Dün Gece Nasıl Güzeldi Nasıl

Mor ve Ötesi konseri diyorum. 

Gitsek mi gitmesek mi arada kalmıştım. Biletleri bayağı pahalıydı. Sonra son albümleri geldi aklıma. Bilmiyorum dinlediniz mi, son zamanlarda dinlediğim en cesur albümlerdendi.

Hele şu şarkı yok mu. (Tıklayıp dinle) Anladığım şeyden mi bahsediyor, cidden bunu yapıyorlar mı diye düşündüm. 

Ayrıca konser ilânındaki İnönü Stadı yazısına bayıldım. Bla bla arena değil İnönü Stadı. 

Sonra anladım ki bu sadece bir konser değil,  bir duruş.

O duruşun içinde olmalıydım.

Ses düzeni berbattı ama yirmi binin üzerinde insanın sesleri bastırdı her şeyi.

Konser "Uyan Artık" diyerek başladı. 

Gezi ile bitti. 

Uzun zamandır kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim.






Bir Güne Sığanlar


Önce üniversite arkadaşlarımla sabah kahvaltısı, doğumgünü kutlaması.

17 yaşımızdan bugüne hâlâ birlikte olabilmek ne güzel.


Limonata Bitez, kahvaltısı nefisti bu arada söylemeden geçemeyeceğim. Fenerbahçe'de,  normalde aklıma bile gelmezdi içine girmek. Asıl Bitez'deymiş. 


Doğumgünü çocuğumuz da burada. Buradaki fotoğraflara onun şarkılarından da saklayacağım :)


Ve akşamına konser.



 Gitsek mi gitmesek mi derken aldık biletleri. Şansımıza Can'ın da uçuşu değişti, ona da sonradan aldık bilet. Özlemişim konser ortamlarını.

Bu hızlı günlerin ardından iki gün evde geçirdim. İlk gün temizlikle yemek yapmakla falan geçti. Dün de akşama kadar keyif yaptım.

Bugün Aikido denemesine gideceğim. Benim gibi eklemleri sorunlu birisine öre olmaz diye düşünüyorum ama arkadaşımın hatırına deneyeceğim bakalım.

Akşama da dayanamayıp konser bileti aldım dün gece. Ayrıntıları sonra yazarım. Bu hafta morlardan gidiyorum :)

Hafta bitmeden yaptıklarımı yazmayı başardım neyse.  Bir önceki ada gezisini okumadıysanız oraya da bakmayı unutmayın.

Harika haftasonları olsun herkesin.

Ada Yolcusu Kalmasın

 Doğal Hayatı Koruma Derneği'nde sayısız projeler yöneten arkadaşım Ayşe hayatıma bir çok güzellik katmıştır. Akyatan'da kaplumbağa saymaya onun sayesinde gitmiştik . Geçen yaz yunus gözlemine de . Geçen hafta buluştuğumuzda,haftaya kadın balıkçılarla toplantımız var adada sen de gel istersen dediğinde ikiletmeden üzerine atladım.

Bir de şu kabus gecenin ardından olmayaydı iyiydi ama neyse. Uykusuzluktan sonuna kadar dayanamamış olsam da , toplantı kafamı dağıtmamı sağladı . Bir sürü harika kadının arasında olmak güzel geldi . 

Neyse daha fazla konuşmayayım yola çıkalım :)




































Gece Terörü

Çöp gibi kalktım yataktan. Ne kadar uyudum bilemiyorum.

Oğlanlar gece geç yatıyorlar. Bazen sabahlıyorlar. Gençlerin çoğu öyle olmalı ki hep arkadaşları da oluyor yanlarında. Gelgelelim ne kadar yavaş konuşmaya çalışsalar da alt kata ses gidiyor. Hatta konuşmasalar da klavye sesinden rahatsız oluyorlar. 

Gece ev kâbus evine dönüyor. Tam dalıyorum ya bir bağrış ya tak tak tak vurulan birşeylerle uyanıyorum. Ne terbiyesizliğimiz kalıyor ne bir şey. 

Anlamadım sekiz buçukta Adile Teyze'yi izleyip sütümüzü içip yatmamız mı gerekiyor?

Cidden dün gece söylenirlerken baktım bizim evde bir tek klavye sesi var. 

Allah'ım artık kiracımız ev bulsa da biz de buralardan bir gitsek. 

Can gecenin birinde ikisinde işe gidip üçünde dördünde dönebiliyor. Ben gece kırk defa tuvalete kalkarım. Kalkmaya korkar oldum. Oğlanların yürümeleri, yazmaları, sohbetleri falan hep tüylerimi diken diken ediyor, şimdi birileri cırlayacak diye. 

Şu koca ev dar geliyor hepimize sıkıntıdan.  


