***

Mayıs 03, 2011

Bir dağa çıkıp inzivaya çekilerek bir yerlere varılabileceğini hiç düşünemedim hayatta. Çocukların yanında bağıra bağıra oynarken kitabını okuyabilmek, birbirlerine zarar verecek derecede alevlenen tartışmalarında sakinliğini koruyabilmek, evde sürekli abur cubur doluyken yediklerine dikkat edebilmek zor olanı. Arada gidip bir dağa vursam kendimi de dinlensem diye geçiririm aklımdan.Daha vahim durumlarda, akıl hastanesinin bir odasında yere oturmuş, gözlerimi duvara dikmiş ileri geri sallandığımı düşünmek bile mutluluk verici bir hayal olur.

Bazen herşey üstüste gelir. Herşeyi kontrol altına almaya alışmış, düzenli , titiz insanların dünyasında hayat, herşeyin senin elinde olmadığını gösteriverir bir güzel. Okuduğun, öğrendiğini sandığın bir sürü felsefe yok olur anında. Umutsuzluk ve çaresizlik hissinden başka bir de isyan belirir yüreğinde. O kadar.

Bazen, her dakika kendine aslında ne kadar şanslı olduğunu hatırlatman gerekir. Şanslısındır da gerçekten. Sevdiklerin yanındadır, sağlıklıdır. Sen sağlıklısındır. Geri kalanı nedir ki?

Sabah "Mavi Tüy" ü okudum senin için. Biraz da kendim.


" Sana
        hiç bir katkısı 
            olmayacak nitelikte
                    bir sorun yoktur.

                            Sana kazandıracaklarına
                                   gereksinmen olduğu için
                                              sorunları ararsın"

Sonra "Martı"ya göz attım.

"Yaşam bağrında taşıdığı olanaklardan ötürü ne büyük bir anlam yüklüydü..."

Ve tabi ki "Bir"e baktım.

"Mutluluk haline dönüşemeyecek felâket yoktur"

Belki de bırakmak gerekiyordur arada ipin ucunu... Denize düşmüş çırpınıp duruyoruz, soluksuz kalıyoruz... Deniz değil yorgunluk bizi alıp alıp götürecek olan. Belki de bırakmak gerekiyor arada kendimizi... Batsak da çıkacağımızı bilmek. Ya da öğrenmek.

Hiçbirşey o kadar da kötü değil.

Sen de , ben de yorulduk sadece düşüncelerden...

Bir gün mola yapalım gel...

Her şeyi bırakalım. Sabah 7:45 vapuruna son anda atalım kendimizi. Kocaman çantanın içindeki vapur kartını kaybettiğini düşünerek telaşla ara her zaman yaptığın gibi. Ben daha uyanamamışken başından geçen bin tane komik olayı anlat. Alt arka açıkta köpükleri seyrederek denizin o gün de yine çok güzel bir renk aldığını düşünelim. Derin bir nefes alalım hayattan.

Sadece yorgunuz Any'cim. Düşüncelerden...

Küçücük bir kaçamak bile bizi toparlamaya yeter.

Benzer yazılarım

2 Yorum yap

  1. Ne güzel yazmışsın bugün sen yine,ne güzel geldin yüreğime...
    Uzaklardayım ya..
    beni kim toplayacak?:(

    YanıtlaSil
  2. Banucum

    "Zaman ve uzaklıkla sınırlı olmayanı yaşıyoruz biz. Uzaklığı yenince hep aynı yerdeyiz, zamanı yenince hep aynı anın içindeyiz. " Martı (R.Bach)

    YanıtlaSil