Nostaljik Pazartesi
Mart 26, 2018Dün Metehan'ın doğumgününü onun sınav haftası başladığından aile içinde yemekle geçirince uzun uzun eskilerden sohbet ettik. Küçük küçük bir sürü hatıra. Öyle keyifli oldu ki :) Bu sabah da nostalji yazısı seçerken elim Küçük Anne etiketine gitti, İstanbul'a ilk taşındığımız zamanları hatırladım.
Hepinize günaydın, ileride dönüp baktığınızda içinizi sıcacık yapacak anılarla dolduracağınız bir haftaya açılsın sabahınız :)
20 Aralık 2014 Cumartesi
Okul Yolu
Çocuklarla okula senelerce yürüyerek gidip gelmemiz çok güzel oldu:-) O on beş dakika ne sohbetler gördü.
Onlar bana okulda yaşadıklarını ya da daha çok oynadıkları oyunları, yaptıkları oyuncakları anlattılar. Ben de onlara çiçekleri gösterdim. İsimlerini söyledim, koklattım. Şiir okudum. Değişik değişik değil aynı şiirleri okudum daha çok ki akıllarında kalsın. Şairlerini söyledim:-)
Meselâ okul yokuşundan nefes nefese çıkarken:
Öteki dünyada akşam vakitleri
Fabrikaların paydos saatinde
Bizi evlerimize götürecek olan yol
Böyle yokuş değilse eğer
Ölüm hiç de fena bir şey değil
Dedim onlara Orhan Veli'nin dizeleriyle:-)
Ya da sabahın ilk saatlerinde kuş sesleri duyduğumuzda
Ne doğan güne hükmüm geçer
Ne halden anlayan bulunur
Ah aklımdan ölümüm geçer
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur
Ve gönül Tanrısına der ki
Pervam yok verdiğin elemden
Her mihnet kabulüm yeter ki
Gün eksilmesin penceremden...
Dedim Cahit Sıtkı'nın mısralarında..
Pervam yok ne demek, mihnet ne demek anlattım.. Ne kadar akıllarında kalırsa kârdır...
Sonra bu sene Metehan edebiyat dersinde keyifle şiirlere bakarken bana "Anne biliyor musun ben şiiri ne zaman sevdim " dedi.. "Ne zaman oğlum" dedim.. "Sen bize yolda giderken Gün Eksilmesin Penceremden 'i o kadar güzel okumuştun ki, işte o zaman"
Büyük anlar beklemeyin çocuklarınıza büyük sözler etmek için. Günün içindeki sıradan milyonlarca an emrinize amade... Sofrada, giyinirken, servis beklerken, arabada giderken.. Sözlerin de büyük olmasına gerek yok, minik, küçük hayatı aydınlatan ayrıntılardan bahsetmek de yeter...
Onlar bana okulda yaşadıklarını ya da daha çok oynadıkları oyunları, yaptıkları oyuncakları anlattılar. Ben de onlara çiçekleri gösterdim. İsimlerini söyledim, koklattım. Şiir okudum. Değişik değişik değil aynı şiirleri okudum daha çok ki akıllarında kalsın. Şairlerini söyledim:-)
Meselâ okul yokuşundan nefes nefese çıkarken:
Öteki dünyada akşam vakitleri
Fabrikaların paydos saatinde
Bizi evlerimize götürecek olan yol
Böyle yokuş değilse eğer
Ölüm hiç de fena bir şey değil
Dedim onlara Orhan Veli'nin dizeleriyle:-)
Ya da sabahın ilk saatlerinde kuş sesleri duyduğumuzda
Ne doğan güne hükmüm geçer
Ne halden anlayan bulunur
Ah aklımdan ölümüm geçer
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur
Ve gönül Tanrısına der ki
Pervam yok verdiğin elemden
Her mihnet kabulüm yeter ki
Gün eksilmesin penceremden...
Dedim Cahit Sıtkı'nın mısralarında..
Pervam yok ne demek, mihnet ne demek anlattım.. Ne kadar akıllarında kalırsa kârdır...
Sonra bu sene Metehan edebiyat dersinde keyifle şiirlere bakarken bana "Anne biliyor musun ben şiiri ne zaman sevdim " dedi.. "Ne zaman oğlum" dedim.. "Sen bize yolda giderken Gün Eksilmesin Penceremden 'i o kadar güzel okumuştun ki, işte o zaman"
Büyük anlar beklemeyin çocuklarınıza büyük sözler etmek için. Günün içindeki sıradan milyonlarca an emrinize amade... Sofrada, giyinirken, servis beklerken, arabada giderken.. Sözlerin de büyük olmasına gerek yok, minik, küçük hayatı aydınlatan ayrıntılardan bahsetmek de yeter...
18 Yorum
günaydın Handan. Yıllar önce bu yazıyı okuduğumda o kadar içime işlemişti ki, hemen hatırladım. Ne güzelsin annesin sen ya <3
YanıtlaSilÇenebaz
Elimden geleni yapmaya çalışıyorum Çenebaz, yeterli oluyor mu göreceğiz zamanla :) Teşekkür ederim canım :)
SilGünaydın Handan. Bazen kaçırmışlık hissine kapılsam da genelde benim de var çocuklarımla böyle an'larım. Daha çok olsun isterdim:(
YanıtlaSilBen de öyle isterdim Kadriye, sanırım ne yaparsak yapalım o his hep olacak.
SilÇok beğendim, çok hem de...
YanıtlaSilAynı şiirleri ezberleyip çocuklara okuyacak kadar
Okul hayatı, bilgisayar dünyası derken çocuklara bu tarz şeyleri verebilecek sadece biz varız De Kubad. Küçük, minik dokunuşlar.
Sil"Büyük anlar beklemeyin çocuklarınıza büyük sözler etmek için" bu sözü çok beğendim ve aklımın bir köşesine yazdım. Metehan çok şanslı bir evlat. Nice mutlu yılları olsun inşallah :))
YanıtlaSilTeşekkür ederim Yıldız, ben de çok şanslı bir anneyim :)
SilHarika tavsiyeler:-)
YanıtlaSilHerkesin doğrusu başka olsa da kendiminkileri paylaşmak belki ilham verir diyorum Aze :)
SilSen ne harika bir anne, harika bir insansın Handan abla..
YanıtlaSilTeşekkür ederim Kerime, harika değilim tabii ki ama arada bak bunu doğru yapmışım diyebildiğim için mutluyum.
SilHaberin olsun Karpuz Apartmanı'nda ömür yettiğince yani yazdığım sürece Zeynep ve Gülse'nin çocuklarına bir şeyler mesela şiir filan öğretirken senden esinleneceğim.:)))
YanıtlaSilEn kötü gününüz böyle geçsin, bu arada günaydın. (saat tam 12.00):)))
Çok mutlu olurum Müjde :) İyi akşamlar canım :)
SilNe güzel bir yazı olmuş. Biz de kızımla 7 yıldır okula yürüyerek gidip geliyoruz. Anasınıfını da sayarsak 8... Bizim için de bu anlar çok kıymetlidir. Sizin de yazdığınız gibi, her anın değerini bilmek gerek. Büyük zamanlar beklememek... Yoksa, o büyük zamanlar hiç gelmeyebiliyor. Bana da nostalji yaşattınız :) İyi ki bu yazıyı hatırlamışsınız, sevgiler...
YanıtlaSilOkul yolu çok güzel , değil mi Beyaz Sardunya. Benden de sevgiler :)
SilSen nasıl güzel bir kadınsın öyle ♥
YanıtlaSilO senin bakışından öyle canım :)
Sil