27

Sahneden çevresindekilere gül atan Sal'ı izlerken yine zamanda yolculuk yaptı. 

O gün, karların arasında oturup ona hikâyesini anlattığı sabah bir yerden burunlarına harika bir koku gelmişti. Evden sesler yükselmeye başlayıp içeriden onlara seslendiklerinde ellerini bırakıp sessizce kalkarken gözlerine bir dal ilişmişti. Bir dal ve ucunda beyaz gül. Bahçenin en uzak köşesinde , çalıların arkasında kaybolmuş beyaz gül. Baş döndürücü kokunun sahibi . Sal onun yanına ulaşıp kopartmıştı o dalı. Önce koklayıp sonra da kendisine uzatmıştı. Hâlâ yatağının başucunda duruyordu o gül. O günün hayalinin bir ürünü olmadığına inanmak için bakıyordu . 

Yine yan yana otursak, saatlerce anlatsam onu nasıl hiç unutmadığımı, benim için çok özel olduğunu, her gördüğümde midemde kelebekler uçuştuğunu, en zor günlerimde ona tutunduğumu, rüyalarımda el ele tutuştuğumuzu, içim cız ederek uyandığımı . O bahçeye çıksak, ellerimizde çaylarımız. Sonra kendisine bile ilk defa itiraf ettiği duygularını saklamak için derin bir nefes alıp izlemeye devam etti. 

....

İpleri alıp masasına oturdu. İnternetten gördüğü videoyu açıp baka baka bileklik yapmaya başladı. Annesiyle böyle şeyler yaparlardı küçükken. Sonra annesi onları satardı sokaklarda. Videoyu görünce o aklına gelmişti. Keşke malzeme alabilsem de yapsam, böyle vakit geçmiyor diye düşünürken kulaklarına gitmişti eli. Sahip olduğu tek değerli şeyler minik altın halka küpeleriydi. İlk evlendikleri zaman almıştı ona eşi. Sonrasında hiç çıkartmamıştı kulağından, öyle ki varlığını bile unutmuştu. Altın diye biliyordu ama emin de değildi tabi. Hayatının o dönemiyle ilgili hiçbir şeyden emin değildi artık. Hemen sokağa fırlayıp bir kuyumcu bulmuş, küpeler gerçekten altın çıkmışlardı. Fazla bir değerleri yoktu ama beş on bileklik yapacak ipi alabilmişti. Bunları satabilirsem devamını getiririm diye düşündü. 

İlk satışını sığınma evindekilere yaptı. Marry kızına aldı. Nelly yeğenine. Kendisine iyilik olsun diye aldıklarını biliyordu ve onlara minmettardı. Zira gerçekten de bir şeyler yapıyor olmaya ihtiyacı vardı. Gidip kendisine yeniden ip aldı o iki bilekliğin parası ile. Böylece daha kalın ve renkli yapabilecekti. Tatilden döndüklerinde İnanve Min 'e hediye etmeyi de düşünüyordu. 

Düşüncelere gömülüp bir yerlere varamadığı günlerden sonra iyi gelmişti bu uğraş ona. Küçücük de olsa bir çaba , sürekli plân yapmaktan faydalıydı. Üstelik yaparken keyif de alıyordu. 


Diğer bölümler için tıkla.

İnsan Sevdiği Şeyi Yaparken Güzelleşiyor


Şu elbise ile poz verdiğimde şöyle gözüküyordum. Tabi yine bir avize kurbanı da olmuşum o ayrı. Can Metehan'ın odasına aldığı sorgu lâmbasını antreye taktığından direk tepeden üzerime vuran sorgulama ışığı iyice beter gösteriyor.



 Dans videosundan çıkarttığım fotoğraflar da bunlar. Arada bir yirmi yaş oynamış neredeyse :D

Yirmi yıl önce aldıydım elbiseyi, o günlere dönüşüm:D

Elbise esnek , ve giyerken çatur çatur sesler çıktı anacım, nasıl sığdın diye sormayın:D İçimdeki korseyi sonuna kadar sıkmışken bile göbeğim fırtlamıştı ama önden belli olmuyor tabi . O şekilde dansı yapmayı başardım ya , hahaha.

Dansı da şurada bulabilirsiniz .

Hepinize mutlu pazarlar. Bende bugünün en büyük amacı Can'ı uyandırmadan akşam ezanına ulaşmak. Oruç tutmaya karar verdi, çok gerginim :D Açken inanılmaz sinirli bi tip olduğundan genelde oruç tutma diyorum, bugünü kazasız belasız bitirirsek iyi .


