Kitap Salı 2023/1

Ocak 24, 2023

Hehehe, yılın ilk ayının sonu geliyor, ben nihayet bir kitap salı hazırladım. Mantıken bunların 52 tane olması gerekiyor ama 12 tane olsa bile geçen seneden çok olur sanırım.

Bendeki unutkanlıkla kitapları okur okumaz yazmazsam hakkında bir şey yazamıyorum. Ama tembellikle de hemen yazamıyorum. 

Hoş eylül ayının başından beri geçen haftaya kadar bir kitabı ancak bitirdiğime göre olay yazmamda değil okumamda da olabilir :D

Neyse gevezeliği bırakalım. İki tane çok sevdiğim kitapla geldim bugün:)


Sözlerin Ağırlığı, çok ağır ilerledi bende. Ve fakat o arada evle ilgilendiğimi de unutmayalım :) 

Öyle hemen başlayıp hemen bitireyim kitaplarından değildi. Zira içinde ana karakterin dışında onunla bağlantılı öyle çok insan hikâyesi vardı ki , ağır ağır, düşüne düşüne okunabiliyordu. Kimi gün bir sayfa okuyabildim. Sonra sabah dinç kafayla daha rahat okuyabildiğim keşfettim. 

Kahramanımızın Londra'ya dönmesi ile başlıyor kitap. Daha ilk cümlelerden hayatında çok önemli bir olay atlatmış olduğunu anlıyoruz. Onu tepe taklak edip hayatını sorgulatmış. Biz de hayatımızı sorgulamaya başlıyoruz her sayfada. Bayılırım böyle kitaplara :)

Bu hayat felsefelerinin yanında bir de kahramanımızın çevirmenlik mesleği var ki o da çok irdelenmiş kitapta. Sırf bu yüzden Metehan'ın da okuması gerektiğini düşünüyorum. Eğer çıtır çerez şeyleri okumaktan fırsat bulup da eline alabilse eminim sever. (Mesaj alındı mı yavrııım )

Sadece en sonu beni biraz sıktı. Roman çevirmekten yazmaya geçişin sancılarını göstemek açısından mantıklıdır belki ama benim için konular bitmişti , kararını verdiği anda sonlanması daha iyi olurdu gibi hissettim.

Ehehehe, yazan yazar yazamayan eleştirmen olur cümlesini hissettim kendimde ama neyse.



📖Onun için sözcükler hep en önde gelen şey olmuştu. Bir şey ancak adı konulup üzerinde konuşulduğunda var olurdu.


📖Nesneleri ancak sözcüklere dökerse hissedebildiğini söylerdi bazen.

📖Neden bütün duygular böyle geçiciydi, neden hiçbir şey kalıcı değildi.

📖İnsan başkalarının yanında kendisi hakkında konuşursa , söylemek istediğini asla tam olarak söyleyemez . Kendisi farkına varmasa da bir takım şeyleri göz önüne alması engeller onu, ya sözlerinin başkaları üzerinde bırakacağı etkiyi düşünür, ya da bu sözleri söyleyince başkalarının gözünde nasıl görüneceğini. Sonradan da, kendisini açık seçik ortaya koyma yönünde herhangi bir ilerleme göstereceğine başkaları üzerinde bıraktığı etkiyle mücadele etmek zorunda kalır.

📖Kimi tanıdım ben, gerçekten tanıdım? Kime yalnızca alıştım ?

📖Şu anda , ömrüm boyunca hayatın artık başlamasını beklemişim gibi geliyor bana. Sanki kendi hayatımda asla tamamıyla var olamamışım , bulunmamışım gibi. Ama neyi bekledim ben ? Nasıl bir şey başlayan hayat sayılır - içinde hiç çekinmeden şimdi yaşıyorum ve böylesi iyi , demeye hazır olacağım bir şimdiki zaman sayılır?

📖Başkalarının beklentileri - zorbalığa dönüşebilir bunlar, bu beklentiler öyle sinsidir ki , o zorbalığı algılayamayız, kötülüklerini bilinçsizliğimizin karanlık alanlarında işlerler, bu yüzden kendimizi savunamayız.

📖Şaşılacak derecede geç sallamıştı başını, başını sallamadan önce aklındaki düşünceyi ya da anıyı bitirmesi gerekiyormuş gibi. Bu gecikme hoşuna gitmişti Leyland 'ın. Sanki Pat kendisine yalnızca dıştan başını sallayarak değil de içinden de yanıt veriyordu.

📖Hayat, insanın her gün yenibaştan uğraşması gereken bir şeymiş, sıkıntılı bir işmiş gibi , hem de aşağılayıcı bir anlamı vardı. Hayatı değersiz bir meşgale gibi , this sözcüğünün içerdiği bezgin alaycılıkla gülümsediğimiz kaçınılmaz şeylerin silsilesi olarak gösteriyordu.

📖Sadece boş sözler bile olsa - insanın kendi sözlerini yutması bir sanattır.

📖Bu, kendine aşırı güvenmenin bir şekli, hangi hızda tepki vereceğini başkalarının dikte etmesine karşı koyuyor, karşısındakinin pek fark edemeyeceği küçük, minikbir başkaldırı, kendisi için önemli bir özgürlük deneyimi, öyle bir deneyim ki hapishanede bile kimse elinden alamaz .

📖Bir hayat ne zaman beyhude sayılmaz ?

📖Kendimi bu kadar unutabilmiş olmam karşısında dilim tutuluyor, üstelik unuttuğumum hiç mi hiç farkında olmamışım .

