Nostaljik Pazartesi
Temmuz 27, 2020Küçük Anne etiketi ile annelik hallerimi yazıyorum genelde.Bu da üç sene öncesinden bir yazıymış.
25 Ağustos 2017 Cuma
Çocuğum İçin Önemli Olan Ne?
Çocuğunuz için İngilizce önemlidir diye yazıyordu reklâmda.
Bana göre çocuğunuz için en önemli şey onunla vakit geçirmeniz ve bol bol sevmenizdir, başka hiçbir şey değil.
Parmakları kukla gibi oynatmak en elektronik oyuncaklardan değerlidir, seleye çorap atmaca oynamak tablette kendi kendine basket oynamasından değerlidir.
Sürekli yanında durmak değil ama yanında olduğunuzu hissettirmek, sıkılıp yanınıza geldiğinde on dakika yanına oturup yeni bir oyun kurmasına yardım etmek yeterlidir çoğu zaman.
Ağzınızı her açtığınızda ödevlerden, sınavlardan söz etmek yerine güzel şeylerden, hayallerden, sevgiden, hatıralardan bahsetmek..
Onu her türlü kursa koşturmak yerine mutfakta karşılıklı sütlü kahve içmek, onun asıl sevdiğini bulup ona eğilmek değerlidir.
Ben çalışkan bir öğrenciydim. Sınava girmek istemediğimden ne kolej ne anadolu lisesi hiçbirine gitmedim. Yabancı dilim fransızcaydı. Üniversite bitene kadar da o dili gördüm. Gramerini öğrendim konuşma sıfırdı. Okul bittiğinde dil kursuna giderim diyordum. Öyle de oldu, yüksek lisansı kazanınca mecburen bir sene ingilizce kursuna gittim.
İşe girdiğimde kolej mezunları üçüncü dereceden dil tazminatı alırken ben ikinci dereceye de yükseldim. Evet kırık dökük ingilizcem var, kendimi zar zor ifade ediyorum. Ama hayatımda hiç ingilizce konuşmak zorunda kalmadım ki.
Üniversiteden mezun olduktan sonra eline diyeceği cümleleri yazıp vererek İngiltere'ye yolladığımız arkadaşımız vardı. Şu an hem fransızca (fransızla evlenip orada yaşadı bir müddet) hem ingilizce şakır şakır konuşuyor. Gerekince öğreniliyor demek ki.
Çocuklarım devlet okuluna gittiler. Ekstra tek kurs aldırmadım. İkisi de lisede hazırlık okudu (Bilgiç ortaokulun son iki senesinde de iyi ingilizce gördü) şu an çatır çatır konuşuyorlar.
Küçüklükleri bakkala giderken araba plakası okumak, karıncalara kırıntı atmak, bahçede suyla oynamakla geçti. Dershaneye sınavlardan önceki sene gittiler sadece. Okul seçerken eve en yakın olmasıydı benim için önemli olan. Evde bol bol oynadılar, uyudular, tembellik yaptılar.
Lütfen panik olmayın. Çocukları olmadıkları şeyler olmaya zorlamayın. İki yaşında matematik öğrenmesi gerekmiyor. Annesine bol bol sarılıp usandırıcı sorularına cevap alması yeterli.
Dönüp baktıklarında içlerini sıcacık yapan bir çocuklukları olması onlara verebileceğimiz en büyük hediye. İngilizce, matematik ve diğer bir sürü zamazingo her zaman öğrenilebilir, çocuklukları ise sadece kısacık bir dönem...
Bana göre çocuğunuz için en önemli şey onunla vakit geçirmeniz ve bol bol sevmenizdir, başka hiçbir şey değil.
Parmakları kukla gibi oynatmak en elektronik oyuncaklardan değerlidir, seleye çorap atmaca oynamak tablette kendi kendine basket oynamasından değerlidir.
Sürekli yanında durmak değil ama yanında olduğunuzu hissettirmek, sıkılıp yanınıza geldiğinde on dakika yanına oturup yeni bir oyun kurmasına yardım etmek yeterlidir çoğu zaman.