Pi Günü'nüz Kutlu Olsun

 Sonsuza uzanan benzersiz sayının dayanılmaz güzelliği beni her defasında heyecanlandırıyor. Bir bensem, iki ailem, üç bizi çevreleyen her şey olsun meselâ, yıllar içinde bunlar oturmuş yerine, hayat durulmuş, sanki sıkıcı olacakmış, her gün birbirinin aynı olacakmış gibi görünüyor. Sonra bir virgül ile ayrılıyor günlük ıvır zıvırlar. İşte o virgülden sonrası almış başını gitmiş. Hayatım yerine oturmuş ama devinimi süregelmiş, ayrıntılar sarıp sarmalamış, benim onları farkındalığım artmış. Üç deyince bitmemiş, gökten çoklarca elma yağarken, yakaladığım kadarının tadını çıkartmak da bana düşmüş. 







Fotoğraflara nostaljik şarkılar sakladım, tıklayıp almayı unutmayın .

26

Kendisini sesli kitaplara verdi Elisa. Ne bulsa dinliyordu. O arada yarım bıraktığı orta okul ve lise derslerini nasıl bulacağını araştırıyordu. Bir de para kazanması gerekiyordu. Mahkeme sürüp giderken yaşadıkları ise kâbus gibiydi. Bütün hayatı didik didik karıştırılırken öyle utanıyordu ki, o günlerde ne yapacağını bilemiyordu. Kocasıyla yüz yüze gelmesi gerektiğinde içinde beliren korkunun boyutlarına ise ayrıca şaşırıyordu. Yaşarken alışmış mıydı, böyle olması gerektiğini mi zannediyordu ya da tanıdığı insanlar arasında hâlâ en iyisi olduğunu düşündüğü için miydi bilemiyordu ama böyle korkmamıştı sanki. Ya da korkunun ne olduğunu da mı yeni öğreniyordu. Yaşadığı o duyguların korku olduğunu mu bilemiyordu. 

Zor zamanlardı. Hele İna tatilde ailesini görmeye ülkesine gittiğinde hepten eli ayağı birbirine dolandı. Kadın hem mesajlarıyla,hem  aramalarıyla onu yalnız bırakmamak için elinden geleni yapmıştı ama . 

....

O gece elektrik kesildi. Isıtıcının çalışması durunca sabah içerisi hemen soğumaya başlamıştı. 

- Hepimiz salona gelsek en iyisi olacak sanırım. Burada tüplü sobayı yakarız. Telefonları da acil durumlara saklayalım. Jeneratör var ama ne kadar gider bilemiyorum o yüzden sürekli çalışmasın.
- Telefonsuz nasıl vakit geçer ki .
- Ne o tatil modu hemen bitti mi ?
- Brovni mi yapsam bugün acaba .
- Fırın elektrikle çalışmıyor mu akıllım.
- Haaa. Doğru ya.
- Ocakta yapılacak birşeyler bulalım o zaman.
- İyi fikir.
 Hepsi mutfağa doluşmuşken onları kameraya çekti Elisa. Tam bir curcuna hakimdi mutfakta. Buradan bir yemek çıkacak mı acaba diye düşünürken gülümsüyordu.

- O kadar ince ayrıntıları düşünüp plânlıyorsun ki, seni bizim ekibe alsak ne güzel olur diye düşünürken buluyorum kendimi sık sık. 

Sabah erkenden karlar içindeki bahçeye ellerinde kahveleriyle çıkmışlardı yine. Bata çıka bankın olduğu köşeye ilerleyip orada orada kendilerine oturacak yer açmışlardı. Hiçbir yer görülmüyordu oturduklarında. Etrafta kar sessizliği vardı. Ve kokusu. Ne kadar masalsı bir an diye düşünürken Sal'ın konuşmasıyla şaşkın şaşkın ona baktı. Sonra başını eğdi hemen . Onun bakışlarıyla uzun süre karşı karşıya gelememişti. Öyle içten ve derin bakışları vardı ki ruhuna kadar okuyormuş gibi geliyordu. 

- Teşekkür ederim. Ne güzel olurdu. Ama benim devam eden mahkemelerim elimi kolumu bağlıyor  .Pasaportum bile yok zaten.
- Ne mahkemeleri. Gittiğinde hep merak ediyorum ama hiç sorma fırsatım olmadı.
- Oh , uzun hikâye .
- Eh, uzun zamandan sonra ilk defa vaktim bol. İstemezsen anlatma tabi ama.
- Yoo , anlatabilirim . Sanırım. Doğrusu ben de yapabilir miyim bilmiyorum. Ama sana anlatmak isterim.

