12 Aralık 2025 Cuma

Çok Şükür Testembel Bir Gün

Dün ben kahvaltıdan sonra evi uyusam kalksam da mı süpürseeem yoksa şimdi süpürüp de mi yatsaaam diye geviş getirirken bir arkadaşımız telefon etti. Bir önceki gece yarın buluşalım mı diye mesaj atmışlardı Can'ın dışarı çıkacak hali yok demiştim. Telefonda, eğer çok kötü değilse biz size uğrayıp onu görelim istiyoruz dedi. Can'ın bulantısı nihayet biraz azalmış, sabah azıcık kahvaltı etmeyi başarmıştı. Gelsinler dedi. 

İnsanın böyle arkadaşları olması ne güzel. 

Tabi ben totoma motor takılmışçasına kalkıp evimi süpürüp toparladım bir saat. İyi oldu :D

Onlar geldiler. Çay içtik. Bir buçuk saat sohbet ettik. Can bir haftadır konuşmadığı ladar konuştu arkadaşıyla. 

Sonrasında mutfağa girdim. Tavuk haşladım. Suyuna bol limonlu naneli şehriye çorbası. Yanına siyez bulguru. Zira sabah buzdolabı düzltmiştim ve benim dolap kinoa, siyez bulguru, kara buğday , çiya, keten tohumu tozu, karnıyarık otu tohumu tozu, keçiboynuzu unu falan, acayip sağlıklı şeylerle dolup taşmış. Şunlar bitene ladar beyaz pilav pişirmesem mi diye geçti aklımda. Hayır iki palet keçi boynuzu unu ne yaaa. Haa pancar tozunu da unutmayayım :D




Yemek sonrası çay keyfimi yaptım. Baktım tiyatro için evden çıkmama bir saat var, üşenme de duş al Handan dedim.

Saat yedi gibi yola çıktım.

Sevgili Evde Yazar ne yazık ki gelemedi. Bana bir gün önce gelemeyeceğini ama biletleri bana yollayacağını söyledi. O sırada Can da daha düzelmemiş, biz hastaneden dönmüştük. O gelmeyeceğim deyince ben de başkasına mı versen biletleri, ben de sırf senin için gelmeye çalışacaktım dedim ama beni dinlemedi :) Onlar senin kısmetinmiş , benden sana yılbaşı hediyesi olsun diyerek yolladı ikisini de. Ben de düşündüm gerçekten de evren bana bu bileti yollamıştı , çocuklar evde, tiyatro da uzak değil,  kalk git Handan dedim. Aynur'a mesaj attım, uygunsan gelmek siter misin diye. Aynur Müze Gazhane'yi seviyor. Dersim Suadiye'de, yetişebilir miyim bilemiyorum dedi. Yetiştirsin diye cevapladım.

Bilin bakalım, Aynur'un önceki dersi iptal olmuş, en son dersini vereceği evin önündeki kafeye oturup onun okuldan dönmesini beklerken çocuğun annesinin o kafeye geleceği tutmuş, Aynur'u görünce o gün okula gitmediğini, çocuğun evde olduğunu söyleyip eve çağırmış. Ay karışık oldu ama olay karışık, daha da uzun anlatamayacağım. Sonuçta biz Aynur'la oyundan yarım saat önce Gazhane'deydik. Kahve keyfi bile yapabildik. 




Epeydir düzgün dekoru olan bir sahne görmemişiz , hoşumuza gitti bu görüntü. Oyun bir savaş fotoğrafçısının yanına atılan bomba ile yaralanıp , bir müddet komada kaldıktan sonra sevgilisiyle eve dönmeleriyle başlıyordu. İnsanı düşündüren, sorgulatan, bir çok şeyi önüne seren bir konusu vardı. Bu arada eğlenceliydi de. Ve oyuncular çok iyilerdi. 

Benim aon gittiğim iki oyun da seyirciyle interaktif olduğu için kadın koltuğa oturmuş bize doğru bakarken bizimle konuşacak zannettim ama neyse bunda yoktu interaktifli falan :D (Yanlış anlaşılmasın o oyunları da çok sevmiştim ama tiyatro gibi tiyatroyu da özlemişim ) 

İki saat  keyifle geçti.

Akşam onda eve döndüğümde yorgun ama mutluydum. 

Bugün sabahtan beri testembelim. Kahvaltı hazırlamak dışında bir şey yapmadım. Can kendine geliyor, midem falan diyor arada ama çenesi düştüğü için kâle almıyorum onu. Ve fakat ben bu satırları yazarken annem aradı nefesim yetmiyor diye. Tansiyonu yükselmiş. Limonlu su iç dedim. Sanırım ona gideceğim . 

Sonradan Not:  İki bardak limonlu su sonrası tansiyonu normale indi. 



Artık evime dönebilirim sanırım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder