Budapeşte 2

Temmuz 09, 2024

 İkinci gün dinç bir şekilde kalkıp, yine odada kahvaltımızı yapıp kendimizi dışarı attık. Buda tarafına geçip sarayı , kaleyi ve balıkçı tabyasını göreceğiz. Akşama da tekne turumuz var. 

Geçen gittiğimizde de sarayı görecektik güya ama Zincirli Köprü kapalı olumca bir öndeki köprüden geçip, nasılsa bizimkileri saraya götürüyorum diye gidip hiç de çıkmaya niyetimin olmadığı heykele varmıştık :D Neyse , bu sefer heykel tadilatta, gözükmüyor, biz doğru köprüden geçiyoruz, böylece sıcak havada o kadar yolu tırmanmıyoruz :D



Baykuşa benzemiyor mu bina :)


Bu sefer sahilden değil de arka caddelerden aynı yönde ilerleyip, bir gün önce geçtiğimiz köprüden önceki Zincirli Köprü'den karşıya yürüdük. Binalar öyle güzeldi ki, insan sadece sokaklarda saatlerce fotoğraf çekebilir. Kendimi tutup sadece bakarak tadını çıkarttım çoğunun.


Karşı kıyıda saray gözüküyor. Ve de köprü.



Köprülere bayılıyorum :)



Tam lavanta zamanı ,her yerde karşımıza çıkıyor.



Neyse bu sefer kaybolmadan direk köprünün karşısındaki fünikülere bindik.  Yükarıda videoyla siz de manzarayı izleyerek çıkabilirsiniz :)



Manzara harikaydı. Orada kafe bulup ağaç gölgesinde dondurma yemek daha da harikaydı :)


Sarayın içinde üç tane müze vardı. Bizim o kadar yeri gezecek zamanımız olmadığından sokaklarda dolaşmayı tercih ettik. Surlar içindeki o bölge bizim kale içleri gibiydi.  






Bu arada N'nin ayağı iyice su toplamıştı, benim de kalçam tutmuştu ama bir yandan gezmeye devam ettik :D

Eczaneden bir enjektör iğnesi alıp su toplamış yeri patlatıp rahatlatmaya çalıştık ama ne yazık ki anında tekrar su topladı. Zavallı arkadaşım hiç benim gibi yürüme manyağı ile tatile gitmediğinden bilemedi başına gelecekleri tabi :)

İkinci gün genelde bir yerde oturup dinlenerek geçti de diyebiliriz aslında.

Ne yazık ki yediklerimizin fotoğrafını çekmek hiç aklıma gelmedi. Kafeleri de çekmemişim. Sarayın bahçesindeki keyifli dondurmadan sonra yukarıdaki meydandaki parkta bizdeki pişiye benzeyen pizzamsı bir şey yedik. Tek kişilik pizza kadar bir pişi düşünün. Üzerine istediklerini koyup sana veriyorlar. Peynir koydurduk üzerine. Lezzetli ve doyurucuydu. Hatta ben benimkini bitiremedim.

Fiyatları da hatırlamıyorum . Ucuz değillerdi ama İstanbul'da bir yerlere gittiğimizde vermeyeceğimiz fiyatlar da değillerdi . Kredi kartından bakıp yazacağım sonra.



Tüm binalarda görğnce neymiş diye baktık, anıt demekmiş. Bir de Köszönöm demeyi öğrendik. Teşekkür ederim demek :)







Buradan dönüşte tekrar füniküler ile aşağı indik. Kendimize kafe ararken , sokak arasında , minik bir parka bakan şirin bir yer bulup oturduk. Ve evet yine fotoğraf çekmemişim. Eski formundan düşüyor muyum ne ?

Yemek yemeyecek kadar erkendi saat ama akşam sekiz buçuk gibi tekne turuna kadar geri de dönemiyorduk. Burası çok iyi geldi.

Sonrasında internetten bulduğumuz lokantaya kadar yürüdük. O arada gezinin başlayacağı limana baktık. Anlayacağınız yine çok yürüdük. Lokantayı beğenmedik. Bodrum karına inilen bir yerdeydi, geri dönüp iskelenin yanında gördüğümüz yere gitmeye karar verdik ama ne yorgunuz artık.




Neyse burada fotoğraf çekmişim. Spot isimli bu yer gerçekten de Parlamento Binası 'nın karşısında nefis bir spottu :)


Tavuk ve tuhaf bir patatesli bişiden oluşan yemeğimizi keyifle yedik. Ortam çok güzeldi.




Ve sonunda tekne turu zamanı.


Yalnız en son oturduğumuz yerden kalkarken bir baktım sabah sadece akşam teknede serin olur diye yanıma aldığım hırkam yok. Parkın kenarındaki yerde unuttuğuma kanaat getirdim. Arkadaşım dönüp bakalım hemen diye teklif etti. Yollarda düştüyse yapacak bir şey yok, ama zannetmiyorum, düşse görürdük, orada unutmuş olmalıyım, biz turumuza çıkalım, dönüşte yine oradan geçeceğiz nasılsa bakarız dedim. Kapanmışsa da yarın bakarız.




Dönüşte kafe kapanmamıştı ve sormak için içeri girdiğimizde kasanın yanındaki duvarda gördük :) Bahaneyle gelmişken bir dondurma da orada yedik. O arada ışıkla uçuşan böceklerin ateş böceği olup olmadıklarını anlamaya çalıştık. Büyük ihtimal gece kelebekleriydi üzerlerine sokak lâmbası vuran ama yine de çok masalsı görünüyorlardı.


İkinci gün gece yarısına doğru ancak odaya vardık. Dışarısı cıvıl cıvıldı. Merkezi yerde kalmanın güzelliği. 


Su toplamış ayak, su kaçıklığı yapan bir kalça ile yine yirmi bin adımı tamamlamış olabiliriz. Ertesi gün dinleneceğiz artık.

Not : Arkadaşımdan restoran ödemeleri geldi :)
Spotta yedigimiz yemege kisi basi 6550 forint civari vermisiz.
Getto da yedigimiz yemek ickilerimiz icin toplam 25000 forint civari oremisiz. Bu ikimizin toplami. Bunu ikiye bolmuyorum cunku benim yedigim yemek daha pahaliydi, ustelik ben 2 kokteyl sen 1 kokteyl almistin. Yani bunun 2 ana yemek  2 cola, 3 kokteyl olarak soyleyebilirsin
Meksikan da toplamda nerdeyse 10 bin forint odemisiz . ( Bir tavuklu bir etli fajita , kola, su, iki mohito )

Kabaca tek sıfır atarak TL karşılığını bulabiliriz. 

Benzer yazılarım

4 Yorum

  1. Avrupa şehirlerinde gezmek çok keyifli 😊

    YanıtlaSil
  2. Tek kelimeyle estetik... Bir binanın pencerelerini baykuş gözüne ya da düz civcive benzetebilirsek o iş olacak; yeni nesil mimarlar ve hatta yapay zekâya güvenelim 🥰

    YanıtlaSil