Nostalji...
Aralık 11, 2014Arap kızı saç tokaları vardı, benim saçımı toplayamazlardı gerçi kırılırlardı hemen:-)
Oynattıkça üzeeindeki görüntü hareket eden televizyon şeklinde kalemtraşlar vardı. Büyülü gibi gelirdi hareket etmeleri.
Yılbaşı kartları simli olurdu ama kalın simlerdi, içinde kaybolmak isterdin:-)
Bakkala gittiğinde bisküvi kutuları olurdu camlı, kesekâğıdına doldururdun istediğin bisküvileri.
Bizim mahallede bir tane kırtasiye vardı. İki kişi ancak sığar içine. En büyük mutluluğumuz oraya gitmekti. Kitaplar, kutu oyunları, çocuğu mutlu edecek her şey:-)
Çocuklar uzaktan kumandalı arabalarının arkasından koştururken plastik olup tepesine tel takılmış arabalar geldi aklıma. Onları da arkasından koşarak sürüyordu çocuklar:-)
Sonra dondurmacı gelirdi sokağa. Bisikletli arabasında iki çeşit. Ya kaymaklı ya kakaolu. Bir liralık dondurmaları yalayarak dolaşılır, alamayanlara külahın altından bir parça koparıp mini dondurma yapıp verilirdi.
Omzuna aldığı sopanın iki yanından sarkan tepsilerle yoğutçular, güğümlerle sütçüler. Yarım ve çeyrek litrelik maşrapalarıyla. Kaynatılan sütün üzerindeki kaymak çilek reçeliyle harika gider:-)
Şemsiye ve parmak çikolatalar her çocuğun hayali.
Sokaktan toplanan gazoz kapakları hazine. Bir de cikletten çıkan kartlar.
Akşamları açılan televizyonun yegâne kanalında heyecanla beklenen günün tek çizgi filmi, siyah beyaz. Heidi , Şeker Kız, Uçan Kaz, Flanderlerin Köpeği, Marco...
Esem Spor veya Panter spor ayakkabıları.
Okul kapısında satılıp alınmayan elma şekerlerinin kırmızısı:-)
İki tip beslenme çantası. Kapalı küçük ve delikli daha büyük olanlar:-)
Kokulu silgilerin ilk çıkışı. Sabun defterlere yazdıktan sonra el yıkamaya çalışınca kararan eller:-)
Defter arasında düzleştirilen rengârenk çokomel paketleri.
Kış geceleri sokaktan gelen bozacının hafif alacakaranlık kuşağı modundaki sesi. Bekçinin düdüğüyle duyulan güven hissi:-)
Turfanda meyve sebzeler. Sokakta dolaşan zerzevatçı arabasının başına toplanan mahalleli.
Kırık kiretmitle yere çizilen seksek çizgisi. Bir yerlerden bulunan kaymak taşlarla oynanan seksek:-)
Yorumlarda hatırladıklarımızı da eklersek:
Piramit şeklinde meyve suyu kutusu olan Meysu.
Yemesi tam bir maharet isteyen leblebi tozu.
Tahtalara bilye çakılıp yapılan kendimizi yokuş aşağı bıraktığımız arabalar.
Leğen ya da naylon torba ile karda kaymalar.
Minik kolonya poşetleri.
Sarı altın rengi kaplı çikolatalar.
Mabel, Tipitip, Minti sakızları.
Bez bebekler, yün bebekler. Unla su karıştırılıp yapılan hamurlar. Mini mekanikler.
Ağaca kurulan salıncaklar. Üzerine ne kadar minder atsan da bir yerden sonra kesmeye başlar:-)
Salçalı ekmekler.
Yorumlarda hatırladıklarımızı da eklersek:
Piramit şeklinde meyve suyu kutusu olan Meysu.
Yemesi tam bir maharet isteyen leblebi tozu.
Tahtalara bilye çakılıp yapılan kendimizi yokuş aşağı bıraktığımız arabalar.
Leğen ya da naylon torba ile karda kaymalar.
Minik kolonya poşetleri.
Sarı altın rengi kaplı çikolatalar.
Mabel, Tipitip, Minti sakızları.
Bez bebekler, yün bebekler. Unla su karıştırılıp yapılan hamurlar. Mini mekanikler.
Ağaca kurulan salıncaklar. Üzerine ne kadar minder atsan da bir yerden sonra kesmeye başlar:-)
Salçalı ekmekler.
