Çaylarımızı, donatlarımızı alıp ışıkları kapattık.



Biraz korkunç surat yaptık, biraz kitap okuduk, biraz pişti oynadık.



Diğer 23 ünden uzun bir saat yaşadık, ne güzel oldu.

Arada yapın muhakkak , tavsiye ederiz :)

Bayram hızımızı alamadık, başka bayramlara da el attık.

Çok sevimli oldular.

Biz bu gece elektronik herşeyi kapatıp mum ışığında vakit geçirmeye karar verdik. Biraz konuşuruz, biraz lego oynarız, biraz çay keyfi yaparız.

Herkese günaydın...

Işıl ışıl , gülümseyen bir güne açılsın sabahımız...

Gülümsediğine, yarım saat neden bu kadar arkadan yer aldığımla ilgili yakınarak ağladı haydut küçük oğlum benim. Bu sene bilet almada biraz gecikmişim, seneye erkenden en önlerden yer kapacağım :D


Böyle de fanatikizdir :D

Yok yok bu bir hastalık, hangi aklı başında kişi buzdolabından birşey almak için giderken pencereden kuş görüp koşarak makinasını kapar, kapmakla da kalmaz bir de objektifini son hızla zum objektifle değiştirip kendisini balkona atar söyleyin bana?

Aslında dün akşam geçen seneki gibi Bağdat Caddesi'ndeki yürüyüşe katılmayı düşünüyorduk ama Bilgiç oğlumun bilinmez bir sebebpten topallayarak dolaşması sebebiyle arabamıza atlayıp Üsküdar sahiline gidelim, havai fişek gösterisini seyredip bayram kutlarız dedik. Gittik de. O kadar kalabalıkta bizim dışımızda bayrak taşıyan bir kişi daha gördüm. Sanki bayram değil de havai fişek gösterisiydi sadece. Daha da gitmem.

Bir kaç fotoğraf çektim ama ipaddan nasıl yükleyeceğimi bilemediğimden şimdilik koyamıyorum. Sonra belki.

Dünyanın ilk sekiz sıradaki kadın tenisçilerini izlemek isteyenler kaçırmasın, finali bilmiyorum ama hafta içi günlerde hâlâ bilet bulunuyor.

29 Ekim için süslerimizi hazırlamaya başladık :)


Yapması çok pratik ( Özellikle de kesme kısmını fotoğrafta görülen aletlerle yapınca. Tavsiye ederim herkese) ve çok zarif oldular bitince.

Hepsini tamamlayınca yine fotoğraflarız :)

"Cumhuriyet Bayramımız var.

Onu kutlama bilincinden yoksunsak, nesini hak ediyoruz ki!

29 Ekim, Cumhuriyetin bu toplumun derinliklerine kök saldığını, o köklerin sürekli yeni filizler verdiğini ilan etme günüdür.

29 Ekim, bu topraklarda yaşayan insanların yurduyla birleşip yurttaş olduğunu gösterme günüdür.

O gün her nerede olursak olalım, bir Cumhuriyet yurttaşıyla omuz omuza olalım...

Elimizde bir bayrak...

Sol göğsümüzde o bayrağa inanmış bir yürek..."

Mustafa Balbay'ın Cumhuriyet'teki yazısından alıntıdır. (Bknz)

Bu başlık da ne anlama geliyor şimdi diyorsanız şu anlama geliyor canlarım.

Biliyorsunuz benim bilet koleksyonum var.(Bilmeyenler de öğrendi artık:)

Ama şimdilerde hiç renkli hali kalmıyor pek sıradanlaştı.

Bakınız aradaki farka.

Nerde o eski biletler diyeceğimi hiç düşünmezdim doğrusu.

Çocuklar büyüdüğünde bunları satıp onları yurt dışına okumaya gönderebiliriz :)

Burada kaç kutu lego var bilmiyorum artık.

Ben küçükken bu kadar legom olsaydı kendimden geçerdim herhalde :)

Çocuk odasına giriyorum. Bir süre benden haber alamazsanız yetkili merciileri arayın anacım

Not: Bu dün akşam topladıkları hali :)

- Ooo Metehan, çoraplarını değiştirmişsin ben söylemeden.
- Evet anne kirlenmişti değiştirdim. Eee, bir başka seçenek de çorapları bulamamam olabilir tabi.
- O odada ayağını bulman bile bir mucize oğlum :)

O kadar bekleyişe, çoook uzaktan bu fotoğrafını çekebildim ancak. Elime düşecek bir gün biliyorum :D

Bu afacanlar da benim arka balkonumun müdavimleri. Hele yağmur yağarsa hepsi diziliyorlar. Çamaşırlarımı arada halletseler de bayılıyorum onlara :)

Bu sabah yine aldım fotoğraf makinamı, kuş avına çıktım :)

Aslında papağan ailesini yakalamaya çalışıyordum ama karga ailesi pek poz verdi :)

Zoom objektifli olduğundan çok net yakalayamasam da hoşuma gitti. The Crow filminin müziği eşliğinde iyi gider diye düşündüm :)