Sonbahar , Kadıköy, Güneş, Yapraklar....

Ekim 21, 2013


Baktım işleri biraz yoluna koymuşum, hava da pırıl pırıl, hemen annemi aradım Kadıköy'e inelim diye:-)


Alış veriş değil, biraz gezinti, bol fotoğraftı istediğim..


Turistlik yaptık yani...


Bu bina bizim sağlık ocağımızdı.. Minibüsten çektiğimden iyi olmadı, bir gün de mahalle turu atayım.


Ünlü boğanın başı dolu olduğundan ben de altı yoldan bahariye caddesini çektim:-)



Hımmm, bunlar da ne böyle. Bütün ağaçlara asılmış üşenilmeden.


Şimdi anlaşıldı. Aslında bir sürü bank da vardı böyle pembeli ama doluydu anacım.


Bu çarşı henüz avmler hayatımızı doldurmamışken de vardı. İçi de çok orjinaldir üstelik. Döne döne en üst kata kadar çıkarsın merdivensiz...


Her yer rengârenk :-)




Süreyya Operasını çekmek için karşıdaki apartmana çıkacağım bir dahaki sefere. Yine aldım programını, bakalım bu sene hiç değilse bir şeye gitsem. Ayıp oluyor, bu kadar yakınımdayken gitmemek.



Hamam kalıntısı.


Halk Eğitim Merkezi'nin bahçesi öğrencilerin yaptıklarıyla pek şenlenmiş:-)



İnsan bu görüntüden hiç sıkılmaz mı?


Rum Ayia Triada Kilisesi olduğunu biraz önce öğrendiğim kilise, yaprakların arasında:-)



Kadıköy Kaymakamlığı'nın binası ne güzel, hele bir de ışıkla yıkanırken böyle..




Dar sokaklar, daracık eski evler... Seviyorum burayı ben...


Renkler her köşede. Nasıl da mutluluk veriyor insana..


Vitrinler..



Oyunlar, oyuncaklar, çizgi romanlar satan bu dükkanın ismi hep çok hoşuma gitmiştir.


Yastıklar da beni al diyorlar.




Közde kahve içmek isteyenler buraya. Fallar benden:-)


Şu asalete bakın. Neden şimdi de öyle güzel şeyler yapamıyoruz ki...



Bu alanda genelde sokak çalgıcıları oluyor. Bir ara sürekli kızılderililere rastlıyordum. Bayramda gitar ve keman çalan iki genç vardı, başlarından ayrılamadık.





Şu kırmızılı, yeşilli zeytinler ıspanklı, pancarlı suda salamura yapılarak oluyorlarmış.


Ama bu meyvelerde beni ye diyor...


Tam fotoğrafını çekerken kafasını çevirmiş, nasıl güzel keyif yapıyordu, özendim...

İşte böyle küçük bir kaçamağın ardından peynirimizi, etimizi ve hamsimizi alıp evimize döndük.

İnsanın keyifli saatler geçirmesi için çok da fazla bir şeye ihtiyacı yok öyle değil mi?


Benzer yazılarım

4 Yorum yap

  1. Sevgili Handan,
    Çekmiş olduğun harika fotoğraflarla bir başka güzel göründü gözüme Kadıköy.)

    Dediğin gibi insanın keyifli saatler yaşaması için fazla bir şeye ihtiyacı yok aslında.. Yeter ki insan yönünü güneşe dönebilsin.. hava kapalıyken dahi içeri süzülen küçü-minnacık güneş ışığını fark edebilsin. Keman ve gitar çalan gençler çok başarılıydılar gerçekten..

    Keyifli gezmeler ve iyi haftalar dilerim.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Yazılarımız birbirini tamamlamış sevgili Esin, ne güzel olmuş. Kim bilir belki de birlikte dinlemişizdir şarkıları , ne hoş:-) Sana da sevgiler canım.

    YanıtlaSil
  3. Böyle postlar her gün paylassan hic bikmadan usanmadan büyük bir keyifle bakarim Handan'cim. Yine doyamadim fotolara...sanki gitmis görmüs, gezmis gibi oldum, cok tesekkürler!

    YanıtlaSil
  4. Ayşecim sen böyle dedikçe ben de daha keyifle çekiyorum fotoğrafları:-)

    YanıtlaSil