Su Geçirmez Bölmeler..

Mart 12, 2016

Şimdi anacım ben buraya pek dertlenmem bilirsiniz. Ama tabi benim hayatım da güllük gülistanlık değil. Öyle görmeyi seviyorum sadece.  Güzel şeylere bakıp küçük mutlulukları gözden kaçırmamaya çalışıyorum.

Oğluşumun biri uzaklarda.  Neyse az kaldı dönmesine. Sevdiği şeyi yapıyor diye hüzünlenmeyi yasakladım kendime.  Ayrılıklar sadece böyle olsa keşke diyorum. Kafam böyle işliyor benim.

Babacığımı kaybettiğimde 29. yaşgünüme beş gün vardı. Tam isyanlardayken aklıma 21. yaş günüm geldi. O gün nefes alamamıştı gözlerimin önünde, hastaneye zor yetişmişti. Sonraki günlerde de neler neler atlatmıştık. Bir an o sekiz senenin bana armağan edildiğini düşündüm. Sekiz sene daha babacığımla geçirdim. Okulumdan mezun oldum, işe girdim, evlendim, hatta torun bile sevdi.  İsyanım geçti, şükürle doldum birden.  Kafam böyle işliyor benim.

Durup dururken bacağım sakatlandı. Yürürken bir anda bir şey koptu içinden sanki. On beş gün basamadım üzerine, iki aya yakın evden çıkamadım. Çok yorulmuştum öncesinde evren bana dinlen diyor dedim. Ve aynı zamanda şunu fark ettim ki, hayatımı ertelemeyi bırakmam gerekiyor.  Çocuklar büyüsün,  aman kimse kırılmasın, hep beraber yapamıyorsak kalsın derken ertelediğim şeyleri hiç yapamayabilirim. Vücudum aynı kalmıyor. Nasıl artık tenis oynayamaz, bungee jumping yapamazsam ileride şimdi yaptıklarımı da yapamayabilirim. İşte o zamandan beri istediklerim üzerinde daha ısrarcı davranıyorum. O sayede geçen sene Roland Garros'a gittim. Kafam böyle işliyor benim.

Bilgehan oğlum çok zor bir çocuk.  Dün deneme sınavında uykum geliyor yapamıyorum diye ağlayıp bir sonraki sınava girmemiş. Uykusu da yok oysa. Bir gün önce ödevlerini yaparken bir sürü hediye çekilişi yaptık, okula yolcu ederken keyifliydi. Arkadaşlarıyla vakit geçiremiyor diye bugüne bir buluşma ayarladım. Tam bütün her şeyi doğru yaptığımı düşünürken okuldan ağlamayla ilgili telefon geldi.  Teog annesi olarak bu kadar çocuğunu sıkmayan, onun kişiliğine saygılı orta yolu bulmaya çalışan biri olarak çok daraldım. Nereyi kazanırsan kazan fark etmez, sen elinden geleni yap yeter dışında ağzımdan bir söz çıkmazken gerilimin kaynağı ne bilemeden çaresiz hissettim.  Ama vardır bu işte de bir hayır benim kişiliğimi törpüleyip şekil veriyordur diyorum şu anda sadece, kafam böyle işliyor benim.

Dale Carnegie'nin Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak adlı kitabında ( Ki en sevdiğim kişisel gelişim kitaplarındandır) su geçirmez bölmelerde yaşamaktan söz eder. İşte o kısım çok iyi işler bende. Kapatırım bölmeleri, bulaşmasına izin vermem heryere. Meselâ Can'la kavga etmişimdir evden çıkmadan önce ama gezme keyfimi kaçırmak istemem. Ona derim ki, şimdi hiç canımı sıkamayacağım, dönüşte devam ederiz kızmaya.. Hatta şimdilerde onu da demiyorum.  18 (+6) yıldır aynı şeylerde anlaşamıyoruz zaten, pöh, sürekli kızmamın bir anlamı yok yani. Kafam böyle işliyor benim.

Diyeceğim o ki, hayat kimseye kolay değil. Osho'nun bir kitabında okuduğum gibi sırtında yüküyle ormanda ilerlerken hayatın güzelliklerini göremeyen birisi kral olsa da göremez. Sabah otobüsü kaçırmamak için koşmaya sinirlenmek yerine koşamasak ne olurdu diye düşünmek polyannacılık değil, yaşadım,  karşıdan karşıya geçebilmek için bütün arabaları durdurmak zorunda kalıp bir türlü karşı tarafa ulaşamadığımda.  Kaldırıma çıkmak için zorlandığımda. Elerim kapıyı açacak kadar anahtarı tutmadığında sıradan işlerin ne büyük hediyeler olduğunu gördüm.

Yaşamak çok güzel. Derin bir nefes alıp buna şükrettiğimizde yüzümüzde beliren gülümsemenin yüreğimize yayılan sıcaklığını kimse bize veremez.

Bugün çok uzun yazma rekorumu kırdım sanırım. Buraya kadar okumayı başaranlara babamın şu dizelerini hediye ediyorum.