Çocukluğumun güzel hatıraları:-)
37 Yorum
Ay bunların hepsini biliyorum ve hepsini özledim beeen yaaa:( Bir de leblebi tozu vardı, sarı altın renginde kabıyla çikolatalar, minik üçgen poşetlerde kolonyalar, bakkaldaki o tek tek aldığımız gofretler, beslenme çantasının içindeki el bezi kabı, sabun kabı ve rengarenk sulaklar ve daha neler neler.. Yahu ne güzeldi bizim çocukluğumuz:)
YanıtlaSilGüzeldi Hamiyet:-) Leblebi tozu yemek de her yiğidin harcı değildi. Bak bir de piramit şeklinde kutularda meysu vardı, onu hatırladım şimdi:-)
YanıtlaSilŞimdi her şeye çok kolay ulaşıyor ve hemen tüketiyoruz. Ne yazık.
YanıtlaSilO kadar çok şey var ki lezzetler karıştı birbirine karman çorman oldu her şey Burcu.
SilHandancım günaydın,ne kadar tanıdık,ne kadar naifler değil mi, bir garip oldum okuyunca,harika yazmışsın.
YanıtlaSilMasal gibi geliyor şimdi değil mi Sevda...
SilDahami guzeldi o yillar.yoksa ozlenen bir daha donemeyecegimiz cocuklugumuzmu :(
YanıtlaSilTabii ki çocukluğumuzun güzelliğiyle karışıp bir daha ulaşamayacak olmanın da özlemi var Mehtap.
SilBugün günlerden nostalji yani :)
YanıtlaSilArada iyi geliyor İnya:-)
SilTiii nerelere gittim sayende. :) Ama lebleli tozunu unutmuşsun? O olmadan olmas! ;) Sevgiler...
YanıtlaSilPatlayan şekeri de unutmuşum,'bakşimdi geldi aklıma CS:-)
Silnerelere götürdün beni....
YanıtlaSilkülahla çekilmeye çalışılan ve daima genze kaçan leblebi tozu, mabel sakızı, tipi tip, tahtadan büyüklere yaptırılan ve yokuş aşağı kendimizi rüzgara savurduğum kornet, karda poşetler üzerinde jilet gibi kayma uğraşları, bez bebekler, bizim mahalleye aksatmadan hergün uğrayan kalender amcanın şekerlemeleri, dana neler neler...
Biraz daha düşünsek daha neler gelecek aklımıza kim bilir Sebuş, her şey daha değerliydi o zamanlar sanki.
Sil:( ben bunları yaşıyamadım... Üzüldüm bak şimdi !
YanıtlaSilSenin çocukluğunun da başka güzellikleri vardır Eda:-)
SilEvef kesinlikle ama ben hep bunlara hasret kaldım ! Çok küçük yaşlarda gurbete çıkan bir çocuktum ben :(
SilAh Eda, yaşamanı isterdim doğrusu...
SilAh ne güzel :))
YanıtlaSilHem de nasıl Şenay..
Silbütün bunlarıın hepsi ile birlikte ,
YanıtlaSilevlerden gelen kavrulmuş kıyma ve salça kokusu .... iki kalas çakıp , ayaklarına elcağızlarımızla bilyeleri takıp en yakın yokuştan kendimizi saldığımız...Modern :))) arabalarımız, İnci pastanesinin poğaça kokusu....
evin bahçesindeki ağaca yapılan salıncak ,yağmur yağarken toprak kokusunu içine çekip uzun uzun yatarak sallanmak .....
Ah ne olur dönsen geri sevdiceğim....dönsen ben de gelirim.....
any:)))))
ay bir de biraz daha geç dönem benim filli gri spor ayakkabılarım nasıldı ama ,
YanıtlaSilBu arada yorumlarda geç fark ettim benim gibi yokuşlardan kendini bırakan sebuşu, ne zevkliydi değil mi.... özgürlük hissi inanılmazdı....
any:)))
Bak gözümün önüne gelmedi şimdi ayakkabılar Any, hayal meyal hatırlıyorum:-)
SilYokuş aşağı kendimizi bırakan korkusuz çocuklardık biz!
SilBizler şanslı çocuklardık sokaklar güvenli insanlar mertti any değilmi!
tabi dalga konusu olduğum kısmı hatırlarsınız ,abim bana Jumbo (tatlı şeker fil bebek filin çizgi filmiydi ) derdi de gidip filli ayakkabı almıştım bilmeden de ,abimin uzuuuuuunnn bir süre dalga konusu olmuştum...aahhh ahhh.. bak şimdi abimle geçirdiğim günleri de özledim ....
