Aslında mevsimler hep ayın 21 de başlar martın 21 i baharın ilk günüdür haziranın 21 i yaz ama nedense sonbahar eylülün birinde damlardı. İstanbul'da eylül gelir gelmez yağmur yağıp hava kapatır içimi bir hüzün basardı. O da ilginç aslında. Sonbaharı yazdan çok çok çok daha fazla severim , üstüne üstlük tek başıma evimde geçen tatillerden sonra okula ve arkadaşlarıma döndüğüme hep çok mutlu olurdum ama yine de o ilk yağmurlar hüzünlendirirdi beni. Yarın yağmur yağıp havanın serinlemesi hayal gibi bir şey ama herhalde yağsa sevinçten göbek atabilirim :D
Sabah erkenden pazara gittim. Geçen hafta gitmemiştim bu hafta gitmek farz olmuştu.
Eve dönünce aldıklarımı yerleştirdim.
Sonra avukat bir arkadaşımla buluştum, ona soracağım mesleki şeyler vardı. Anacım artık miras bölünmesinden kime ne kadar ait bilmediğimiz arsalardan birisine birileri mahkemede paylaştırma davası açmış. Yine o birileri sanırım yok pahasına da almaya çalışıyor. Doğrusu on kardeş olan babaannemden kalanların nerede ne olduğuyla hiçbir alâkam yok ama yine de sinir bastı bana. Neyse şu an yapacağım bir şey yokmuş .
Eve döndüm, Bilgehan'ı feribot iskelesine bırakıp biz de yapı market dolaşalım dedik.Önce Koçtaş demiştik sonra ondan vazgeçip Bauhaus 'a gitmeye karar verdik, sapağı kaçırmışız abuk bir yerde bulduk, hadi Emaar 'a gidelim bari dedik , onun da sapağını kaçırdık ama peşinden bir şekilde kendimizi önünde bulduk. Girdik. İkimizin de bişey bakası yokmuş. Sanırım geçen sene almak zorunda olduğumuz fayanslar, dolaplar, musluklar felan derken içimiz şişmiş bakmaktan. Üst katına çıkıp yemek yiyip döndük. Güya evde kös kös oturmamış olduk ama hani çıkmış olmak da bir mutluluk vermedi.
Başım ağrıyor gibi, uykum da geldi ama bu saatte uyuma da uyunmaz.
Bilgehan tek başına Yalova 'ya gitti, oradakilerle özlem giderecek.
Metehan bir senedir kaldığı yurttan çıktı otele geçti, bir hafta daha kalıp dans yarışmasına katılıp dönecek. Bugün başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir ama bişi olmaaaz, genç oooo :D
Yalnız anneliğimi sorgulamaya başladım. Dün bir video gördüm, anneniz hayatınızda gördüğünüz en sinir bozucu insan değilse , o gerçekten de sizin anneniz mi acaba diyordu videoda. Bunu yolladım benimkilere. Bilgehan "Anne ?" diye cevaplamış. Metehan da "Annem değil misin, bunu mu söylemeye çalışıyorsun?" demiş. Biraz bozuldum açıkçası, nasıl yaa, nasıl ben en sinir bozucu kişi olamam hayatlarındaki, iyi anne değilmişim :D :D
Şu en abuk ruh halimin olduğu zamanlarda iki delikanlım kadar ruhuma iyi gelen şey yok. Allahım onları korusun. Hayatımı bomboş ve anlamsız geçirmişim gibi hissettiğim anlarda beni farkında olmadan sarıp sarmalıyorlar. Hiç bir başarım beni onların ağzından duyduğum kuul annesin sözünden fazla mutlu etmemiştir sanırım.
Durun, şunu anlatmamıştım . Anlattıysam da he he diyin, valla bunuyorum.
Metehan'ın orada bir birlikte ders aldığı bir Fransız arkadaşının bir alkollü içeceği varmış. Yüksek alkol içeriyormuş, içeceklerin içine bir iki damla karıştırıyormuşsun. Metehan ona takılıyordu, bunu giderken bana bırak diye. Geçenlerde " Anne arkadaşım bana şişeyi bıraktı ama tek bir şartla verdi" dedi. Neymiş şartı. Ben içecek, fikrimi beyan edecekmişim. Oğlum ne alâka, ben nereden girdim olayın için, hayır alkollü içecek de sevmedim gitti , bir ilgim de yok. Olsun, beni biliyorlarmış (artık oğlan nasıl reklâmımı yaptıysa :D) .
Gençleri seviyorum be blog. Onların heyecanlarını izlemeyi seviyorum. Yaşamı deneyimlerini seviyorum. İlklerini yaşarken yanlarında olmayı seviyorum. Gözlerindeki pırıltıları seviyorum. Hayatlarını sıkıcı ve zor hale getirmeyi değil zorluklarla karşılaştıklarında arkalarında durduğumu bilmelerini istiyorum.
Yaz bitmesinden buralara nasıl geldik o kısmı ben de bilmiyorum. Bu uzun ,daldan dala konan yazıyı okumayı başardıysanız size bi şarkı hediye edeyim ben. Oğluşlarımı düşünüyorum bunu dinlerken hep :)
Öptüm kocaman .
- Ağustos 31, 2023
- 12 Yorum