Ağzınızı her açtığınızda ödevlerden, sınavlardan söz etmek yerine güzel şeylerden, hayallerden, sevgiden, hatıralardan bahsetmek..
Onu her türlü kursa koşturmak yerine mutfakta karşılıklı sütlü kahve içmek, onun asıl sevdiğini bulup ona eğilmek değerlidir.
Ben çalışkan bir öğrenciydim. Sınava girmek istemediğimden ne kolej ne anadolu lisesi hiçbirine gitmedim. Yabancı dilim fransızcaydı. Üniversite bitene kadar da o dili gördüm. Gramerini öğrendim konuşma sıfırdı. Okul bittiğinde dil kursuna giderim diyordum. Öyle de oldu, yüksek lisansı kazanınca mecburen bir sene ingilizce kursuna gittim.
İşe girdiğimde kolej mezunları üçüncü dereceden dil tazminatı alırken ben ikinci dereceye de yükseldim. Evet kırık dökük ingilizcem var, kendimi zar zor ifade ediyorum. Ama hayatımda hiç ingilizce konuşmak zorunda kalmadım ki.
Üniversiteden mezun olduktan sonra eline diyeceği cümleleri yazıp vererek İngiltere'ye yolladığımız arkadaşımız vardı. Şu an hem fransızca (fransızla evlenip orada yaşadı bir müddet) hem ingilizce şakır şakır konuşuyor. Gerekince öğreniliyor demek ki.
Çocuklarım devlet okuluna gittiler. Ekstra tek kurs aldırmadım. İkisi de lisede hazırlık okudu (Bilgiç ortaokulun son iki senesinde de iyi ingilizce gördü) şu an çatır çatır konuşuyorlar.
Küçüklükleri bakkala giderken araba plakası okumak, karıncalara kırıntı atmak, bahçede suyla oynamakla geçti. Dershaneye sınavlardan önceki sene gittiler sadece. Okul seçerken eve en yakın olmasıydı benim için önemli olan. Evde bol bol oynadılar, uyudular, tembellik yaptılar.
Lütfen panik olmayın. Çocukları olmadıkları şeyler olmaya zorlamayın. İki yaşında matematik öğrenmesi gerekmiyor. Annesine bol bol sarılıp usandırıcı sorularına cevap alması yeterli.
Dönüp baktıklarında içlerini sıcacık yapan bir çocuklukları olması onlara verebileceğimiz en büyük hediye. İngilizce, matematik ve diğer bir sürü zamazingo her zaman öğrenilebilir, çocuklukları ise sadece kısacık bir dönem...
10 Yorum
Ne güzel bir yazı olmuş,
YanıtlaSilNe tatlı bir ailesiniz :)
Teşekkür ederiz :)
SilNe güzel yazmışsın Handan. çevremde çocuğunun sınavda düşük not aldığını söylemeye utanan anneler var. hepimiz geçtik o yollardan önce insan olsun ama aileler için çok önemli oldu maalesef. benim oğlum liseden sonra okumak istemedi yapacak bir şey yok nasıl istersen dedik. ama hak nedir insanlık nedir biliyor o yeter bencede
YanıtlaSilEn önemlisi onlar.
Silooooo oooo çatır çatır anneee :)
YanıtlaSilNe demezsin :D Demin rüyamda Bilgiç tepemin tasını bir attırmıştı ki, başıma ağrı saplanarak kalktım. Oğlum dedim uykumda bi rahat bırakaydın bari :D
SilYazı içinde yazı yayımlanma özelliğini de böylece öğrenmiş oldum ben :)
YanıtlaSilKopyala yapıştır yapıyorum, pek bir numarası uok aslında :)
SilŞimdinin anneleri çok bilinçli😋
YanıtlaSilAllah annelere sabır, akıl, fikir versin. Wn başta sabır ama zira akıl fikir de bi işe yaramıyor sabır olmadan :D
Sil