Ben Geldim :D

Eylül 05, 2011

Ha ha ha... Baktım burada internet var. Zamanım da var. Boş boş duracağıma bir şeyler yazayım dedim.

Rötarlı ve gürültülü bir uçak yolculuğundan sonra buradayım.

Pasaportuma ilk damgayı vurdurdum :) (Sen Uyurken filmi geldi aklıma şimdi:)

İlk uzun yürüyüşümü yaptım. Tabi Can'ı da yürüttüm uzun uzun.

Ve işte fotoğraflar :
Bu Can'la ben başbaşa yemek yerken :)




Ardından yollara düştük...




Önce neredeyiz ona bulalım. Haritaları çok sevdiğimi söylemiş miydim ?



Şu tramvay yolunun güzelliğine bakar mısınız?

Peki ya şu sokak?


Sokak demişken, burada yaya geçidine yaklaştığımız anda arabalar durup yol veriyorlar. Bir iki kere tam yaya geçidinin yanında durmuşuz birşeylere bakmak için, bir başımı kaldırdım duran bir araba :D Onun için de ortalıklarda pek ışık yok. Buna alışmamam lâzım, ışık yeşil yansa bile sağa sola bakmadan yola adımını atamayan bir yerde yaşıyoruz nitekim :)


Şehir dışındayız ya her yer böyle evlerle dolu.

Burası otelin yakınındaki bir park, güneş açınca yeniden gidip fotoğrafını çekeceğim.

Bu da dünkü uzun yolculuğun son noktası. Kanal. Bu kanal Akdenizden Okyanusa kadar gidiyormuş. Daha çok fotoğrafını çekerim artık. Ama dün ulaştığımızda hava kararmak üzereydi ve gök gürlüyordu. Yine de köprünü üzerinden bu görüntüye bakmanın keyfini çıkarttık.


Günün en güzel sürprizi her yerde incir ağaçları olmasıydı. İlk gördüğümüze tam dalmak üzereyken sahibi çıktı. Birbirimizi anlamaya çalıştığımız bir süreden sonra (Tabi ben Fransızca olarak anlamıyorum falan deyince Fransızca bilmediğim pek anlaşılmıyor :) onun incir sevmediğini (Bak o cümleyi anladım işte) ve bizim istediğimiz kadar toplayabileceğimizi fark ettik. Bu da ağzı kulaklarında Handan fotoğrafı :) (Anneciğim senin için de yedim:)


Küçük Prens de oradaydı :)

Bunun ne olduğunu anlamadık. Tarih öncesi kocaman bir dinazorun bacağı olduğuna kara verdik :D

Bu da böyle tarihi bir bina netekim. Ben hâlâ incir mutluluğundaydım o sırada, yapıyla pek ilgilenmedim :) Yok, restorasyondaydı, her yeri demirli falan, bu kadarına vakıf olabildik.

İşte böyle. Yarım günde her yeri bitirecektim Can beni durdurmasaydı.

Pazar günü her yer kapalı burada. Akşamları da erkenden kapanıyormuş. Ne güzel. Bir an çocukluğumu hatırladım. Biz de kendimize zaman ayırırdık bir zamanlar, pazar günleri alışverişler değil başka türlü geçerdi. Şimdi dükkanlar kapansa kimse ne yapacağını bilmez her halde.

Bir de şu iki küçük sevimli şeyi göstereyim.

 Bu tam olarak anlaşılmamış ama bizim kutu kolaların yarısı kadar. Ben daha önce hiç görmemiştim.


Bu da sabah kahvaltısından. Her sabah bir tane alsam, eve döndüğümde mutfak camının önüne dizebilirim sanırım.

İşte bu kadar.

Canım oğluşlarım, sizi öpüyorum kocaman. Henüz açık bir mağaza göremedim, ama bakacağım merak etmeyin. Sakın anneannenizi üzmeyin. Tamam mı?

Hepinize kocaman sevgiler.

Yeni fotoğraflarla döneceğim , bekleyin :D

Benzer yazılarım

2 Yorum yap

  1. Senin için tatil yeni mi başlıyor süperrr.
    Bol fotoğraf istiyorum o zaman Handancım.

    YanıtlaSil
  2. Hiç merak etme Ebrucum, tatile çıkma nedenim fotoğraf çekmek gibi birşey oldu zaten :D

    YanıtlaSil