Sis Bastırınca İşi Nasıl Kırmıştım :-)

Şubat 20, 2014

Sene 1997 sanırım. Hatta daha ilk günleri. Kadıköy'de oturup Bahçelievler'deki şubeye gitmekteyim. Her sabah Kadıköy, oradan Eminönü, oradan da milâttan önceden kalma bir otobüsle yirmi dakikalık yolu dolana dolana bir saatte iliklerime kadar donmuş bir şekilde kat edip şubeye ulaşıyorum.Dönüş başka bir heyecan. Şubenin kapısından bindiğim minibüsten Bakırköy tren istasyonunda indikten sonra trafiğe kapalı yoldan son hızla geçerek deniz otobüsüne yetişmeye çalışıyorum. Ama bazen yetişsem bile deniz otobüsü dolduğundan kapılar kapanmış oluyor, otobüse binip Eminonü'ne gitmem gerekiyor. Hem yolda beş saat geçirdiğimden hem de sürekli bir şeyleri yakalamaya çalıştığımdan sinirlerim iyice gerilmiş, eve geldiğimde yemek yiyip uyuyorum, o kadar. ( Allah'tan evli değildim o aralar, anneciğim yemeğimi hazırlamış beni bekliyor oluyor:-)

İşte öyle tükendiğim günlerin birinin sabahında Kadıköy'e bir indim, sis var. Vapurlar çalışmıyor. Dolayısıyla otobüsler felç. Bir iki saat kadar ha açıldı ha açılacak iskelede bekledikten sonra şöyle bir hesap yaptım kafamda, beş saatlik yol gidip yarım gün çalışmak had safhada saçmalık olacaktı. O zamanlar cep telefonu denilen şeyler yeni yeni çıkmış, henüz pek yok. Kadıköy şubesine gidip oradan aradım üstadı.
-Üstad, vapurlar hâlâ çalışmıyor, bu saatten sonra gelmeye çalışmamın bir anlamı olmayacak, ben eve dönüyorum.

Sonra evime dönüp kafayı vurduğum gibi horul horul uykuya daldım, bütün günü tembellikle geçirdim:-)

Üstad bana bir şey demedi. Ertesi sabah arkadaşlar bana onun esip gürlediğini, vapurlar ne zaman çalışmaya başladı diye araştırdığını, başımın dette olduğunu anlattılar. Evet vapurlar ben eve dönerken çalışmaya başlamışlardı, ama yalan söylediğim bir durum yoktu ortada.

Üstad geldi, müstehzi bir ifadeyle tatilimin nasıl geçtiğini sordu, ben de harika geçtiğini, bir güzel dinlendiğimi söyledim. Yok öyleydi yok böyleydi diye açıklama yapmaya girişmedim. Ne açıklayacağım o sormadan. Gülümseyerek işimize döndük:-)

Hayatta bazen insiyatifi ele almak gerek. Koş koş nereye kadar :-)

Benzer yazılarım

12 Yorum yap

  1. :) Aslında öyle gerçekten..! Arada insiyatifi almak iyi oluyor:)). Bakınız işte hatıralarda bir güzel yer etmiş anı;).

    YanıtlaSil
  2. Hatırladıkça hâlâ mutlu oluyorum Handan :-)

    İşini layıkıyla yapan, sorumluluk sahibi insanların arada böyle hakları olabilmeli, üstelik motive edici bir şey:-)

    YanıtlaSil
  3. İşten kaytardım, yan gelip yatarak kebap yaptım sonra da patrona posta koydum demiyor da, ''insiyatifi ele aldım '' diyor. :))))))

    Uyanık Henden :D

    YanıtlaSil
  4. Belli oluyur mu o kadar:-)

    YanıtlaSil
  5. Sen yazınca dün yaşadığım olay geldi aklıma :))
    Ofisi sabahları ben açıyorum.
    Dün geç kaldım , ofise yaklaştığımda baktım patronum ofise bakıyor şaşkın şakın ...
    İndim arabadan "günaydınnnnn" diye seslendim , hiçbir şey olmamış gibi ben de anahtar var dedim açtım kapıyı girdik ofise :D
    Bazen rutinin dışına çıkmak lazım yahu :))

    YanıtlaSil
  6. En iyisini yapmışsın Damla, oh:-)

    YanıtlaSil
  7. Kesinlikle haklisin Handan'cim!:) Herkesin icinde birazcik "özgür ruh" olacak, bazen ufak tefek "cilginliklar" yapmali insan. Canli ve enerjik tutuyor:)

    YanıtlaSil
  8. Evet Ayşe, arada sırada da olsa yapabilmeli böyle:-)

    YanıtlaSil
  9. Handan Hanımcım, blogunuzu yeni gördüm, üstad demişsiniz, maliyecimisiniz acaba, üstad kelimesini biz çok kullanırız da merak ettim :)

    YanıtlaSil
  10. Hoş geldin Bahar:-) Banka müfettişiydim bir zamanlar, orada kıdemlilere üstad derdik:-)

    YanıtlaSil
  11. :) bizde de benzer bir durum var ozaman

    YanıtlaSil
  12. İşin içinde mali defterler olunca benzeşiyor demek:-)

    YanıtlaSil