26 yaşında...
Nasıl ama yaaa.
Daha dün gibi kucağıma ilk aldığım gün.
Dolu dolu, sağlıkla, huzurla, mutlulukla, bolluk bereketle , neşeyle, hevesle, merakla, coşkuya yaşa oğluşum.
Seni seviyorum .
- Mart 25, 2025
- 6 Yorum
Nasıl ama yaaa.
Daha dün gibi kucağıma ilk aldığım gün.
Dolu dolu, sağlıkla, huzurla, mutlulukla, bolluk bereketle , neşeyle, hevesle, merakla, coşkuya yaşa oğluşum.
Seni seviyorum .
Dün , bir haftadır beklediğimiz pet sonucu çıktı. İlaçlar işe yaramış. Yolumuz uzun ama sizinle paylaşmak istedim.
Şermin Yaşar / Söyleme Bilmesinler
Şeemin Yaşar'ın hikâyelerini seviyorum. İlk romanını da seveceğime emindim. Beni yanıltmadı. Harika bir aile hikâyesi.
#Özgür olsun çocuklar, canları nasıl istiyorsa öyle yaşasınlar. Birimizin kasveti hepimize bulaşıyor böyle. Neşe bulaşıcıdır falan diyorlar. Yalan. Neşe kolonya gibi bir sey. Dökünüyorsun O an ferahlıyorsun .Sonra uçup gidiyor burnundan, elinden, üzerinden. Kasvet öyle değil ama, zamk gibi, bulaşıyor ve dokunan herkese yapışıyor.
#Ölecek kadar acı çekiyor, gene de çocuklarından korkuyor. Çocukluğunda anne babadan kork, gençliğinde karndan kocandan kork, yașlılığında çoluk çocuğundan kork Korkusuz gün yüzü yok insana.
#Herkes kendini anlatır, Karşısındakini dinliyormuş yapar, ama aslında kendi söyleyeceği için sırasını bekler.
#Kıyametin çok gürültülü olacağını sanıyoruz ya kim bilir belki de sessizdir. Sessizlik gürültüden çok daha ağır bir sey.
Ramazanın başından beri sanırım uykusuzluk beni vurdu. Sabah sahurda kalktıktan sonra öğlenleri uyudum hep ama yine de yeterli uykumu alamamış olmalıyım ki sinirim tepemdeydi. Oruçluyken sinirli olmak Can'a özgü bişeydir oysa. Hepimiz akşam ezanına kadar uyanmasın diye parmak uçlarımıza basıp dolaşırız evde. Açken o o değil anacım. Benim güler yüzlü sakin kocam gidip yerine tam bir sinir küpü geliyor . Neyse , konu o değil. Beni açlık vurmaz öyle de uykusuzken deliriyorum. Tabi hormonlarım da gıpraşıyor.
Bu sabah beşte uyandım. Bir şeyler atıştırdım. Çayımı, kahvemi, suyumu içtim. Sonra Bilgehan'a kahvaltı hazırladım. Yedi buçukta onu yolcu ettim. Baktım kılımı kıpırdatasım yok. Annemi aradım ben yatmaya geri dönüyorum dedim.
Saat on buçuk gibi uyandım. Ama hâlâ kılımı kıpırdatasım yoktu. Kitabımı okudum biraz. O arada Metehan arkadaşıyla buluşmaya gidiyordu. Planları değişince biraz vakti kalmış. Pazara ben gideyim istersen dedi.
Kul banalınca Hızır yetişirmiş sözünü yaşadım resmen .
O pazara gidip geldi. Ben balkona güneş vururken çıkıp kitabımı okumaya devam ettim. Bir tek çay demledim. Sonra mutfağa girmedim.
Can uyandı. Bir baktım mutfakta bulaşık makinası boşaltıp bulaşıkları yıkadı. Hayatta yaptığı iş değildir. Gerçekten Allah bana acımış olmalı :D
Sonradan diyor ki, kesin özel bir gündü ben unuttum diye düşünmüş beni öyle pijamayla kıpraşmıyor görünce :D Hahahaha.
İnatla akşama kadar pijamamı üzerimden çıkarmadım. İftara dışarıdan sipariş verdik. Yedikten sonra da hiçbir şeye dokunmadan çayımı alıp çıktım.
Kitabımı bitirdim. Yenisine başladım.
Çok iyi geldi.
Kendime sözüm vardı ilk kar yağdığında vapura binip salep içecektim. Hayatımın yedi senesi her gün Kadıköy Beşiktaş vapuruna binip okula gittim. Vapurda çay içtiğimi hiç hatırlamam. Ama kar yağdığında salep alıp , üst arka açığa oturup , ellerimi ve içimi saleple ısıtırken denizin sadece kar yağdığı zaman aldığı o su yeşili benzersiz tonunu karlı İstanbul manzarası eşliğinde seyretmek en sevdiğim şeylerdendi. Ve her düşündüğümde içimi sıcacık yapar.
Kendi kendime dedim ki, evet on yedi yaşının o heyecanı ve pırıltısına geri dönemeyeceksin ama Allah aşkına İstanbul'dasın, vapurlar da orada, kar yağdığında üşenme de kalk git salebini iç :)
İlk kar tam hastanedeyken yağdı. Yine de çıkışta üşenmeden Üsküdar'a indik ama orada yağmur vardı ve deniz boz bulanık bir renkteydi. O rengi sevmediğimden değil ama hayalim başka :) Geri döndük.
Evelsi gün ben yarın gidiyorum vapurda salep içmeye dedim. Can tabii karıcım hemen gideriz demedi tabiii :D Ben gelmem, oğlunla git, bu soğukta ne işimiz var falan gibi klasik Can sözlerini sıraladı yine. "Eeee, dedim, fazla naz aşık usandırır, gelmezsen gelme, ben tek gider içer salebimi gelirim!" Hahaha, tabi biliyorum geleceğini . Tabi o da biliyor gelmezse de benim gideceğimi :D
Dün sabah on dakikada br hava değişiyor, bir yağıyor, bir açıyor, bir güneşli, bir karanlık. Şansımıza ne düşerse artık diyerek yola koyulduk.
Beşiktaş vapuruna daha yarım saat varmış derken bir baktık Ortaköy 'e kalkacakmış bir tane. Hem de Üsküdar 'a uğruyormuş. Oh, daha uzun deniz keyfi yapıp üzerine bir de kumpir yemiş olduk :)
Unutulmaz anılarımıza bir tane daha eklendi.
Not: Fotoğraflara kıpır kıpır şarkılar sakladım , tıklayıp dinlemeyi unutmayın :)
Sonradan Noy: E salep fotoğrafımı koymayı unutmuşum. Oturma yerine dikkat ederseniz orada kar var :D
Bunu da ekleyeyim.