Çok Sosyalim

Geçen hafta cumartesi günü mahalleden arkadaşım geldi akşam.

Pazar sabahı annemle Capitol'e gittik. Kendime ayakkabı baktım. Ve iki buçuk yıl sonra annemle ilk defa restorana gidip birşeyler yedik.


Çarşamba akşamı da şu anda Londra'da yaşayan başka bir mahalle arkadaşım geldi. 

Perşembe sabah o ve ablası ile kahvaltıda buluştuk. 1987 de mahallede park açıldığında üniversite sınavı sonuçlarını bekleyen üç tiptik :) O park sayesinde yollarımız kesişti. Yani şu aşağıdaki park :)


Cumartesi Kürşad'la Aynur akşam yemeğine geldiler. Eski videolara daldık. Sanki zamanda yolculuk yapmış gibi olduk. O videoları telefona çekip göstereceğim bir ara.

Pazar kuzenime gittik. Çorlu'da bir dönüm arsa alıp ev yaptırdılar. Çok keyifli bir yer oldu. Erik, kiraz ve şeftali fidanlarımı götürdüm onlara. Zavallılar mutfakta pencereden yükseğe çıktıklarından güneş göremiyorlardı. Eriğin boyu benim boyuma ulaşmıştı. Çekirdekten yeriştirdim ben onları :) Özleyeceğim şu manzarayı.


Bugün bir şey yapmamayı plânlıyordum çarşamba akşamı Deep Purple geliyor, ona bilet alayım dedim. İnternetten almayıp gişeye gidersem daha ucuz olur sandım ama olmadı. Neyse Can uçuşa giderken Bilgiç'le beni Zorlu'ya bıraktı. Biz de ana oğul gezdik biraz. Aslında hiç sevmediğim bir yer. Karman çorman geliyor. Kayboluyorum içinde. Neyse biletleri aldık,kitapçı  dolaştık, hediye alacağım arkadaşlarım vardı buldum birşeyler, iyi oldu.


Yarın Ayşe ile (bakınız parktaki fotoğraf en sağdaki :) adaya gideceğiz. Kadın balıkçıların toplantısı varmış, ben de peşine takılıyorum :)

Bugün üniversiteden bir arkadaşım başka bir arkadaşımızın yaşgünü için aradı, çarşamba sabahı onlarla buluşacağım. Çarşamba akşamı da konser var.


Ay yazarken yoruldum. 

Mayıs ayında kendimi gıpraştırayım derken bu kadar çok şey düşünmemiştim aslında. Ve hiç kılımı kıpırdatasım da yoktu ama kimine ben kendimi zorladım kimileri de bir anda ortaya çıktı. 

Bir de rejime başlayabilsem çok iyi olacak ama artık onu nasıl yapacağımı hiç bilmiyorum. 

Bakalım...

Şimdi gidip yatmalı artık, sabah altıda kalkıp yollara düşeceğim.

İyi geceler. 

Hadi Benimle Kampa Gelip Kuş Gözlemleyin :)

Geçen hafta bir gecelik kamp kaçamağı yaptık. Öyle iyi geldi ki. Şu ana kadar İstanbul içinde gittiğimiz kamp yerleri arasında (ki sanırım bu beşincisiydi)  en sevdiğimiz oldu diyebilirim. 

Dün fotoğrafları şarkı falında paylaşmıştım. Bugün de kalan bir kaç tanesini yayımlayayım.


Baharda her yer başka güzel oluyor. Çiçek toplamaya bayılıyorum.

Kırmızı kareli masa örtülerinin mutlulukla bir alâkası olmalı:)


Şu manzaraya karşı uzuun uzuuun oturdum, kuş sesleri dalga seslerine karışıyordu.



İlk defa beş dakikada karavanı park ettik. Hiç bu kadar hızlı olmamıştık. 


Salata, közde patlıcan biber salatası ve mangalda tavuk kanat kampların olmazı.


Ve kitap. Gerçi çok da okuduğum söylenemez, gözlerim sık sık manzaraya kaymış olabilir.

Bu sefer videosunu da editleyebildim. Hatta kendime iş edindim, bu ay sonuna kadar bütün kampların ve Fransa kaçamağının editlerini bitirip yayımlayacağım. Şu hayatımda üretici olarak ortaya koyduğu tek şey video ve fotoğraflar. Onun dışında paso tüketiciyim.

Vidoyu buraya sonra alacağım.  Şimdilik linkini koyuyorum gidip youtubetan izleyip beğenin, yorum yapın felan.  Destek çıkın arkadaşınıza. Mutlu oluyom birileri yorum yazıp üç beş beğeni alınca.

Hımmm, linkler fotoğraflarda. İlk fotoğrafa son videoyu koyacağım.  Diğerlerine de başka videolarımı ekleyeyim,  bakın bakalım size neresi çıkacak :D