5 Eylül New York / 4

Eylül 14, 2019

New York'ta dördüncü günümüzde çekirdek ailemiz ikiye ayrıldı. Bilgiç ve Can New Jersey'e gittiler. Bilgiç arkadaşıyla buluşacaktı Can da alış veriş merkezi buldu kendisine.

Biz de Metos'la başbaşa takılıdık.


Whole Foods markete gidip kendimize suşi ve meyve alıp (biraz da kahvaltılık peynir falan.)  Central Park'a gittik.


Uzuuun bir piknik yeri arayışından sonra bir ağaç altına oturduk.


Central Park öyle içinde kaybolacak gibi bir yer değil görünüşte. Gökdelenleri gördüğünüzden yerinizi biliyorsunuz. Ama içinden geçen anayolların üzerinden geçmek falan gerektiğinde bir yön tutturup oraya ilerleyemiyorsunuz. Yollar dönüp abuk yerlere gidiyor. Çitlerden geçilmiyor falan. Bayağı uğraştık diğer yandan çıkmak için.


Piknik yaparken çevremizde dolaşan sincapların şirinliğine bakın.












İçeride uzun vakit geçirmenin tek negatif yanı Metropolitan Müzesine geç kalmış olmamız oldu.


Koskocaman müzeyi gezemedik üç saatte tabi.


Bu müze de Doğa Tarihi Müzesi gibi bağış usulü çalışıp gönlümüzden ne koparsa ödeyeceğiz zannediyordum ama o sadece New York'ta oturanlar içinmiş. Neyse ki Metos interrail ile gezmeye çıkmadan uluslar arası öğrenci kartı çıkarttırmıştı, böylece en azından yarı fiyatına girmiş oldu.

Müzeyi gezmeden önce iki çanta hikâyesi anlatayım.

İlki bu müzeye girerken.

Yanımızda sırt çantamız vardı. İçinde de kahvaltılıklar ve kurabiyeler. Müzeye yiyecek sokmak yasak. Kapıda çanta arıyorlar. Umarım bırakacak yer vardır diye düşünüyorum.  Görevli baktı, müzede çıkartmayın tamam mı dedi ve geçirdi. Sırt çantamızı da göğsümüze doğru takınca içeride rahatça dolaştık. Hiç zorluk çıkartmadılar.

İkinci çanta hikâyem de Halk Kütüphanesi'nde oldu. Orada da hem girerken hem de çıkarken çanta kontrolu var. Ben bel çantamla dolaşıyordum. Çıkarken kapıdaki görevliye açmaya kalktım. "O da ne, sen ona çanta mı diyorsun, yıkıl karşımdan" diye güldü bana. Hahaha.

Gelelim içinde deli gibi koşturup kovulana kadar bakabildiğimiz kadar bakmaya çalıştığımız harika müzeye.

Koşturduk derken gezmiş olmak için gezmedik tabi. Sevdiğimiz kısımların tadını çıkarttık. Sadece aradaki elediğimiz bölümleri atlayıp diğer taraflara yetişmeye çalışırken koşturduk. Kusura bakmayın da Türk kısmını Amerika'da görecek değilim tabii ki. Asya'yı da bir gün Asya'da gezeriz dedik :D


İlk girdiğimiz yer Mısır oldu. Buradan girmeseymişiz de olurmuş ama neyse. Metehan'la ne zamandır aradığımız yılanlı yüzükleri bulduk. Tam istediğimiz gibilerdi. Hediyelik eşya kısmında var mıdır ki acaba?



Önce bunları gerçekten giyiyorlar zannettim. Ayakları paralanmıyor mu dedim ama meğer ölüler içinmiş.






Heykeller sanki kumaşları betona batırmışlar da kurutmuşlar gibi, o dökümler kıvrımlar..


Adamın yüz ifadesi.





Bu salonda Metos kendinden geçti. Uzun uzun her yerini gezdik.


Sanat müzesinde bunları görmeyi hiç beklemiyorduk.


Ama tabi bu da bir sanat değil de ne?


Nasıl güzel işlemeler, kakmalar, kabartmalar.



Müzik kısmını hızlıca dolaştık. Babacığımın rebabı da vardı. Ah onunla gezmek ne farklı olurdu kim bilir.




Akbaba tüylerinden bu üflemeli çalgı çok ilginç geldi.


Ve bir sürü karman çorman yerden geçip, kapalı galeriler yüzünden labirentler dolaşıp sonunda ulaştığımız sanat eserleri.



Kapanmaya kırk dakika falan kalmıştı ama yarım saat kala kışkışlamaya başlıyorlar.


