Gözlerini yavaş yavaş açtığında nerede olduğunu anlayamadı önce. Karman çorman sesler ve görüntüler durulunca bir hastane odasında olduğunu fark etti. Burada ne arıyordu, başına ne gelmişti hiç bilmiyordu. Doğrulmak istedi ama sağından solundan çıkan kablolar izin vermedi. O sırada bir hemşire geldi yanına.
- Ah, kendinize geldiniz demek.. Lütfen kıpırdamayın, hemen doktora haber verelim. Lerzan Hanım, ağrınız, bulantınız var mı?
- Yok.
-Baş dönmesi?
- Hayır ama...
- Ama?
- Hiç bir şey hatırlamıyorum.
- Buraya nasıl geldiğinizi mi? Evinizde merdivenden yuvarlanmışsınız, hatırlamıyor musunuz?
- Daha da kötü. Evimi de hatırlamıyorum...
- Doktorumuz şimdi gelmek üzere. Hiç merak etmeyin emin ellerdesiniz..
Yanına gelen doktorun güven verici bir görünümü vardı gerçekten de. Güven verici görünümü hatırlıyorum ama kendimi hatırlamıyorum, ne tuhaf diye geçirdi aklından.
- Merhaba Lerzan Hanım, ben doktorunuz Veysel. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi ?
- Boşlukta gibi, hiçbir şey hatırlayamıyorum.
- Tamam, bir bakalım size..
Elindeki değerlere göz atan doktor, bir yandan onu muayene edip bir yandan da anlatmaya başladı.
- Bugün öğleden sonra getirdiler sizi. Yanınızdaki evde oturan Sarp Bey gürültü duyup baktığında kapınız açıkmış, siz de yerde yatıyormuşsunuz. Hemen ambülansı aramış. Sanırım düşme sırasında başınızı çarpmışsınız. Şansınıza nöbette ben vardım, beyin cerrahıyım, hemen ilk müdahaleyi yaptık. Tetkiklerde hafif travma dışında bir bulguya rastlanmadı. Hafıza kaybına yol açacak bir şey gözükmüyor. Sizi bir müddet izlemeye alalım. Geçici bir şey olduğunu düşünüyorum. Refleksler ve değerler de iyi..
- İsmim bile tanıdık gelmiyor, kim olduğum hakkında hiçbir fikrim yok..
- Bildiğim kadarıyla buraya altı yedi ay önce tayininiz nedeniyle taşınmışsınız. Edebiyat öğretmeniymişsiniz. Şimdi size rahatlatıcı bir iğne yapalım, güzel bir uyku sonrası sabaha yeniden değerlendiririz durumunuzu. Bu arada akrabalarınız ve arkadaşlarınızla da konuşursunuz. Ama bu gece değil. Dinlenelim önce.
- Ah, kendinize geldiniz demek.. Lütfen kıpırdamayın, hemen doktora haber verelim. Lerzan Hanım, ağrınız, bulantınız var mı?
- Yok.
-Baş dönmesi?
- Hayır ama...
- Ama?
- Hiç bir şey hatırlamıyorum.
- Buraya nasıl geldiğinizi mi? Evinizde merdivenden yuvarlanmışsınız, hatırlamıyor musunuz?
- Daha da kötü. Evimi de hatırlamıyorum...
- Doktorumuz şimdi gelmek üzere. Hiç merak etmeyin emin ellerdesiniz..
Yanına gelen doktorun güven verici bir görünümü vardı gerçekten de. Güven verici görünümü hatırlıyorum ama kendimi hatırlamıyorum, ne tuhaf diye geçirdi aklından.
- Merhaba Lerzan Hanım, ben doktorunuz Veysel. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi ?
- Boşlukta gibi, hiçbir şey hatırlayamıyorum.
- Tamam, bir bakalım size..
Elindeki değerlere göz atan doktor, bir yandan onu muayene edip bir yandan da anlatmaya başladı.
- Bugün öğleden sonra getirdiler sizi. Yanınızdaki evde oturan Sarp Bey gürültü duyup baktığında kapınız açıkmış, siz de yerde yatıyormuşsunuz. Hemen ambülansı aramış. Sanırım düşme sırasında başınızı çarpmışsınız. Şansınıza nöbette ben vardım, beyin cerrahıyım, hemen ilk müdahaleyi yaptık. Tetkiklerde hafif travma dışında bir bulguya rastlanmadı. Hafıza kaybına yol açacak bir şey gözükmüyor. Sizi bir müddet izlemeye alalım. Geçici bir şey olduğunu düşünüyorum. Refleksler ve değerler de iyi..
- İsmim bile tanıdık gelmiyor, kim olduğum hakkında hiçbir fikrim yok..
- Bildiğim kadarıyla buraya altı yedi ay önce tayininiz nedeniyle taşınmışsınız. Edebiyat öğretmeniymişsiniz. Şimdi size rahatlatıcı bir iğne yapalım, güzel bir uyku sonrası sabaha yeniden değerlendiririz durumunuzu. Bu arada akrabalarınız ve arkadaşlarınızla da konuşursunuz. Ama bu gece değil. Dinlenelim önce.
- Mart 31, 2015
- 6 Yorum