Küçük bir yerdi burası, kalan on on beş kişi vardı. Hepsinin de hem çok benzer hem de dünyalar kadar farklı hikâyeleri. Bazıları hiç konuşmazdı bazıları da susmak bilmiyorlardı. Sanki susarlarsa bir karanlığa yuvarlanacak gibiydiler . Kendisi neydi bilmiyordu. Ne olacağını da bilmiyordu ama arkasına bakmadan yaşamaya geçeceği günleri bekliyordu özlemle. Beklemekle olmaz diyen İna'nın sesini duyar gibi oldu çayını koyarken. Sen kalkıp yürümeye başlamadıkça yollar sana gelmez. Ama yürümeye başlarsan açılır önüne hiç aklında bile olmayan yollar..
Diğer bölümler için tıkla.
2 Yorum
Buralarda yokken ben bu hikayeyi kaçırmışım :/ Bol bir zamanımda tek solukta okuyacağım :)
YanıtlaSilDiğer bloğumda topluyorum, oradan okursun.
Sil