Düşünüp Durdum

Şubat 13, 2023

İnsan oturduğu yerden düşünüp duruyor haliyle. Bakıyor, görüyor, sinirleniyor, kimilerine dua kimilerine beddua ediyor. 


Ağzımı açasım gelmedi. 

Neye üzüleceğimi de bilemedim, ölenlere mi ,kalanlara mı , pisi pisine , göz göre göre yapılan ya da yapılmayanlara mı, kaybolan şehirlere, tarihe, güzelliklere mi, korkuyla bakan diğer canlara mı, en çok da çocuklara mı ? 

İlk haftanın çaresizliği geride kalırken önümüzde yapılması gerekenlerin çokluğuna baktım. Bunca beceriksizlikle nasıl yapılacak bu işler dedim. Malum daha yeni bir ev yapmaya çalışıp nasıl şalap şulup işlerle, sıkıntı yoklarla, hasır altına sürülüp ne kadarını yapmasak kaç lira kurtarırız  zihniyetiyle uğraştık. 

Deprem bölgesinde yaşayan biri olarak eve bir daha baktım. Daha sabitlenecek mobilyalar var. Nereye kendimizi atsak diye göz gezdirdim. Alt katlardayız, o alt katlar hep yok oluyorlar . Sokağa çıkmalı becerebiliyorsak diye düşündüm. Hatta balkona merdiven mi koysam dedim. Ama bütün apartmanlarda olduğu gibi bizim apartmanın da zemin katı küçük, benim camlarımının hepsi dışarı çıkıntı, altları boş. Çok cam yanında da durmamak lazım gibi geldi. Deprem çantamız Bilgehan'ın yatağının altında ama kim aklına gelip oradan alır onu bilemedim. Herkesin yatağının yanına su şişesi ve düdük koysam daha manalı belki de . Bir de yatarken telefonumu salonda bırakıyorum hep. Yatmadan şarj edip kapatıp yanıma almak daha akıllıca olabilir. Ama asıl karavana gidip onun içindekileri kontrol edeyim dedim. Sitedekilere inat hâlâ bahçede tuttuğumuz Sincapımızı alırken depremi de düşünmüştük. Su doldurayım, yedek kıyafet koyayım, kuru bakliyat falan ekleyeyim. Sonra tüplerini doldurayım. Hatta evdeki küçük tüpü yeni almıştım, onu da oraya götüreyim dedim. Zaten yedek şarj aletlerimiz orada . Elektriği var. Deposunu da boş tutmak yerine dolu tutmak daha mantıklı olabilir .

Başka ne yapabilirim ki ? 
Birilerinin deprem senaryosuna hazır olduğunu umud etmekten başka. Tek tesellim annemin de kardeşimin de bizim de evlerimizin yüksek katlı olmaması. Bu ev meselâ gecekondu gibi olmasına rağmen duvarlarında tek çatlak yoktu, çivi çakmak için canımız çıkıyor. 

Şans meselesi de aynı zamanda tabi ama insan kafasında plânlarsa en azından o şok ânında otomatiğe bağlar ,işe yarar.

Çok şeyler düşündüm , çok. 

Küçücük çocuklar yıkıntılardan kurtarılırken, zaten hiç tanımadıkları adamların arasındalar, öyle hep birlikte Tekbir diye bağırmak korkutmaz mı onları, her ezan okunduğunda içleri titremez mi diye düşündüm .

İlk günlerde elektrikli ısıtıcı niye istiyorlar ki soba , küçük tüp falan daha mantıklı değil mi, elektrik yoktur ki oralarda diye düşündüm.

Geçen ay ihtiyaç sahiplerine diye ayırdığım kıyafetleri gönderdim ama ilk aşamada gönderilenler çok olur, biraz durup bekleyeyim de bizim balık hafızalar devreye girince neler yapabileceğime bakayım diye düşündüm. 

Okullar neden kapatılıyor yine, başka hiç yer yok mu öğrenci yurtlarından başka, gençler yeterince çekmediler mi online eğitimden diye düşündüm .

Yazmadım o sırada, çok üzüldüm diye ortaya atılıp asıl önemli yazışmaların arasına dalmayayım diye düşündüm. Niye hepimiz üzüldüğümüzü yüksek sesle belirtmek zorundayız, söylemeyince üzülmemiş mi oluyoruz diye düşündüm.

İnsanların ölesiye dövülmeleri mantıklı mı, o kargaşa da masum birilerini nasıl koruyacağız diye düşündüm.

İşte böyle. 

Yine yazasım yoktu, Metehan niye yazmıyorsun anne deyince silkeledim kendimi. 

Kayıpları olan bütün arkadaşlarıma sabır diliyorum. Bir varmış bir yokmuş yaşam. Yanımızda kalanlara sarılalım kocaman. Bizi ancak o sevgi sağaltır.



Benzer yazılarım

6 Yorum yap

  1. İçimizden avaz avaz haykırmak gelse de sustuğumuz zamanlar oluyor. Hepimiz yaşıyoruz aynı duyguları. İyi ki ki düşünebiliyoruz, donup kalmak en kötüsü.
    Bazı paylaşımlar çok üzücüydü. Kurtarma çalışmaları sırasında o kalabalıkta yüksek sesler kurtarılan insanın kulağında nasıl yankılanmıştır kim bilir diye düşündüm. Ve kurtarıldıktan sonra farklı hastanelere gönderilip birbirini kaybeden aile bireyleri. Hayvanların duyarlılığı.

    YanıtlaSil
  2. Her kelimenize, korkunuza katılıyorum. Bir de siz İstanbul'da yaşıyordunuz galiba. Ben mümkünse oradakilerin oradan gitmeleri gerektiğini düşünüyorum. Yani İmamoğlunu'nun dediğine göre en az 90 bin ev yıkımı gerçekleşmesi gerekiyormuş. Tabii önce mültecilerin sonra Türk halkının dağıtılması gerekiyor. Zor işler. Pek olmayacak şeyler galiba, bizim ülkede yani.
    O yüzden dediğiniz gibi, başkaları bizim için bir şey yapmıyorsa biz elimizden geldiği kadar önlemimizi almalıyız. Karavan olayı çok mantıklı. İyi ki hatırlattınız. Annemlere diyeyim de bizim karavana da öyle bir şey hazırlayalım...

    YanıtlaSil
  3. Söyleyecek hiç bir söz bulamıyorum inan 99 dan bu yana hiç ders almamışız...
    Giden canlara yazık..

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar zor bir durum ne söyleyesen anlatamıyor yeterince. İstanbul artık tehlikeli gitmek gerek cidden. Karavan olayı çok mantıklı iyi ki almışsınız. Allah yardım etsin oradaki insanlara ölenlere rahmet olsun. İnşallah çabuk toparlanır dileğimiz o. Hülya

    YanıtlaSil
  5. Evde ne yana baksam deprem anında ne yapacağımı planlarken buluyorum kendimi. Ruh gibi odaları gezip gezip plan yapıyorum...
    Deprem çantam bile yoktu onu hallettim şimdilik. Kafamda sürekli senaryolar sürekli senaryolar.... Sakinleşebilecek miyiz bilmiyorum??

    YanıtlaSil
  6. Deprem ihmale gelmez. Evler bir an evvel yenilenmeli. Devlet maddi anlamda vatandaşlara destek olmalı.

    YanıtlaSil