Nostaljik Pazartesi

Temmuz 13, 2020

Pazartesi bitmeden yetiştirdim :) Sıcak havalarda serin serin. (Hoş ben şu an uzun kollu ile oturuyorum ama o bizim evin kutupluğu :)

29 Haziran 2014 Pazar

Eh Buralara Kadar Sırf Ağaç Ev İçin Gelmedik Herhalde :)

Saklıkent'te 1996 yılının şubat ayında gelmiştim. Ama tabi kış olduğundan kapısından bakıp dönmüştük :)


Önce 100-150 metre kadar tahta iskeleler var. Çünkü bu kısım derin ve debisi yüksek. Orayı geçtikten sonra harika bir yere varıyorsunuz.


Bu güzel alanda dönüşte biraz dinlenme molası vereceğiz, şimdi şu en soğuk bölgeyi geçip karşı kıyıya ulaşmalıyız.


Plastik ayakkabı şart :) Terlikleri parçalanan veya ayağından çıkan çok kişi gördük. Aslında en rahatı sudan etkilenmeyen sandaletler olsa gerek. Zira bizim plastik ayakkabılar sürekli kumla dolduğundan çıkartıp giymeye çalıştık.


Burayı saatlerce izleyebilirim sanırım. Ama kurtuluş yok, geçicez karşıya :) Neyse ki o kısımdan su ısınıyor. Gerçi bana ölümcül soğuk gelmedi ama çocukların peşinden yüzerken elimin uyuştuğu denizlere çok girmişliğim vardı, belki ondandır :)


E, burası rahatmış :) On yedi km mi demiştiniz?


Geçen gün seyrettiğimiz Croods'un ardından durur muyuz hemen hikâyeye başladık. Bir aile varmış, rahat evlerini bırakıp kendilerini bir kanyona atmışlar. And Dead!



Ha ha ha.. Bize bir şey olmadı ama gayet saçma bir şekilde güneş gözlüğümü suya düşürdüm, sonra yakala yakalayabilirsen... Getti getti..


Kendimize sopa yaptık ki suyu ölçelim :) Gerçi sopalı da olsa Bilgiç birazdan suya düşüp tişörtsüz gezinmeye başlayacak :)



A-haa biraz zorlaşıyor mu ne :)


Aslında içindeyken bu kadar daracık durmuyordu, fotoğraflarda ince çıkmış kerata :)


Biz ve arkamızdaki turist grubu bir yerden geri dönecekken, önden gidip orayı geçerek hepimizin devam etmesini sağlayan Metehan büyük bir ciddiyetle iş başında :)



Tepemize düşmese bari..

Bir saatlik yürüyüşün ardından artık boğazımıza kadar girmemiz gereken yere gelince fotoğraf makinamızın can güvenliği açısından geri dönmeye karar verdik :) Hem su hem de tırmanma var, bizimkiler ne kadar mutlu oldular burada tahmin edebilirsiniz.

 İşte yine girişteyiz..


Yerinde durmuyor hiç bu oğlan :)


Yeşil, su, ışık... Yine beni benden alıyor..


Çıkışta gittiğimiz yer de başka güzel. Gözlemeleri beklerken ayağımı sokuyorum hemen suya.. Buzzz gibi. Kim daha çok duracak yarışması yapıyoruz. Can beni zorla çıkartarak cıvızlıyor. Metehan'la ise unutup çıkartıyorum. Seviyorum ben soğuk suyu anacım :)


Artık bu kadar koşturmanın ardından son otelimize gidip tembellik etmek vaktidir. Hiç kıpırdamıycaz yerimizden.. Eee, bi güncük kıpırdasak sayılmaz di mi :)

Benzer yazılarım

16 Yorum yap

  1. Okurken üşüdüm ben :)

    YanıtlaSil
  2. Bana su de Handan, nehir de, deniz de :) Gözleme de! Ayran de! :D:D pardon hatlar karıştı.

    YanıtlaSil
  3. Yanıtlar
    1. Metos önden gidip inat etmese ben de pek ilerleyemezdim :)

      Sil
  4. Sayende bir sürü detay öğrendim, gitmiş kadar oldum Saklıkent'e (Pandemi bu etkiyi artırdı galiba:)
    Serinlik etkisi de geldi. Daha ne olsun. Çoook teşekkürler Handan:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sereserpe gezmeyi, gördüğümüz yere oturmayı, endişesiz dolaşmayı özledik.

      Sil
  5. Buraya gitmeyi çok istiyorum ama benim sonum da Bilgehan gibi olabilir hahahaaaa :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hava sıcakken önemli değil, iyi geliyor :D

      Sil
  6. 17 sene önce gitmiştik, bele kadar suya girilen bir bölge vardı daha başlarda. zaten soğuk su,
    biz de geri dönmüştük. ama harika bir yer..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orası tek soğuk olan yerdi, geçince gerisi ılıktı :)

      Sil
  7. Doğa fotoğrafları eşittir huzur, gidip görmüş kadar oldum; bilgiler için teşekkürler :)

    YanıtlaSil