📖"Katedraller bu iş için yapılmışlardır," demişti, "hayattaki şeyler insanın üzerine binince gidebileceği bir yer olsun diye  (...) "

📖Biz insanlar standart değiliz ki, çatlaklar ve yarıklarla doluyuz, içimizde değişik düzlüklerde yaşıyoruz, onlara tırmanıyoruz, onlardan aşağı düşüyoruz.

📖Öncelikle duygularının uzun zamandır tekrarlanmasından usanmış. Artık onu şaşırtmıyorlar. Kendime ait hiçbir yeni deneyimim yok, türünden bir cümle uygun düşer ona.

📖Biraz da korkuyorum kendi sözlerimi okumaktan. Kendimi o sözlerin içinde okumaktan.


Eveet, diğeri elimde aylarca süründükten ve ondan sonra elime aldıklarım da bir türlü ilerleyemedikten sonra ben en iyisi bildiğim ve sevdiğim bir yazarın kitabını bulayım dedim. Çıt Yok ve Sincap 'la tanıştığım İsmail Güzelsoy'un Kıpırdamıyoruz'unu elime aldım.

Almamla da bitirmiş olabilirim.

Kitabım bir de Çıt Yok ile yolları kesişmesin mi ? Başka keyifli oldu böylesi.

Kıyamet söylentilerinin arasında herkesin mahşer korkusu ile dolaştığı zamanda Settar'ın kendi hayatının sırlarını öğrendiği bir yolculuk. Yine hikâyenin içine ışınlıyor bizi yazar. Settar ile ilmek ilmek öğreniyoruz her şeyi. Hikâyeler hikâyelere karışıyor. Kitap elden bırakılmıyor .



📷 "Hudutları görebilmek...evet insan hayatın hudutlarını ne kadar vakitlicr tanırsa o kadar çabuk bilge haline gelir" .... " Hudutları bilirsen onları kolayca aşarsın çünkü, yoksa onlara mahkûm olursun çocuğum."

📷İki insan arasında oluşan gizli dil ne kadar değerlidir, biliyor musun ? Ortak geçmişi, ortak acıları, ortak yalanları şifreleyen gizli bir dildir o. Sevginin en billur hali.

📷Kendi hikâyesini hemen tanıyamaz insan. Kendi yüzü, kendi sesi kadar uzak ve yanıltıcıdır çünkü. Çünkü insanın hikâyesi onun kendi yazdıklarından oluşmaz. İyi insanların hikâyesini başkaları yazar.

📷Yalnız insanlardık biz. Yalnız insanların yaptığı gibi başkalarına bakardık. (...) Başkalarının hayatı yaşamakta olduğunun tek kanıtıdır bir bakıma.

📷Sevdiklerimize söylediğimiz yalanlar özeldir Perva. Onları kandırmak için değil avutmak için yalan söyleriz.

📷Deliler zamanın gerçek sahipleridir, kim ne derse desin. Geleceğin ve geçmişin kaybolduğu tek akıl , terk edilmiş bir akıldır çünkü. Deli Saraylı karşımda oturup hâlâ bana gülümsüyordu ve ben onu görmezden geliyordum. Çünkü bir delinin zamanına hapsolmaktan korkuyordum. Onun şimdisi ile benimki aynı olamazdı. Çünkü onun şimdisi gerçekti. Oysa benimki geçmişle geleceğin birbirine düğümlendiği sisli bir coğrafyada yaşanıyordu .

📷İyilik, kimseye zarar vermemek değil, kimsenin zarar görmemesine gayret etmektir.

📷Haksızlığa uğradığına inanan herkes gibi hazsızlık yapmayı kendine hak bellemişti.

📷Acılarımızın ,kurtulmamız gereken düşkünlükler olmadığını anlamıştım.

📷Başkalarına acı çektirmekle, başkalarını yok etmekle , canına kast etmekle mutlu olmaya çabalayan birini affettiğimiz anda acı çekenlere, diri diri toprağa gömülenlere ihanet ederiz.

📷On beş yaşımızdaki halimize de, otuzlu yaşlarımıza da , ellilerindeki insana da 'ben 'diyoruz ya, aslında gülünç değil mi bu ? İnsan değişir. 

İşte bu hafta salımızda birikenler bunlar. Umarım haftaya yine yazarım :D

Benzer yazılarım

13 Yorum

  1. çekici bir kitaba benziyo :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen de seversin, çeviri ile ilgili dedikleri güzeldi.

      Sil
    2. Yıllar sonra bu hesabımı açtım ve eski zamanlardan bir selam bırakmak istedim.
      Buraya bir kalp emojisi ve sevgiler :)

      Sil
  2. okuduğum kitapları irdelemek istiyorum ben de, 52 olmasa da kaç tane olursa kabulümüz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet irdelemek çok iyi geliyor. Geçen sene okuduklarımı hatırlamıyorum bile, yazmamışım buraya doğru düzgün.

      Sil
  3. 2. kitap ilgimi çekti okuyabilirim belki..

    YanıtlaSil
  4. Mercier 'in bu kitabının farkına varmamışım, ama yavaş okunuyor idiyse hemen bulaşmak ta istemem, sen ev mev demişsin ama bence Mercier'in biraz tarzı bu katmanlı anlatımlara da temas ediyor sanki, dur bakalım bir bakarak olalım. Ev işleri bitti gelsin kitap paylaşımları diyelim o halde...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim kafam dağınık ve taşındığım için neredeyse beş ay elimde dolaştı Eylem. Dinç bir zihin istiyor okurken, elinden uzun süre bıraktığında, benim gibi balık hafızalıysan kim kimdi hatırlayamıyorsun. Kitabın sonunda hâlâ bu kimdi diye aradım diyebilirim. Ama gerçekten güzeldi, aksi halde okumaya çalışmayıp bırakırdım ihtimal :)

      Sil