Cana Can Katanlar

Şubat 25, 2011

Efendim dünkü yazıyı yazmamın ardından annemden telefon geldi . "Ömrünün giden yıllarının yanında gelenleri de yaz bakalım" dedi :) Tabi ki onlar da var aksi halde yaşıyor olmazdım şimdi değil mi :)
1- Onları kucağıma aldığım ilk dakikalar. Birisi sanki profösörcesine herşeyi anlıyor ve değerlendiriyor gibi bakıyordu. Diğeri de kraliyet ailesinden prens gibiydi.

2- Bir gün 7 aylık Metehan'ı arabasıyla gezdirirken çok rüzgâr vardı. Ben de haydi oğluşum arkamıza yaslanalım diyerek ona doğru eğiliyordum ki pat diye arkasına yaslandı. Yok canım nereden anlayacak denk düştü dedim. Tabi birazdan yeniden aynı sahne tekrarlanınca inanamadım. Şaşkınlığım ve mutluluğum görülmeye değerdi.

3- Hiç bizimle ilgilenmeyip her daim hareket halinde olan Bilgehan, daha anne bile demezken yoldaki Arçelik arabasını görüp "Arçilik" dediğinde de  ağzı açık bir Handan vardı sahnede :)

4- 2,5 yaşlarındaki Metehan'la akşam arabadan eve geçerken karanlıktan korkmaması için "Oğlum bak yıldızlar ne güzel değil mi ?" diye onu oyalamaya çalışırken aldığım cevap da ürkütmüştü beni :D "Evet anne, bak bu küçük ayı bu da büyük ayı..."

5-Üç yaşlarındaki Bilgehan'a yemek yedirirken oyalamak için " do re mi fa sol la si do" diyordum. Müziği çok seviyor diye belki ilgisi çeker diye düşünmüştüm. Yemek boyunca ben söyledim, o hiç ilgilenmedi. Hiç ama. Bir iki hafta sonra yine yemek faslında bu sefer renkli plastik harfleri dökmüş onları gösteriyordum. "Bak oğlum bu a, Bilgehan'ın bsi de buradaymış, aa bak bu da r" Bilgehan bana baktı ve öyle kalakalmamam sebep olacak yumurtlamayı yaptı:D "Do re mi fa sol la si do" (Bir de müziğiyle birlikte)

Küçüklüklerinden şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Şu anı düşünürsek eğer

6- Benimle aynı kitabı okuyup, aynı müziği dinlemelerinin mutluluğu.

7- Benim gibi dere tepe yürüyüş yapmayı sevmeleri.

8- Dışarı çıkıldığında eve getirilen iki dal papatya.

9- Benim onlara yazdığım gibi zaman zaman defterimde ya da post it lerde bulduğum "seni seviyorum" notları.

10- Şubat tatilinde her sabah yatağınızı yapın pijamanızı çıkartın söylemlerinden yorulup "Ben hiç mutlu değilim ve sevildiğimi de hiç hissetmiyorum böyle" dememin ardından her sabah odalarına girdiğimde yapılmış yataklar ve giyinmiş çocuklar görmem :D

Çocuklarla birlikte olmak, onları izlemek, onlarla gülmek, onlara sarılmak, uykularında üzerlerini örterken dayanamayıp öpmek, onların da uykularında öpüldüklerini hissederek gülümsediklerini görmek, ellerini tutmak en büyük mutluluk kaynakları. İşte onca ömür törpüsüne hâlâ ayakta kalabiliyorsak bu cana can katan güzellikler sayesinde :D


Benzer yazılarım

2 Yorum yap

  1. Sabah sabah nasıl iyi geldi bu yazı,annelik,anne olmak ve bunun güzelliğinin farkında olup yazmak...Harikasın!:)

    Bir de 10 numaraya bittim?Tam olarak kaç yaşında işe yaramaya başlıyor bu tarz söylemler?:)

    Öptüm 'han'ların anasını:)))

    YanıtlaSil
  2. Daha yeni yaradı Banucum. O da yanlış anlaşılmasın sürekli değil sadece şubat tatilinde sürdü :D

    YanıtlaSil