Boşluk-7

Nisan 26, 2015

Eve girdikten sonra cep telefonunda bulduğu eşinin numarasını çevirdi bir kez daha. Sabah da aramıştı ama cevaplamamıştı kimse. Uzun çalmalar sonunda bir bayan açtı.

-Siren AŞ buyurun.
-Alo, iyi akşamlar. Taner Bey ile görüşmek isterdim.

İçinden umarım hangi Taner Bey olduğunu sormaz diye dua ederek bekledi.

-Taner Bey şu anda burada değil. Bir yazı dizisi hazırlamak için Afrika'ya gitti. Dört beş aydan önce de dönmeyecek.
-Kendisine ulaşabileceğim bir numara yok mu acaba? Ben Lerzan, eski eşiyim, onunla konuşmam gerekiyor.
-Lerzan Hanım, biz ona ulaşmıyoruz, o bizimle iletişim kuruyor. O da çok gerekli olursa. Ancak kendisi ararsa notunuzu iletebilirim ama zaman konusunda söyleyebileceğim bir şey yok.
-Bu devirde iletişim kuramamak mümkün mü hâlâ?
-Kendi tercihi, hazırlayacağı yazı için tamamıyla gittiği yerle bütünleşir biliyorsunuz.

Keşke bilseydim diye düşündü çaresizce.

-Peki.. Eğer haber alırsanız, beni aramasını söyler misiniz lütfen, çok önemli.
-Tabi, notumu aldım.
-Teşekkürler.
-İyi akşamlar efendim.

Bir duvar daha diye söylendi. Nereye dönse bir duvar beliriyordu sanki önünde.

-Sanki geçmişimi tamamıyla kaybetmem için düzen kurulmuş bana. Afrika ha! Bir tane normal bir şey yok muymuş benim hayatımda!

Sabah uyandığında kendisini koltukta buldu. Gece televizyonun karşısında, başkalarınınkini izleyerek hayatını unutmaya çalışmış, sonunda orada uyuyakalmıştı.

Saat henüz yediye geliyor, günün ilk ışıkları yükseliyordu. Evden çıkıp sahilde yürümek istedi birden. Zayıf ve sağlıklı halinden yürüyüş yapan bir insan olduğu sonucuna varmıştı zaten. Gerçi dolapta eşofman ararken geçirdiği uzun süre sonunda bu konuda şüpheleri oluştuysa da sonunda bir şeyler bulup dışarı çıktı.

Günün ilk saatlerinin huzuru ve ümidi sinmişti etrafa. Kuşların cıvıltıları insanın yüreğine yaşama sevinci vermek içindi sanki. Havada toprak ve sabah kokusu..Ve ona karışan bahar..

Dallardaki ışık oyunlarını seyrederek yavaş adımlarla deniz tarafına doğru yöneldi. On beş dakika sonra sahildeki kayalara oturmuş dalgaları izliyordu. Büyülenmişçesine kaldı orada bir süre..

-Lerzan Hanım, siz misiniz? Günaydın.




Hikâye

Benzer yazılarım

6 Yorum yap

  1. Ayy bak yaa!!!! Eskiden radyolarda arkasi yarinlar olurdu, cocuktum ama heyecanla beklerdim. Buda oyle oldu valla:)) Gene en heyecanli yerinde bitti...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ha ha ha Mevlüde, sen beni güldürdün Allah da seni güldürsün:-)

      Şuracıkta kan ter içinde hikâyenin sonraki bölümünü yazmaya çalışırken bir anda zamanda yolculuk da yaptım. Sayende oğluşlara da Arkası Yarın'ın ne olduğunu anlattım bu arada:-) Sağolasın:-)

      Sil
  2. 6. bölümü gözden kaçırmışım iki bölüm okudum şahane devam ediyor. Heyecanla bekleyeceğim :)

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizlerden böyle yorum gelince yazmak daha keyifli oluyor Çınar, teşekkürler:-)

      Sil
  3. O komşusu muydu günaydın diyen peki bu adam neyin nesi onu da anlat biraz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlattım merak etme GeCe:-) Bu sefer her şeyi, herkesi anlatıyorum:-)

      Sil