O soğukta neredeyse bir saat bahçede durdular. Kendisi de inanamıştı bu kadar anlatabildiğine. Kendisine bakmakta olan gözlere bakamadan anlatıyordu. En sonunda bitirdiğinde ellerini tuttu genç adam. Öyle şaşırdı ki ellerine bakakaldı. 

- Çok büyük şeyler atlatmışsın. Biz de zorlu zamanlar geçirdik ama hiçbiri senin yaşadıklarında karşılaştırılamaz. 
- Ah , kendimi bu işi bulduğum ve sizlerle tanıştığım için çok şanslı hissediyorum. Hayatımda hiç arkadaşım olmamıştı , ilk defa sizi izlerken arkadaşlığın nasıl bir şey olduğunu öğrendim.

Elele orada otururken ne kar ne soğuk hissediyordu Elisa, sadece bu an hiç bitmese diye düşünüyordu. 

Diğer bölümler için tıkla.

Sabahın İlk Saatleri

Ramazanın ilk günü pek başarılı geçmedi. Sinirim tepemdeydi. Sinirlendiğim şeyler mantıksız değildi. Çaresizlik ve umutsuzluk içermekteydi bolcana ama yine de daha sakin kalmayı isterdim. 

Tuttuğum oruç da tam bir muamma :D Şimdi ben ramazan geliyor heyecanından regl olduğumu unutmuşum, hahaha. Ama sağ olsun bedenim hemen olaya adapte olup pazar günü erkenden kesti . Ben de oruca başladım ama dün akşam yine başlamaya karar verdi. Amaaan senle mi uğraşıcam diye görmezden geliyorum onu şu an. 

Bu çok önemli bilgilerden sonra biraz da yeni moda fotodamp yapayım bari. 


Arkadaşım Gülden'den bahsetmiştim. Emekli olduktan sonra sadekârlık öğrendi, hatta kültür bakanlığı sanatçısı oldu. Daha önce Metehan'ın hayalindeki yüzüğü yapmıştı, şimdi de bize bileklik tasarlamasını istedik ondan. Bu güzel bileklikler çıktı ortaya. 


Geçen gün sergiye gittiğim orta okul arkadaşlarımla içine daldığımız bir otelin lobisinde :)



Dünya kadınlar gününden .


Bu da Mauritius arkadaşlarımla buluşmadan. Geçen sene Mauritius 'ta tanışmıştık. Uzun kalmalı uçuş olunca ve de vize istemeyen bir yer , uçuş ekibi yakınlarıyla gelmişti. Bir arada üç gün geçirmiştik.


Bu da şeker Stay buluşmasından.


Yine sergi gününe dönüyoruz.


 
Abla  kardeş bitirelim yazıyı.

Hepinize günaydın. Harika bir güne açılsın sabahınız.


Bu da Burada Hatıra Dursun


 Geçen pazar Bilgehan'la staylarin buluşmasına gittik. (Stray Kids fanlarına Stay deniliyor ) Yazdan beri takip ettiğim çok tatlı bir fan sayfası vardı. Videoları çeviriyor, gaberleri veriyor falan. Malûm, kimseyle konuşamayınca insan ilgilendiği şeyleri, konuşacak birilerini arıyor. Ben de pek konuşmasam da izliyordum onları. Ama hesabın sahibiyle arada muhabbettimiz olmaya başladı dm den. Hatta meşhur dans videomu ( 1.900.000 gösterimi olmuş, inanılır gibi değil ) ilk ona göstermiştim. Neyse işte o, arada böyle toplantılar düzenliyor, grup üyelerinin ilgi alanlarına göre birşeyler yapıyorlar. En son kedi evi yapmışlardı meselâ, bu sefer resim yapmak için toplanıyordu. Baktım müsaitim, ben de gideyim dedim. Çok keyifli bir gün oldu. Onların ışıltılı gençlik enerjileri beni sarıp sarmaladı. 

Şurada instagramda hazırladıkları reels var, günün tatlılığını oradan görebilirsiniz :)


Ben Emekçi Davasına Bi Takılıp Dururum Her Sene

Benim günüm değil mi bu şimdi? Her kadın emekçi değil mi ? Niye bir günde bile ayrıştırma yapıyoruz, niye kadınlar günü demiyoruz?

Neyse, iki saat uğraşıp sevdiğim kadın filmlerini topladım, şuracıkta dursun, aklıma gelen olursa eklerim yine. Sizin de aklınıza gelen varsa söyleyin.