Günaydın hepinize :)

Benzer yazılarım

28 Yorum yap

  1. Günaydın canım benim...
    Ne de güzel anlatmışsın olması gerekeni... Yüreğine sağlık...

    Bazen ben nerde hata yaptım diyorum... Bunalıyorum hatta...
    Bazen kıyas ettiğim de olmuyor değil hani... Neydi sorun diyorum...
    Ağlıyorum çokça...
    Sonra bardağın dolu kısmına yönelince şükür diyorum...
    Şükredebilmek nasıl da güzel geliyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolu kısmın verdiği güçle herşey dayanılır hale geliyor değil mi Şebnem. Biz hepsiyle başa çıkarız evelallah :) Çok şükür :)

      Sil
  2. Günaydın Handan. Yanında olsaydım seni kocaman kucaklayıp alnından öperdim. Böyle yaşama tutunan, böyle düşünceli ve saygılı, böyle umutlu insanları çok seviyorum ben. Bir insan kalabalığı düşün, sen ve senin gibi düşünüp yaşayanlar dev gibi oluyor benim gözümde. Güzel insan seniii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Gökçe, yalnız olmadığımızı hissetmek çok güzel, hissettiğimiz bu duyguları kendimize saklamayıp paylaşmak da başka güzel. Teşekkür ederim canım. Kocaman bir kucak da benden sana :)

      Sil
  3. Sen tam bir Polyanna'sın. :))) Keşke ben de öyle olabilsem. Ha yanlış anlama şükretmeyi bilmeyen biri değilim ama biliyorsun benim blog yazma sebebim genelde siyaset...o yüzden de pek iyimser takılamıyorum. Tepem atıyor. Haklısın bu arada kimsenin hayatı kolay değil ve kimse kimsenin neler yaşadığını bilemez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşin içine siyaset girince -ki benim gibi hiç alâkası olmayan biri bile görmezden gelemiyor artık- o bakış açısını elde tutmak zor oluyor Müjde. Yine de vardır bir hayır diyorum. Şu anda göremiyoruz ama ilerde çıkacak ortaya...

      Sil
  4. günaydın Handan:))) Muhteşem bir yazı ve altına imzamı atacağım bir yazı. Bende de böyle işler mekanizma. Hep her işte bir hayır vardıra inanırım, hep şükrederim. Kötü düşünceleri aklımdan atmaya çalışırım. Ama şu su geçirmez bölgeyi yapamıyorum, özellikle (senin örneğinden yola çıkarak) eşimle ilgili kısımlarda. olumsuzluk o gün peşimi bırakmaz benim. yaptığım hiç bir şeyden zevk almam. bir de onu başarabilsem ....
    Çenebaz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günaydın Çenebaz. Ben de eşimle bozuşmuşsam çok etkileniyordum. Sonra baktım kendimi yiyip durmam bir işime yaramıyor. Derin bir nefes alıp sıyrılmaya çalışıyorum. Hayır hep aynı şeyler. Ya sürekli kızıp üzüleceğim ya da boş veeer diyeceğim :)

      Sil
  5. Ne harika yazmışsın. Babanın dörtlüğü ne güzel bir hayat dersi.
    Hayat felsefen babandan geliyor, kesin ve yazdıkların şu an Osho'nun öğütlerinden daha etkili geldi, inan.
    Hayat hep güzellikler getirsin sana. Yüreğine sağlık Handan...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babamın dörtlüğünün çok da sevdiğim bir şarkısı var, bir gün paylaşırım Zeugma :)

      Hayat bize hep güzellikler getiremese de getirdiği büyük-küçük güzellikleri hep fark edip tadını çıkartalım.. Hep :)

      Sil
  6. O zaman biz de şöyle diyelim Handan..
    Babanıza rahmet olsun.
    Hayat bence de dediğiniz gibi, bazı detaylar için çok kısa, belki de pek çok şey için...

    "Hayat zamana küskün,
    Bir gün şen, bir gün küskün,
    Ömür de biter bir gün
    Ve her şey yarım kalır...”
    Sevgiler, Selamlar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım bu şarkılarla büyüyüp de bu bakış açısını yakalamamak imkânsızdır, değil mi Aze :)

      Teşekkürler hatırlattığın dizeleri için. Benden de sevgiler :)

      Sil
  7. Su geçirmeyen bölmelerde yaşamak fikri güzelmiş. Başarabilir miyim ki acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüncelerini yönlendirmeye alışınca gerisi kolay Fikriye :) Bırak olan olduğu yerde kalsın, sen onun güzel bir anını bozmasına izin verme..

