Can gidecek diye sabah beşte kalkacaktım ama yine alarmdan on beş dakika erken kalktım. Ona kahvaltı hazırladım. Yolcu ettim. Normalde gidip yatardım yeniden ama bu sefer hem ne olacağını merak ettiğimden hem de bir gece önce erken yattığımdan uyumadım.
Kitap okudum, makinaya çamaşır attım. Bloğa yazı yazdım. Uzun zaman aradan sonra dans çalışayım diye kendimi zorla kaldırdım.
Onun uçuşları kesildi. Nezle bile olsa kesilir zaten.
Saat dokuza gelirken yürüşe gideyim bari dedim. Fazla yürümedim zira Bilgehan okula gidecekti. Dönüp ona tost pişirip yolcu ettim.
Can oralarda bir sürü yere uğramaktan geri dönmeyince arkadaşımla kahvaltıya çıktım. İngiltere'den kısa süreliğine gelmişti, bir kere daha görmeden gitmesini istemedim.
Can geldiğinde birlikte test işlerini halletmek için yollara düştük. Bir hastanedeki örnekleri alıp diğer hastaneye taşıyacaktık topu topu ama trafik, park yeri sorunu falan derken tam doktora örnekleri götürdük o da başka yere götürmemizi söylemez mi ? İşte o aşamada bizim tepemizin tası attı. Madem kalsaydı ilk yerinde orada yaptırsaydık testleri diye doktora güvenimiz sarsılmış şekilde yeniden yola düştük. Geri mi götürsek dediği yere mi götürsek diye bocaladıktan sonra dediği yere gidelim , oradakileri sevmezsek vermeyiz dedik artık. Şu karar aşamaları sinir bozucu oluyor.
Neyse sonunda eve döndüğümüzde saat beşe geliyordu.
Metehan'a tavuğu haşlamaya koymasını söylemiştim. Nezle olmuş, tavuk suyuna çorba gibisi yoktur nezleye. Acılı, limonlu şehriye çorbası yaptım. Tavuklu pilav yanına. Salata bile yapmayı başardım ki kendimi aşmışım orada. Normal şartlarda bir köşe yığılıp uyuyor olmam gerekiyordu.
O arada Can'ı arabada beklerken yaptığım siparişler geldi, yerlerine yerleşti. Yıkayıp astığım çamaşırlar toplandı. Yarısı tam yatarken aklıma geldi, son bir çabayla onları da katlayıp kaldırdım.
Saat dokuz kırktı en son, gerisini hatırlamıyorum yatmamla uyumuşum, gece hortlarım diyordum, sabah altıda uyandım .
Duolingo çalışıp, bloğa kitap yazısı yazıp , üzerine dans çalışma videosu bile çekmişim gün boyunca.
Her gün böyle olsam sırtım yere gelmez benim .
Bugün hava güzel olursa beyazları yıkacayacağım. Yarın pazar günü, dolaptakileri düzenleyip yeni alışverişe yer açayım. Belki yarın ya da cuma günü kitap fuarına gitmeye ikna ederim Can'ı. Hoş kitap okuduğum da yok ya.
Hepinize günaydın.
- Kasım 06, 2024
- 2 Yorum