Bütün tablolar beni benden aldı. Örneğin bu, daha önce hiç görmediğim bir taneydi. Sanki gerçekten çerçevede ışıklandırma var da adamın üzerine vurmuş gibi  hissettim.



Bütün her yeri gezemeyeceğimi anlayınca gezdiğim yerdekilere uzun uzun baktım. Çerçevelerin ardında sonsuza uzanıyor gibiydiler.




Belki bir gün gelip gerisini de gezeriz dediğimiz müzelere bir yenisini daha ekleyerek çıktık oradan.


Yine metro istasyonumuza doğru uzun ve keyifli bir yürüyüş yaptık.



Eh gitmeden bir çay simit keyfi de yapalım, değil mi?

Neyse diğer ikili de deli gibi alış veriş yapıp mutlu mesud döndüler otele. Vukuatsız bir gün geçirmiş olduk :D

Bu arada her sabah kahvaltıda haberlerin ilk konusu olan Dorian kasırgası yön değiştimiş. Az kalsın kasırgaya yakalanacaktık aksi halde. Hatta sırf o yüzden gezi planımızı bile değiştirmiştik hafta sonu Manhattan taraflarına geliyor dedikleri için. Paçayı kurtardık :)

Yarın nereleri gezeceğiz bakalım.

Benzer yazılarım

18 Yorum

  1. O şahane meyveleri parktan mı topladınız? Emin olamadım cidden:)
    Metropolitan Müzesi gerçekten de harikaymış. Bana Londra'dakinden bile güzel geldi. Tablolar, heykeller süpermiş. Ölülere giydirdikleri ayakkabılara çook şaşırdım. Bir de Koskoca New York'ta kaybolmadan nasıl dolaşabildiğinize şaşırdım. Maşallah size:) Ellerine sağlık Handan. Sayende neler öğreniyoruz. Süperdi;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok, o şahane meyveleri marketten aldık Zeugma. Benim artık meyve isteğim başıma vurmuştu :)

      New York, yani Manhattan öyle kolay yön bulunabilen bir yer ki, kaybolmak mümkün değil. Ana cadde ve Caddelerin isimleri 5 6 7 ve 23 24 25 gibi gidiyor. Biri kuzey güney biri doğu batı yönünde. Dolayısıyla her yerde cadde isimlerine bakıp yön tayin edebiliyorsun. Her yol dümdüz ve paralel. Yokuş da yok, yürümesi çok kolay.

      Beğendiğine sevindim :)

      Sil
    2. Ahaha:) İlk fotodakileri meyve zannetmem yanıltmış beni:)
      O numaralandırma işi çok güzelmiş. Londra metrosu çok karışık. Bizim otele giderken kullandığımız ilk tren yanlışmış mesela. Yarım saat kadar başka yöne gitmiş, deli olmuştuk. Bir daha da akıllandık:)

      Sil
    3. İlk fotodakilere ben de çok baktım ama bunlar burada böyle duruyorlarsa yenmiyorlardır dedim :D

      Buranın metrosu da çok kolay değil, yürüme işleri kolay. Londra 'da metro çıkışı haritaları çok sevmiştim. Paris bu konuda en kötüsü sanırım. Metrodan çıkınca nereye döneceğini bilmiyorsun :)

      Sil
  2. Ohh miss gibi ya sincap bile görmüşsünüz

    YanıtlaSil
  3. sanki kendim de ordaymısım gibi geldi okurken..

    YanıtlaSil
  4. Tabloları saymazsak Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi+Burdur Arkeolojı Müzesi toplamı bir müze bu Metropolitan zannımca :)
    Gel bak, götürücem ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne gittim ki ben zaten :)

      Sil
  5. Negüzel bayıldım çok merak ediyorum sizin sayenizde biraz gezdim teşekkürler hülya

    YanıtlaSil
  6. Kasırganın yön değiştirmesi şahne olmuş. Senin geldiğini duyunca seni üzmemek için gitmiştir zaten kesin o deli fırtına :))

    Metosla ne güzel gezmişsiniz. Müze şahaneymiş gerçekten de. Tam gün olsa uzun uzun incelemek için yetmez herhalde. Bende öyle bir hissiyat oluştu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yaa, neyse uğramadan geçti fırtına Şebo.

      Yok yetmezdi ihtimal, bir kaç gün lâzımdı o müze için.

      Sil
  7. Central park, müze hepsi de çok güzel. Resimler harika görünüyor 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah o resimlerin önünde saatlerce durulurdu Derya :)

      Sil