      Sil
  8. Tabii ki de sonuna kadar okudum. Sizin yazılarınızı bi ayrı seviyorum ben. Ama bu sefer ilk cümleleri okuyunca biraz şaşırdım. Çünkü daha geçen günkü mim yazısında karamsar yazıları bıraktım bloguma gelen gülümsesin demiştiniz. Çok keyif aldığım için hala aklımda o yazı. Neyse işte siz kafam böyle işliyor benim dedikten sonra içim rahatladı sanki. Ayrıca hiç de uzun değildi, bir çırpıda okudum. Su geçirmeyen bölmeler tabiri de iyiymiş, yazdım bunu aklıma. Ahh bu arada kafanız çok güzel işliyor gerçekten :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Naz :) Benim ortalama yazı uzunluğumdan fazlaydı ama sıkmadan okunabildiyse ne mutlu :) O kitabı tavsiye ederim, ben çok sevmiştim.

      Sil
  9. Çok güzel yazmışsın Handan. Geçen de demiştim ya bu aralar buna ben de fazla ikna olmaya başladım. Her zaman diyordum hayırlısı olsun, şöyle olsun böyle olsun. Ama şimdi diyorum ki kendime istediğim her şeyi elde etsem bile istediğim okula gideyim, işimde istediğim şeyler olsun, istediğim kadar çocuğum olsun..vs. Hepsi istediğim gibi olsa bile bir gün ciddi ciddi bitecek yani. Bugün yanımızda olan bazı insanlar olmayacak, ki zor bence en zoru bu, sağlık sorunları olacak, o olacak bu olacak. Mutlaka bir şeyler olacak. En güzeli senin de yaptığın gibi durum için ne yapabiliyorsak yapmalı ve keyifimizi yerine getirmeli.
    Yoksa elde ettiğimiz bir şey yok aslında ne yaparsak yapalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayalimizdeki herşey gerçekleştiğinde eğer hayatın tadını çıkartmayı bilmiyorsak iki seçenek var Şenay. Bir ;yeni hayallere dalıp yine aynı moda gireceğiz. İki; boşlukta kalıp depresyona gireceğiz. Pardon bir de şu var, çok ertelemekten dolayı artık ilk hayal ettiğimizdeki mutluluğu vermeyecek olması. Yaşamak ince iş azizim :)

      Sil
  10. Çok sevdim çok öğrendim iyi ki yazdın <3

    YanıtlaSil
  11. Ah bayıldım yazına, eline emeğine sağlık.
    Carnegie'nin kitabını okumuştum, su geçirmez bölme fikrinden de oldukça etkilenmiştim ama bu tarz etkilenmeler bende kısa sürer maalesef. Yazınla yeniden hatırladım, "bulaştırmayayım, hayat geçiyor" dedim ama çok umutlu da değilim. Takıveriyorum ben, bir ayrıntı suratımı astırıyor birden. bu karakter sanırım, kolay kolay değişmiyor.
    TEOG meog, her türlü sınava sinir oluyorum ben. Bilge'ye başarılar, sana sabırlar diliyorum.

    Babacığına Allah rahmet eylesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de takılabiliyorum De Kubad. Ama takılmaktan kurtulmak için kendimi zorluyorum. Bir süre sonra da bu bir alışkanlık halini alıyor, takıldığım anda dikkatimi başka yerlere vermeye başlıyorum.

      Amin canım, teşekkürler :)

      Sil
  12. Hani demişsin ya 18 senedir aynı konularda anlaşamıyoruz, annemle babam da öyle :) Ben hep hala çözemediler diye bakıyorum ama şimdi düşündüm de her evlilikte bu tip "daraldığında öne sürme" noktaları var ve ilişkinin genel anlamda sağlam kalmasını sağlıyor. Bak ben de senin gibi çalıştırıyorum kafamı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaptın sen olayı Ceren :)

      Bizim bir arkadaşımız vardı, sürekli geriliyormuş herhalde Can'la ben tartışırken. Bir kaç sene sonra, 'Artık anladım, sizin geçinmeniz böyle" diyerek rahata kavuştu :)

      Sil
  13. Biliyo musun, son yazdığım 'Zaten kişisel gelişikiz!' yazımda örnek olarak Dale Carnegie'nin Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak kitabını da yazacaktım. Örnekleri uzatmayayım diye çıkardım. Yıllar önce çok bunalımlı ve çaresiz bir anımda, bir sahafın kapısının önünde yırtık pırtık karşıma çıkmış ve hayatıma yeniden başlayabilmem, yeniden ayağa kalkabilmem konusunda başucu kitabım olmuştu. Şimdi senin de çok sevdiğini duyunca dedim ki, boşuna bunca zamandır gelip gitmiyoruz birbirimize, pencerelerimiz aynı belli ki... :) Güzel bir paylaşım olmuş, her zamanki gibi...
    Sevgiler... <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoğu kimse bilmez o kitabı CS, annem vermişti bana da okumam için. Genç kızlığımın karmaşasında çok sevmiştim. Seneler sonra acaba ilk okuduğum kişisel gelişim kitaplarından olduğu için mi bu kadar etkilendim dedim ve yeniden okudum. Hayır, gerçekten de çok güzellerinden biri olduğu için etkilenmişim :)

      Evet ben de sana her gelip okuduğumda aynı pencereden baktığımızı hissediyorum. Ne güzel :)

      Benden de sevgiler :)

      Sil