YanıtlaSilany:)))
eğlenceliydi eskiden hayatımız bu nedenle her şey güzel gelirdi, akşam sefalarında başımıza çiçekler yapar, çekirdek çitlerdik uzun kikirdemeli sohbetlerde, geceleyin saklambaç oynardık korkusuzca....herşey azdı ama biz beraber o kadar çoktuk ki...o kadar zengindik ...o kadar kıymetliydi ve kıymetsizdi her şey ..bizle biten bir hayatı yaşadık ne acı
YanıtlaSilany:))
Her şey azdı ama biz beraber o kadar çoktuk ki, o kadar zengindik ki... Ne güzel anlatmışsın Any:-)
SilŞebnem kağıt bebekler, Ayşegüller, Filiz çayın teneke ve yuvarlak kapaklarından terazi yapmak
YanıtlaSilNe güzel yazmışsın, ellerine sağlık
çenebaz
Ah Şebnem bebekler Çenebaz. Filiz kutusundan kokusu geldi burnuma bir an:-) Ayşegüllerin büyüsü ise başka hiç bir kitapta yoktur..
SilLeblebi tozu hala aklıma gelir. Kaç kuruştu hatırlamıyorum bile. Neden yediğimi de bilmiyorum ama o tozu yemek büyük bir maharet gerektiyordu. Minti sakız ve içinden çıkan karikatürü okumak büyük bir keyifti. Şeker Kız Kendy en sevdiğimiz çizgi fimdi. Ay ne yaptın sen Handancım, beni tekrar çocukluk yıllarıma aldın götürdün. Kalemine sağlık. Nasıl da geçip gitmiş zaman, sanki bunlar dün gibi değil de bir asır önce gibi öyle değil mi? Ah, keşke çocuk olsaydım dedim yine ben...
YanıtlaSilAh keşke Nermin, ah keşke...
SilSabahtan beri panelden yazın göz kırpıyor ancak okuyabildim ve mest oldum ben de hepsini biliyor ve hepsini geri istiyorum. Birkaç tane de ben yazayım. Defterlerin kenarına çizilen kedi merdivenleri, robadan büzgülü diz altı paltolar, yanları fosforlu taytlar, lambada ayakkabısı ve eteği, bürümcük etek ve üzerine takılmış 15cm genişliğindeki lastik kemerli permalı saçlı ablalar, tüm sokağın dinlediği bangır bangır kasetler,
YanıtlaSilEvet bak defter kenarı süsleri ile çok uğraşmışlığım vardır GeCe :-) Ben de o ablalardandım:-) Ve kasetler... Walkman'in pili bitmesin diye arasına kalem geçirip döndürerek sarardım:-) Bütün albümü dinler ve bilirdik o zamanlar. Şimdiki gibi ilk üç saniyede bizi sarmazsa atlayıp geçemezdik. Ve o atlayıp geçemediklerimizin içinde ne güzellikler olduğunu keşfederdik bir müddet sonra...
SilHandancım bana ahh ahh dedirten ne güzel bir yayın olmuş bu..Her seferinde boğulma tehlikesi atlatarak leblebi tozu ile aşk yaşıyordum bir zamanlar.... sonradan şekerli olanı da çıkmıştı. Hala Tipitip çiğnerim.(eskisi gibi olmasa da idare eder) Heidilerim.. seri kitaplarım...her hafta çıkardı dedem alır getirirdi.onlara bakmak beni çok eğlendirirdi...Ama birgün bir arkadaşım okuyacağım diye alıp götürdü bir daha geri getirmediği gibi kaç kez istedim yok dedi....Yaş 43 hala ona o kadar kızgınım ki....Onu hiçbir zaman affetmeyeceğim.... O ka yani...sevgiler :)
YanıtlaSilEvet ben de tipitipe rastlayınca bayağı sevinmiştim Sertaç. Bak aklıma geldi, Milliyet Çocuk dergilerim vardı, onları birilerine vermiştim. Keşke dursaymış, ne güzel dergilerdi onlar :)
SilKüçükken emme çikolata derdik onu hatırladım bayılırdım. Uçan kaz vardı. Değiş ton ton çizgi filmleri. Radyoda arkası yarın ı dinlemeyi çok severdim. Insan hayatının en güzel dönemi kesinlikle çocukluk.
YanıtlaSilArkası yarınlar aklıma gelmişti benim de Kadriye, çocuk tiyatroları vardı. Bir de reklâm saati. Ne eğlenceli şeyler yaparlardı o reklâm saatinde. Keşke herkesin çocukluğu güzel olsa , insana nasıl da moral veriyor hatırlaması bile...
Sil