In My Life
Eylül 27, 2014Sabah Aynur Bilgiç'i okula götürme işini üzerimden alınca ben de günlerdir bitiremediğim çocuk odası düzenlemeyi sürdürebildim. Ama bu iş hem çok sıkıcı olduğundan hem de benim bir müddet ayakta durunca dizlerim ağrıdığından sık sık kitap molası vererek Çocuk Kalbi'ni bitirip Gulyabani'ye başladım. Vakti zamanında Metos'un okuma listesinde olduğu için annemden aldığımız kitapları ona vermeden bir kere daha okumak istedim. Hem eski İstanbul manzarası gözümün önünde canlandırarak okumak o kadar hoşuma gidiyor ki şimdi, kim bilir ben onu ilk okuduğumda ne moddaydım, umrumda bile değildi eski İstanbul manzarası :)
Öğleyin okul dönüşü hep birlikte yemek yedik. Sonrasında sohbet.. Dışarda yağmur yağıp, çocuklar bir şeylerle meşgulken elimizde sıcak fincanlarımızla konuşmak ne güzel geldi.. Kardeşim diye demiyorum iyi ki evlenmiş Aynur'la :) Hem onu hem de ablalarını kız kardeşlerim gibi seviyorum, ne güzel böyle bir şey hissedebilmek..
Yağmur yeniden başladı.. Metos arkadaşları eve baskın yapınca onlarla dışarı çıkmıştı, umarım üzeri kapalı bir yerdedir. Pencereden buluşmalarını izledik, ne hoştu. Ah ilk gençliğin deli dolu heyecanları :)
Artık yavaş yavaş kalkıp Bilgiç'in paf puf oyun seslerinin geldiği odada kalan son işlerimi tamamlamalıyım. Eminim içeri girmemle onun nefes almaksızın sıraladığı şeyleri de dinlemek durumunda kalacağım. Arada konudan kopup sadece çocukluk sesinin tınısına kapılıp yakın bir gelecekte değişmeden önceki son demlerin tadını çıkartacağım.
Sizlere de güzel bir şarkı vereyim gitmeden.
4 Yorum
sen de benim hayatım bugün böle diyosoon :)
YanıtlaSilEbet Deep, helecanlı hayatımdan bir kesit, merak edersiniz diye :-)
YanıtlaSilgüzel geçmiş, burda da çok yağmur var sesini dinliyorum ben de :)
YanıtlaSilGece boyunca fırtına vardı Bahar, nasıl güzel geldi sesi:-)
YanıtlaSil