Sonbahar

Eylül 09, 2011

Hava tam istediğim gibi serin. Güneş bir görünüp bir kayboluyor. Böyle olunca da yürüyüş gerçekten bir keyif oluyor.Dün yola çıkarken önceki yazımda fotoğraflarını gördüğünüz parka gidip yürüyüş yapmayı düşünüyordum sadece. Ama yolda canım yol boyunca devam etmek istedi. Tramvay yolunun yanından ilerlerken geçen gün Can’la 45 dakikada varabildiğimiz Blagnac’ a 15 dakikada ulaştım.

Bir banka oturup etrafımı seyrettim keyifle. Sanki bir masal karesi ya da film sahnesi gibiydi. İki katlı taş evler, panjurlar, çiçekler. Ve arabalar. İnanılmaz seri kullanılıyorlar ama herkes birbirinin yol hakkına o kadar saygılı ki elimde olmadan hayranlıkla izliyorum. Ne korna sesi ne bir kızgınlık göstergesi.

Konuşmaları dinledim. İngilizce konuşulan bir yerde olsaydım bu kadar yabancı ülkede olduğumu hissetmezdim sanırım. İngilizcemin harika olmasından değil , her gün seyrettiğim İngilizce dizi ve filmlerden kulağıma aşina olmasından. Bizim neredeyse hayatımızdan hepten çıkartmış olduğumuz bir dilin insanlar tarafundan kullanılıyor olması da masalsı bir hava veriyor. Yalnız “merci” derken pek kokoş hissediyorum kendimi :)


Sonra sokaklarda dolaştım. Veee yeni bir park buldum kendime. Burası park cenneti olmalı. Tabi fotoğraf makinamı yürüyüş yapmaya çıkıyorum diye almadığımdan cep telefonunu kullanmak zorunda kaldım. Ama size nefis sonbahar görüntüsü ve keyifli bir yürüyüş getirebildim yine de :D

Benzer yazılarım

2 Yorum

  1. Boku da diyeceksin.
    Pardon yani Mersi Boku.

    Oyle olunca kokos gelmez. Daha bir varos olur:)

    Kursad

    YanıtlaSil
  2. Merci beaucoup mon frere :D

    YanıtlaSil